ZH/32🍀

24.1K 1.7K 953
                                    


Biliyorum biraz geç oldu ama bayramınız kutlu olsun<3

His, benim için sade yaşanan bir duyguydu. Bir gün olur mutluluğu hissederdim ya da bir gün olur acıyı hissederdim. Bunun gibi bir çoğu... hepsi tek tek yaşanırdı ve çok baskılayıcı olmazdı. Çok kanıma karışmayan bir duyguydu. Beynimi ele geçirmeyen, beni hayattan soyutlamayan bir duyguydu. Bu tarafını seviyordum fakat şimdiye kadar... daha doğrusu şu yoğun his denilen kavramla karşılaşana kadar...

Şimdi bu duygu bütün kan akışımı zorluyordu. Kanıma karışmış ve kanımın rotasını çevirmişti. Bunun yanı sıra beynim uyarıcılarını her şeye kapatmış, kalbim ise ağrısıyla daha da ortaya çıkmıştı. Bir an acıyı yaşarken, sızıyı da yaşıyordum. Öfkeyi yaşarken, üzüntüyü de yaşıyordum. Evet bunun adı kesinlikle yoğun histi.

Bir yandan bu hissi kendimden uzaklaştırmaya çalışıp, diğer yandan kendime kızarken onun oturduğu yerden ayaklandığını gördüm. Eliyle hızlıca gözlerini silip bana doğru yaklaştı. Her ne kadar gözlerini silip ağladığını belli etmek istemese de oldukça kanlanmıştı. Bu da ağladığını gizleyemiyordu.

Üzerimdeki toprak parçalarını silkerek ben de ayağa kalktım. Şimdi ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı bilmiyordum.

"Ne işin var senin burada?"Sesi soğuk ve bir o kadar çatallıydı. Ah şu cevapsız sorular!

"Ben... Şey..."diyecek hiçbir kelamım yoktu. Tükenmiş miydi? Belki de.

"Acıyorsun." Sesi yine soğuktu.

"Üzülüyorum." Diyerek düzelttim. Acımıyordum ama kendi canımın yandığı kadar üzülüyordum.

"Neden?" Dediği an başımı kaldırdım. Bunu alayla söylemişti ve söylerken oldukça ürkütücüydü. Bu benim tanıdığım Melih olamazdı değil mi?

"Söylesene Mihrima, yine ne atmaya geldin veya hangi çiçeği?" Hayır bu... bu Melih değildi!

"Dur tahmin edeyim..." dedi ve ellerime baktı.

"Bu kez çiçek değil, başka bir şey? Bu üzüntüye yeni bir şey mi ekliyeceksin yoksa?

"Melih!" Diye bağırdım. Evet şu an yapmam gereken en son şeydi daha doğrusu yapmamam gereken bir şeydi.

"Efendim Mihrima?" Şimdi de sakin bir tavırla söylemişti. Korkuyor muydum? Belki de.

"Melih bu sen değilsin!" Oldukça öfkeliydim. Ne yapıyordu bu adam böyle?

"Öyle mi, dün de bu duygunun aynısını ben yaşadım. Dün de ben seni tanıyamadım Mihrima." Asıl konu şimdi önümüze gelmişti. Hesaplaşmak iyiydi ama burada değildi.

"O şakaya verilecek en normal tepkiydi!" Dün aklıma geldikçe kendimi tutamıyordum.

"Ne şakasından bahsediyorsun sen! Şaka falan yok ortada." Ve şimdi sesi kendisini savunmaya geçmişti.

"Burası yeri değil Melih." Diyerek onu da kendimi de sakinleştirmeye çalıştım. Burada bağırıp etrafı rahatsız etmeye gerek yoktu.

"Tamam o zaman yerinde konuşmaya gidelim." Diyerek kolumdan tuttu. İlk ne yaptığını anlamasam da ayaklarımın benden bağımsız ilerlediğini gördüğümde zorla götürdüğünü anladım.

"N'apıyorsun, bırak kolumu!" Sesim haddimden fazla çıkmıştı. Arkama baktığımda Ayşen'in burada olmadığını gördüm. Neredeydi bu kız?

ZORAKİ HİZMETÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin