Bölüm 5- İhanet

56 2 0
                                    

Adaya döndükten sonra bardan içeri girmek için elimi  uzattığımda,birden Emily kapıyı açıp bana sarıldı.
''Corvo!Herkes güzel şeyler başardığını söylüyor.''
Bardan içeri girdiğimde adadaki herkes bana bakıp alkışlıyordu.Pendleton bana birtane içki verip konuşmaya başladı.
''Vay canına,başarmış.Bütün şehir çalkalanıyor.Yarın bu saatlerde Emily tahta çıkıyor olacak, ve hepimiz eski hayatlarımıza devam ediyor olacağız.Tebrikler Corvo.''
İçkiyi içip biraz sohbet ettikten sonra başım dönmeye başladı.Hastalandığımı düşünüp yatacağımı söyledikten sonra odamın kapısına vardığımda birden çok şiddetli bir şekilde ağrı geçirdim.Herşey dönüyordu,zehirlenmiştim.Yatağıma yığıldığımda konuşmaları duyabiliyordum.
AMİRAL: Samuel,Corvo öldü değil mi? Zehir işe yaradı mı?
PENDLETON: Bu zehri üretmek bir aylık kazancıma mal oldu,işe yarasa iyi olur.Cesedi saraya götürmemiz gerekiyor.Naibi'yi öldüren suikastçi Corvo'yu onlara teslim etmek,bizi kahraman yapacak.
AMİRAL: Samuel,ceset ile sen ilgilenebilirsin değil mi? Yarın bize lazım olucak.
SAMUEL: Elbette, efendim.
Benim öldüğümü sanıyorlardı.Herkes odadan çıktıktan sonra Samuel yanıma gelip konuşmaya başladı.
''Corvo,yaptığım şey korkunç ama sana zehrin yanlızca yarısını verdim.Üzgünüm dostum,beni izliyorlardı.Elimden bukadarı geldi.Şansın varsa yaşarsın.Seni kayığa koyup,Bozduvar'ın harabe bir kısmında akıntıya bırakacağım.Umarım uyanır ve bu lanet şehirden kurtulursun.''
Samuel'e hayatımı borçluydum.Gözlerimi zar zor açtığımda yıkık dökük binaların olduğu bir yerin ortasındaki nehirden ilerlediğimi gördüm.Gözüme 2 tane adam kestirmiştim.Adamların giysileri,Jessamine'yi öldürenler ile aynıydı.Saniyeler içinde kayığıma ışınlanan adamlar kendi aralarında konuşmaya başladılar.
+ Bu imparator öldüğünde yanında bulunan adam.Zehirlenmiş,Tivia zehri.Zehir acemi işiymiş,öldürmeyi başaramamış.
- Onu Daud'a götürmeliyiz.
Tekrar uyuduğumu farkettim.Uyandığımda vinç tarzı bir mekanizma ile beni binanın en üst katına çıkarıyorlardı.Asansör üst kata vardığında yanımda karımı öldüren Daud denen adam belirdi.Ben ilerlerken oda yürüyerek birşeyler anlatıyordu.
''Elinin üstündeki o işareti tanıyorum.Outsider'den sana bir armağan değil mi?Sana verdiği güçlerden bana da vermişti.Ama seni ve uğruna savaştığın şeyi bilmiyorum,sen bir gizemsin.Ve ben buna izin veremem,bayıltın.''
Başıma sert bir darbe alıp bayıldığımı hatırlıyorum.Kendime geldiğimde 3 metre yüksekliğinde olan bir kazan tarzı çukurun içindeydim.Üstü tahta ile kapalıydı,ama yerde tuğlalar vardı.Tuğlaları tahtaya fırlatarak kolayca delikten çıktım.Karşımda duran masada ise maskem,silahlarım ve bir belge vardı.
''Corvo'nun bedeli 30.000 dolar.Fakat Corvo gerçekten maskeli bir haydutsa ve aranıyorsa,ikramiyenin iki katını isterim.Onu canlı ele geçirdiğimizde çok daha fazla faydalı olacaktır.''
Beni canlı yakalamak için ikramiye bile hazırlamışlardı.Notu okuduktan sonra Karanazar gücümü kullanarak üst katta kimsenin olmadığını gördüm.Çatıdan alt kata iniş yoktu,şehrin heryeri su içindeydi. 5 kat yüksekten suya atladıktan sonra şehrin diğer tarafına geçiş olduğunu gördüm.Lağıma yakın bir pislikte olan suda yüzmek zorunda kaldıktan sonra kapıya vardım.Kapı geniş bir alana açılıyordu.5 bina bitişikti ve ortalarında boş alan oluşturmuştu.
Düzenli adımlarla yürüyen siyah giysili bir muhafız vardı.Az sonra çatıdan bir muhafız daha akrobatik hareketler içinde atlayıp,diğerinin yanına ışınlandı.Eğitimli oldukları belliydi,fakat ben suikastçiydim.Onlara doğru ok attığımda ikiside hiç beklemediğim bir hızda farklı yerlere ışınlandılar.
Kendimi belli etmiştim.Bir tanesi önüme ışınlanıp saldırmaya başladığında,çevik bir hamle ile boğazına yumruk attım.Bu hareketim onu sersemlettiği için kaçamazdı.Boynundan tuttuğum muhafızı arkama alarak diğer elimdeki tabanca ile önüme ışınlanan muhafıza ateş ettim.Işınlanıyor olabilirdi fakat mermimden kaçamamıştı.Diğerininde boynunu kırıp cesetin üstüne attığımda anahtar taşıdıklarını farkettim.Anahtar,bitişik olan binalardan çıkmamı sağlayan kapıyı açıyordu.Kapıdan diğer tarafa geçtiğimde nehrin üstüne tahtadan yapılmış bir yola çıktım. 5 tane ışınlanabilen askerlerden vardı ve sağda kalan binayı koruyorlardı.Bu askerlerdem 5 tanesi beni öldürebilirdi,ayrıca onlarla çatışmak sadece daha çok dikkat çekmeme sebep olurdu.Zamanı yavaşlatıp onlara gözükmeden direk binaya girdiğimde ''Daud denen usta suikastçi bukadar basitmi korunuyor.''diye düşündüm.Gücümü kullanarak ileride kalan salona baktığımda Daud'un yanında bir adam belirdi ve konuşmaya başladı.
''Usta!Corvo bizi hakladı efendim,eşi benzeri olmayan adamlarımızı öldürdü.Benide öldürmesinden korkuyorum.Bunun olamayacağını söylemiştiniz.''
Daud söze girecek iken muhafıza ateş edip zamanı yavaşlatarak hata yapmıştım.Muhafız ölmüştü,fakat zamanı yavaşlatmamdan Daud etkilenmiyordu.En az benim kadar güçlü olan Daud önüme ışınlandı.Hareketleri çok hızlıydı,ona vuruş yapacakken başka yere ışınlanıyordu.Beni zorlayan bu savaşta şans benden yana değildi.Her hamlemden sıyrılarak bana birşeyler söylüyordu.
''Ne için savaşıyorsun?....Seni zehirleyen adamlar için mi?....İmparatoriçeyi öldürdüğüm için mi?...Niyetin saldırmak ise devam et....Onu ben öldürdüm...Seni de öldüreceğim.''
Her konuşmasında beni daha da sinirlendiren Daud'u ağır yaralamıştım.Fakat kendini savunmaya devam ediyordu.Bana doğrulttuğu kılıcından kaçmam,attığım yumruğu savuşturması.Kısa süren bu zorlu çatışmada ikimizde tükenmiştik.Göz göze geldiğimizde kaşlarını çatıp ''SENİ ÖLDÜRECEĞİM!'' diye bağıran Daud kılıcıyla son bir hamle yapmıştı.Fakat kılıcı bana saplanmasına az bir mesafe kala,eğilerek karnına yumruk attım.Ağır yaralı olan Daud ileriye ışınlanıp yere yığıldı.Azönce ki hırslı usta suikastçi,artık yerde yatıyordu.Daud'un yanına gittiğimde konuşmaya başladı.
''Senin için süpriz bir sorum var.Senden af diliyorum,Jessamine'yi öldürürken içimde birşeyler parçalan.....''derken boğazını kesip binadan aşağı attım.Jessamine’yi öldüren adam hayatta kalmamalıydı.Masanın üstünde Daud'un anahtarı duruyordu.Yıkık dökük binanın en alt katında şehre giden bir kanalizasyon yolu olduğunu gördüm.
Kanalizasyon kapısı sadece Daud'un anahtarı ile açılıyordu.Kanalizasyona girip bir süre ilerlediğimde,küçük bir yerleşim yeri keşfettim.İçeride en az 8 insan vardı.Muhafızların zulmünden kaçan insanlar,kendilerine yer altında böyle bir sığınak yapmışlardı.Aralarından geçerken herkes bana eşlerini veya kaybettikleri ailelerini soruyordu.
''Efendim,kocamı gördünüzmü.İsmi jack.Üstünde mavi bir gömlek vardı.''
Buradaki insanların durumları şehrin nekadar kötüye gittiğini gösteriyordu.Yardım edemeden yanlarından geçip kanalizasyondan çıktığımda uzunbacakların ve muhafızların olduğu cesetlerle dolu bir bölüme gelmiştim.Bukadar düşmanla baş edemezdim ama kurtuluş yolum raylar üzerinden bana doğru geliyordu.Elektrikli raylar üzerinden gelen küçük bir vagon,veba yüzünden ölmüş olan onlarca cesedi aşağıda bulunan çukura atıyordu.Bu işlemi belirli aralıklarla gerçekleştiriyordu.Vagon cesetleri bırakıp geri gittiğinde yaklaşık bir dakikalık zamanım vardı.Bu süre çatıya çıkmam için bana yeterdi.Fakat koşarak çatıya tırmandığımda uzunbacaklar beni fark etti.Benim için sorun değildi.Nekadar ateş etselerde üstüne ışınlandığım metal vagon beni koruyordu.Vagonun girdiği istasyonda elektrik duvarı vardı,kül olmamak için son anda aşağı atladım.Elektrik duvarının enerji tankını söküp kapıdan geçtiğimde şehrin kıyısına vardığımı fark ettim.Onlarca cesetin arasında duran sandal,benim Avcı Oyuğu Barı'na dönüş aracım olacaktı.

DİSHONOREDWhere stories live. Discover now