5. BÖLÜM

153 52 87
                                    

Ne zordur içinden geleni yapmayı gizlemek zorunda olmak . Ne zordur yaşamak için beklemek , her nefesinde daha huzurlu yaşayacağın günleri beklemek ne kadar zor .

Hissettiği acılar bir bir gün yüzüne çıkarken , hep gizlemek zorundaydı . Ailesinden , arkadaşlarından, çevresinden . Kimsenin ona acıyarak bakmasına katlanamazdı yada yanlış bir damga yapıştırmalarına. İlk zamanlar annesine ihtiyacı varken bile o sadece içinde  yarattığı cehennemle baş başa kaldı . Tanıdığı herkesten uzaklaştı , eski arkadaşlarını bıraktı . Her gün boğulacak gibi oluyordu ve tek umudu beynine kazıdığı safir mavisi gözlerden intikamını almaktı . Şimdi o safir mavisi gözler çok yakınında ama hiç bir şey yapmadan sabretmek zor geliyordu.

Şimdi yine yaşadığı karanlık cehennem olmuş boğazına yapışmıştı . Nefes almakta güçlük çekiyor aklına gelen o iğrenç anla kasıklarına giren sızıyla midesi bulanmaya başlıyordu . Bedenindeki gücün tükendiğini hissetmesiyle beraber dizleri onu ihanete uğratıp titremeye başlarken , tuttuğu kapının kolunu daha sıkı kavradı  bir an gözleri karardı genç kızın .

Oğuz , soğuk kanlılığını korurken, hareketlerine kendi de anlam veremez haldeydi . Oysa o gece aklına geldiğinde bu kıza karşı kendini hep suçlu hisseden kendisi değil miydi ? Ama bir türlü elinde olmadan Sinem'in kendisine tavırları canını sıkıyor , sonunda sinirli , agresif bir hal alıyordu. Bazen içinden bu ukala hakediyor diye geçirdiği de oluyordu .

" İşimiz bitmedi , seni buraya özel hayatını konuşmaya çağırmadım." Pencerenin koyu gri stor perdesinin arasından süzülen gün ışığı Oğuz'un yüzüne düştüğünde , sert yüz çizgilerin hepsi görev başındaydı . Kahvenin koyu rengindeki kaşları tamamen aralıksız yaklaşmış , burun kenarındaki çizgiler ise bir araya gelmişti . Sinem'e daha dikkatle baktığında bir şeylerin ters gittiğini anladı ve hemen ayaklanıp hızla Sinem'in yanına vardığında yere yığılmakta olan kızın belinden sıkıca kavradı . İki kolu yana sallanan genç kızı tek hamlede kucağına alıp ofisindeki üçlü koyu kahve deri koltuğa bırakırken nazik olmaya çalıştı . Sinem'in açılan bacaklarını , eteğini düzelterek kapattı . Koltuğun kenarındaki yastığı başınının altına yerleştirirken genç kızın yüzüne dikkatlice baktı . Tıpkı yine o gün gibi yüzünde acının yanı sıra masumiyet vardı .

Oğuz o gece bir bar tuvaletinde tecavüze uğrayan bu genç kızı son anda tam bayılırken kurtarabilmişti . Geç kaldığı için binlerce kez kendine lanetler etmişti . Yine o gün gibi karşısında dünyadan bi haber yatan kıza dikkatlice baktı " özür dilerim " gözleri doldu " geç kaldığım için özür dilerim " .

Sinem'i burda kendi işyerinde ilk gördüğü gün , kendisini suçlayan kıza gerçekleri ne kadar anlatmak istesede onu engelleyen vicdanına küfürler savurdu .
Saklamak zorundaydı ve bu iğrenç suçu yüklenmek ne kadar canını acıtsada kendini buna mecbur hissediyordu . Asla yapmayacağı bir suçu üstlenmiş ti . O bir kızdan faydalanacak aşağılık biri değil di. Her seferinde dilinin ucuna gelen gerçekleri içine atıyor , boğazına yapışan yumru yüreğinin daha çok yanmasına sebeb oluyordu.

Genç kız şu an baygın yatarken Oğuz her hattını inceledi yüzünün . Ne kadar da güzeldi , küçük biçimli burnu , dolgun dudaklarının yanındaki iki küçük gamzesi ve güldüğünde yeşilin en güzel tonu olan zümrüt rengi ona çok yakışıyordu . Uzun kumral saçlarını okşadı şefkatle , sonra yerinden kalkıp ofisindeki küçük banyoya ilerleyip , aynalı dolabın kapağını açtı . Tıraş malzemelerinin arkasındaki uzun kolonya şişesini alıp içeri geri döndü . Koltukta uzanan kızın başucuna ortadaki sehpayı çekip oturdu . Kolonyayı avucuna döküp iki elini birbirine sürttükten sonra Sinem'in burnuna yaklaştırdı . Hala kendine gelmeyen kıza bakıp bu işlemi tekrarladı sonra bilekleri için aynı işlemi yaparken , yavaşça inleyerek kendine gelen Sinem'e baktı .

Küçük oyunNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ