KY_3

736 29 2
                                    

  ***Merhaba arkadaşlar yine biz 😊😁... Umarız şu ana kadar bölümleri okuyan takip edenler sıkılmamışlardır 😅 İçinizden 'Yeter, şu ikisinin adını bi bölüme koyuverin artıkın' dediğinizi elbetteki biliyoruz. Biz de bunu istiyorz ama sabrediverin azcık 😉 Tabi bunlar bizim düşüncelerimiz. Sizinkileri de inanın çok merak ediyoruz. Yorumlara açığız tabisi.
Neysemmm. Size keyifli okumalar dilerizzz 😊😘
(Bölüm biraz uzundu ama olsundu 😙😂)***

___

"Umut;
Şimdi hiç görmeyen birine, gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansuz..."
CA...

   Susmak bilmeyen iç sesi; hırslı, inatçı ve kavgaya müsait aklına baskı yaparken dışarıya atamadığı öfkesini içinde daha fazla tutamayınca dudaklarına hakim olamayan Asel, takside kendi kendine konuşmaya başladı.

"Ben hayatımda böyle vicdansız birini görmedim ya!"

Arka koltukta masum masum oturan kızıl saçlı kızın birden cadılaştığını gören şoför gözlerini şaşkınlıkla açarak aynadan ona korkuyla baktı. 'Lan, bu kız hanım hanım, çıtkırıldım değil miydi?" diye düşünürken sandığı gibi tatlı çıkmayan kız hala sövgüleriyle taksiyi inletiyordu.

"Adam bildiğin iyiliğe karşı dünyaya gelmiş! Buz kaplamış kalbini!"

Birden şoför koltuğuna yaklaştı ve sol eli şoför koltuğuna sağ elini diğer koltuğa koyarak şoföre baktı.

"Var ya kesin bunun kalbi de yoktur he! Kalbinin yerine mide taktırmıştır o insanlıktan uzak canavar."

Kızın abarttığı benzetmelerle kendini tehlikede hisseden adam soğuk terler döküyor, kızın ona aynadan baktığını fark edince birden korkarak  gülümsüyordu. Asel geriye yaslandı ve kollarını birleştirip sinirle sağ bacağını diğerinin üstüne attı. Ağzını  alaycı bir taklit yapar gibi bir şekle getirerek gözlerini kıstı.

" 'Ara da koli bandı getirsinler' Ben o koli bandını alır senin-"
Telaşa kapanan şoför düşünmeden atladı ve dikiz aynasından mahçup bir şekilde Asel'e baktı.

"Aman, hanımefendi.  Hiç ağzınızı bozmaya değer mi?"

Yağcılık değildi bu. Kızı başka şekilde susturamayacığını düşünmüştü. Yani, yaşlı kafası ancak o kadarını anlayabilmişti genç nesilden.

Asel kollarını çözüp utanmış bir şekilde önünde birleştirdi ve sol elinin içinde kalan sağ elinin baş parmağını, diğer baş parmağının üstünde yukarı aşağı gezdirmeye başladı. Utandığında, canı bir şeye sıkıldığında ve üzüldüğünde hep bunu yapardı istemsizce.

"Çok özür dilerim.  Be-ben hayvanları çok severim ve değer veririm. Onların değerini hak etmeyen buz kalplileri görünce işte arada sinirim tepeme çıkıyor"

Son kısmı yine sinirle söylemişti. Ama bu seferki biraz tatlı bir sinir gibi gelmişti 60'lı yaşlarındaki şoföre. Hafif bir kahkaha atarak aynadan kıza baktı.

"Seni sevdim kızım. İstanbul gibi her gün modernleştiğini sanıp aslında kalplerinin yerine lüks hayatlar geçen insanlarla dolu bu şehirde senin gibi birine şahit olmak beni duygulandırdı. Ağzın da iyi laf yapıyormuş hee."

İkisi de gevşeyen sinirle kahkahalara karışırken Asel utanarak başını eğdi ve küçük bir defter çıkartarak bir şeyler yazmaya başladı. Kızın ne yaptığını merak eden yaşlı şoför daha nereye gideceklerini söylemediği kıza seslendi.

"Nereye gittiğimizi söylemedin ama sen"

Bu yaşlı adama da kanı ısınan Asel bırakmadığı gülümsemeyle kafasını kaldırdı ve aynadan yaşlı adama tüm samimiyetiyle baktı.

KALBİMDEKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin