ZH\25🍀

26.2K 1.7K 147
                                    

Kendimizden geçmek sadece bayılmakla mı oluyordu? Yani kendimden geçtim dediğinizde bayılıyor muyduk? Eğer sadece bu değilse ben şu an kendimden geçmiştim. Vücudum duyduklarıma karşın beni öne atarak içeride tepkisiz kalmıştı. Ne ağzımı açabiliyordum, ne ellerimi oynatabiliyordum, ne de adımlarımı hareketlendirebiliyordum.

Sap gibi dikiliyordum! Şimdi o boğazlamak istediğim kız ben mi oluyordum? Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Kendimi boğazlamak istiyordum fakat bunu söylerken ki düşüncem kendimin olmamasıydı.

Tamam sonuçta ne boğazlanan biri ne de üzülen birisi yoktu. Sonuç... müthişti!

İçimden naralar atarken karşıma verdiğim durum, tepkisizlikti. Vücudumun üçte biri ancak çözülmüştü. Henüz görünen tarafından ses çıkmıyordu.

"Peki ne demek?" Dedi Mine midir her neyse. O sıra sessizlik bir yaprak misali rüzgarla savrulup gitti. Bu rüzgar, bedenimi titretmişti ve beni kendime getirmişti.

"Ol der ve olur." Dedi ve beni bir kez daha şaşırttı. Unutmamıştı, hâlâ biliyordu!

"Ol der ve olur. Bu şey gibi değil mi hani yarışma falan sunulanda yarışmacıyı çağırma şekli gibi. Ve karşınıda ilk yarışmacı. O her şeye ol der ve olur!"

Diyerek yarışma sunan bir sunucu misali bağırdı. O sıra ben sadece Melih'e odaklandım. Mine 'nin dediğine karşı tepkisizdi. Gülmemişti ki gülünecek bir şey de değildi.

Bu sadece bildiğini sanıp bilmemezlikti.

"O kelime insanlara değil, sadece Allah'a ait olan bir kelime Mine. Bir daha böyle saçma şakalar yapma."

Diyerek tepkisini göstermişti ve beni bir kez daha kendine hayran bırakmıştı. Ah niye şimdi gülmek istiyorum ki ben? Niye midem kasılmaya başladı?

"Hım... Tamam o zaman. Özür diliyorum. Bilmiyordum."

Dediği an Mine'nin de gerçekten pişman olduğunu gördüm. Tek anladığım şey, Mine eğer cevabını bilseydi bu şekilde telaffuz etmezdi.

"Mihrima... N'apıyorsun tek ba..."

Diye girdiği an sustu Ece. Beni mutfakta tek sanıyordu.

"Şey... Özür dilerim Melih Bey."

"Sorun değil. Neyse biz projenin başına dönelim. Hadi Mine."

Dedi ve adımlarını hareketlendirdi. İlk kez kalbim farklı bir şekilde ritim tutuyordu.

Tak,tak diye atan kalbim; gitmesin, gitmesin diye atıyordu.

"Melih Bey ,içecek bir şeyler ister misiniz?" Diyen Ece'yle durdurdu adımlarını. Yoksa Ece kalbimin ritim sesisini mi duymuştu? Ah saçmalama Mihrima!

"Kahve alayım."

Dedi ve mutfaktan çıktı.

"Bende." Diyerek arkasından çıktı Mine. Ah sen olmasan şaşardım zaten.

Birinin beni kolumdan dürtmesiyle gözlerimi kapıdan ayırdım. Bu ,Ece'di.

ZORAKİ HİZMETÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin