4.BÖLÜM

143 61 41
                                    

Geçmiş zaman ...

Genç kız okuduğu özel lisenin spor salonunda basketbol maçı yapan okulun en yakışıklı gözde üç gencini izliyordu . Oğuz , Emir ve Eren üçüde Yunan tanrılarını dahi kıskandıracak kadar , birbirinden yakışıklılardı .

Ancak Eda içlerinden birini daha dikkatli izliyor , O'na her baktığında gönül telleri titriyordu. Asla kendisine dönüp bakmayacağını bilsede, hayalleri ona ihanet ediyor , her seferinde kendini o mavi gözlerde dalıp giderken buluyordu .

Eda yine o hain hayallerden sıyırırken beynini , kendine hakaret etmeyi ihmal etmedi ." Gerizekalı, sen kim O kim " . Belki biraz daha zayıf olsaydı ve yine belki gözündeki kalın siyah çerçeveli gözlükleri olmasaydı ha birde şu burnunun üzerindeki , nefret ettiği çilleri olmasaydı , bir şansı olurdu diye düşündü. "Yüzümdeki bu çiller başkasında sempatik durabilir ama bende değil ." Tekrar aynı şeyleri söyleyip durdu Eda .

Görünüşü yüzünden iki yıl önce bu okula geldiğinde çok fazla alay konusu olmuştu . Okulun popiler kızları kendilerini eğlendirmek için onunla dalga geçiyor ve tüm okula rezil ediyorlardı . Oysa Eda'nın gözleri yeşilin en güzel tonlarından birine sahipti .

Maç bitmiş ve üç genç birbirlerine yaklaşıp el , kol hareketi yapıyorlar ve yüksek sesle tüm salonu kahkahalarıyla dolduruyorlardı. Üçü birden Eda 'ya bakıp seslerini alçalttıklarında , genç kız huzursuzca yerinden kalkıp salonun çıkış kapısına doğru adım atmaya başladı .

Dinlemekten asla bıkıp usanmayacağı , her tonu sanki ayrı bir aşk bestesi okur gibi olan ses ardından kendi ismini zikrettiğinde, gayipten sesler mi duymuştu acaba. Hayır ; ses ismini yenilediğinde olduğu yerde bekledi . Koştuğu anlaşılan adımlar hızla yaklaşıyor du ve Eda'nın kalbi atışlarını hızlandırıyordu , ses yavaşladı ve yanında geçip önünde duran o bedenle bütünleşti .

Uzun boyu , geniş omuzları , ıslak olan askılı atletinin ortaya serdiği kaslar , tanrım tam karşısında ve mavi gözleriyle ona bakıyor . Sarı saçları biraz önce yaptığı maçtan çıktığını ıslak ve dağınık olarak bunu kanıtlıyor du .  Yukardan bakışlarını Eda'ya dikmiş hafif gülümserken, Eda karşısında ki bir Yunan tanrısı gibi kendine bakan Eren'e şaşkınca kocaman açtı gözlerini .

Eren " Eda " yamuk ve çekici gülüşüyle biliyorduki bu gülüşe hiç bir kız dayanamazdı . " Efendim " diyen Eda ise seslice yutkundu baktığı mavilerde kaybolarak.

Ellerini yavaşça kaldırıp gözündeki gözlükleri çıkardı genç kızın ve bi haber di şu an o kızın kalbi hızla atmaktan biraz sonra iflas edecekti . " Ormanları dahi kıskandıracak bu yeşilliği neden camlar ardına gizliyorsun ? Bu güzelliği gizlemeye hiç hakkın yok ".

Yine hayal dünyası oyun oynuyordu Eda'ya gözlerini kapadı bir kaç saniye bekledi ve ardından tekrar açtı . Hayal değildi işte tam da karşısındaydı , üstelik göz kırpmıştı . "Be..ben bilmiyorum " kekeleyerek konuşabildiğine bile şükretti . Eren gülümseyerek tekrar göz kırpıp koşarak uzaklaştı.

Okulların kapanmasına üç hafta vardı ve Eda , Eren'in ona karşı ilgi göstermesinden oldukça utanıyordu . Aralarında gelişen bir şeyler vardı ve bu akıl almaz bir şey di . Anlam vermesi mümkün değildi çünkü o Eren di okulun en gözdelerinden . Günler geçtikçe Eren ona aşk sözleri söylemeye başlamıştı . Genç kız her duyduğu güzel sözde kendini cennete hissediyor , mutluluğunun son bulmaması için bildiği tüm duaları ediyordu .

Eren ne derse , kayıtsız şartsız inanıyor du . Eda da duyduğu aşkın sonsuzluğunu anlatır olmuştu Eren'e.
Tanrım onu haketmek için ne yapmış olabilirdi .

Küçük oyunWhere stories live. Discover now