∞ ∞ 27. Bölüm Devamı

16.3K 1.4K 73
                                    

Etrafındaki onca insan dilekler dilerken gözlerini kapattı. Aklında, fikrinde olan tek şey hayatını gerçekten sevdiği insanlarla birlikte geçirmek ve bir gün gerçek aşkı bulabilmekti.

Küçük öğrenciler ortalıkta koşup eğlenirken çoğu öğretmende öğrencileri ile beraber dilek tutuyordu.  Profesör Arel burayı çok seviyor olsa da işlerinden dolayı şölene katılamamıştı ama diğer tüm öğretmenler buradaydı. Profesor Bijan da geçici süreyle görevden uzaklaştırıldığı için etkinliğe katılmamıştı. Zaten dilek dileyecek bir adam değildi. Profesör Ulaş etrafına topladığı kız grubuna Agena'nın ne derece güçlü bir cadı  olduğunu anlatıyordu.

Profesör Elena dilekler dilendikten sonra dikkatli bir şekilde göl kıyısına inilebileceği bilgisini verdi. Simya, Can ve Tibet çoktan dileklerini dilemiş Beliz'in hala bitmemiş olan dilek listesine bakıyorlardı. Beliz elindeki uzun bir kâğıttaki dileklerini tek tek mırıldanarak okuyor ortamdaki en uzun listeli insan olma onuruna sahip oluyordu.

"Hadi göle kadar yarışalım" dedi Tibet ve elinden tuttuğu gibi Beliz'i de peşinden sürükledi. Aşağıdaki göl kıyısına kadar yarıştılar ve elbette her zamanki gibi kazanan Tibet oldu. Çocuklar gibi eğlenmişlerdi. Simya, Beliz'in iyi bir cadı olmayı ve Tibet'in kendisini fark etmesini dilediğinden kesinlikle emindi. Tibet ise kesin asa sahibi olmayı dilemiştir diye düşündü ve son olarak Can'ın yüzüne baktığında onun mavi gözlerinin ardında mutlu bir aile ve sağlıklı bir baba dilediğinden emindi. Simya herkesin mutlu olmasından dolayı kendisini daha iyi hissetmeye başlamıştı. Sahte baharın etkisiyle bazı öğrenciler göle bile girmişlerdi ancak suyun buz gibi oluşuyla girmeleri çıkmaları bir olmuştu.

Göl gökyüzünün koyu maviliği ile lacivert bir renge dönüşmüştü ama dibinin temizliği dalmadan bile net gözüküyordu. Küçük iskelenin kıyısında oturup saydam ve temiz gölün dibindeki balıkları izlediler. Aralık güneşi bir yandan ısıtırken hafif poyraz iç ürpertiyordu. 

"Şunlarda ne?" dedi Simya eliyle kıyıya yakın suyun üstünde oradan oraya süzülen krem rengi şeyleri göstererek "Taş mı onlar?"

"Ponza taşı diğer ismiyle sünger taşı, suda batmazlar ve oldukça güçlüler bir insanı bile kaldırırlar" dedi Tibet, Beliz'in yanlış bir şeyler söylediğinde ona baktığı bakışı tanıyınca  "Çok dayanmasa da kaldırır" diye düzeltti.

Beliz gölün kenarındaki ağacın dibinde oturmuş her zamanki gibi kitap okuyor, eğlenenleri izliyordu. Tibet iskeleden kalkıp yanına gitti. "Burada bari bırak ders çalışmayı" dedi Beliz'e bakarak.

"Ders çalışmıyorum zaten kitap okuyorum" dedi Beliz elindeki kitabı sertçe kapatarak.

Tibet kaşlarını kaldırdı, Can'a döndü kahverengi olan gözünü kırptı. "Aynı şey değil mi dostum" dedi gülerek.

Simya ve Can sonunda yalnız kaldılar, göl çevresi sadece neşeli kahkahalar ile yankılanıyordu. "Ne güzel bir dövme" dedi Simya, Can'ın sağ bileğini tutarak. Can eline değen küçük narin beyaz eli tuttu. "Sonsuzluk dövmesi" dedi iç çekerek "Güzel şeylerin sonsuza kadar devam etmesi için yaptırmıştım"

Simya aslında yüzü asık ve pek fazla konuşmayan Can'ı konuşturmaya ruh halini anlamaya çalışıyordu. Üstündeki durgunluğun tek sebebi dilek dilemeye gelmiş olmaları olamazdı. 

"Neden herkesin dövmesi var?" diye sordu Simya muhabbeti uzatmaya çalışarak "Birkaç kişi de daha gördüm de, Beliz'in de var" 
Beliz ismini duymuş olacaktı ki ileriden bağırıp dövme olan kolunu salladı. "Benimde çiçek dövmem var"

Can isterse kendisinin de yaptırabileceğini kasabada herkesin gittiği bir dövmeci olduğunu söyledi. 16 yaşını geçen herkes dövme yaptırabilirdi. Simya daha fazla dayanamayıp neden bu kadar düşünceli olduğunu sordu. Tibet ve Beliz kıyıdaki belki 300 yaşındaki büyük yapraklı çınar ağacının altında oturmuş konuşuyordu. Simya bir yandan saçları ile oynuyor bir yandan da Can'a bir sorun olup olmadığını soruyordu. Can sanki uzun süredir bunu sormak istiyormuş gibi.

BÜYÜLÜ DÜNYA (1. Kitap) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin