ZH/35🍀

24.3K 1.6K 168
                                    

Duymadım, duymak istemedim ya da şimdi istemedim. Ah yine saçmalıyordum. Hayır hayır kesinlikle konuşamazdım. Bu kez emindim, konuştuğum an düşüp bayılacaktım. Acaba öyle mi yapsam? Belki bayılır hastahaneye giderdim. O zaman da Melih'le tek kalmazdım. Bunu şu an kendim düşündüğüm için utanmıştım. Manyaktım ya da kafayı yemiştim. Hangi insan evladı sırf yanındaki kişiyle yalnız kalmamak için bayılmak ister ki?

Tamam hadi konuşmadım diyelim, buradan nasıl ayrılacaktım? Herhalde ona hiçbir şey demeden gidemezdim ki öyle bir şey yapsam Melih'in o an ki hâlini görmek istemezdim.

Derin bir nefes ve ardından gelen yutkunmayla birlikte biraz da olsa kendime gelmiştim. Ne de zormuş bu itiraf işi. İnsanlar nasıl cevap verir ki buna? Hayır benim ona itirafımı geçtim, onun ki şu an daha da bir susturmuştu beni. Karşılıklı duygular ama cevapsız kalan sorular... Af Allah'ım yardım et!

"Çok utangaçsın." Dediğinde kulağıma ilişen gülme sesine takılmıştım. Bu ne rahattı böyle!

"Zil takıp oynamamı beklemiyordun herhalde." Kendime söylediğim bu şeyi onun duymaması için fısıldamıştım fakat tekrar gelen bir gülme sesiyle onun duyduğunu anlamıştım.

"Hayır. Belki başka kızdan beklerim ama senden asla." Yine bir şok dalgası. Bu beni ne kadar da tanımıştı öyle.

"Şu içinden geçenleri çok merak ediyorum. Acaba şu an ne diyorsun? Kızıyor musun, şaşırıyor musun, üzülüyor musun veya seviniyor musun?" Dediğinde hafifte olsa ona bakmıştım. O da benim gibi herhalde kayalara vuran dalgaları sayıyordu.

"Belki de hepsi." Dediğimde bunun benden çıktığına bir kez daha dönüp bakmıştım. Bayılmadığıma göre, konuşabilirdim.

"Şimdi daha da çok düşünüyorum, acaba hangisi baskın diye..." Bu adam, anlaşılması zor bir adamdı.

"İşte bunu söyleyemem." Evet, söyleyemezdim. Sevincimin ve şaşkınlığımın daha fazla olduğunu ona söyleyemezdim.

"Belki böylesi daha iyidir. Düşüncelerimi yaşatmak, hayalimdeki cevapla yaşamak..." Melih'le uğraşmak mı? Kesinlikle zordu. Kelimeleri de onun gibiydi. Bir o kadar anlaşılması zor ve bir o kadar kaliteli...

"Peki bundan sonra n'olacak?" Dediğinde yeni bir zor soruyla karşı karşıya kalmıştım. Haklıydı, evet bundan sonra n'olacaktı? Orasını Allah bilirdi.

"Bilmiyorum, kaderde ne varsa o olacak."

"Kader..." dediğinde sanki hiç düşünmediği bir şeymiş gibi ağzından çıkmıştı.

"Peki biz Mihrima, biz de kader de var mıydık? Kader benim senden, senin de benden hoşlanacağını yazmış mıydı?" Fısıltı dili mi yoksa konuşma dili mi anlamamıştım. Ama ondan önce anlamam gereken fakat bir türlü anlayamadığım bir soru sormuştu. Melih sadece bana mı böyleydi yoksa her zaman ki Melih miydi?

"Sen hep böyle misin Melih?"

"Nasıl?" Benim konuşmama şaşırmış ve anında cevap vermişti.

"Yani her zaman seçip mi sorarsın? Herkes sorularını anlayıp cevap verebiliyor mu?" Dayanamadan son soruyu da sormuştum.

"Sorularım seni çok zorluyor anlaşılan. Hayır her zaman değil, gerektiğinde böyle sorular sorarım." Beni kastediyordu herhalde, değil mi?

ZORAKİ HİZMETÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin