Bölüm 1-Sürgün

166 3 0
                                    

İmparatoriçe Jessamine Kaldwin beni göreve atamasından 2 haftalık bir süre geçmişti.Dönüş yolunda iken ondan gelen mesaj beni tedirgin etti.
''Corvo,keşke güvenip gönderebileceğim başka biri olsaydı;böylece burada kalabilirdin.Ama başka kimse yok,Basajan seni göndermem konusunundaki ısrarında haklıydı.Veba,çok fazla can aldı ve bir tedavi bulmalıyız.Sen buralardayken içim rahat oluyor.Emily ve ben senin dönmeni iple çekiyoruz.Çabuk dön ve iyi haberler getir.''
Saraya döndüğümde yapımı bitmiş olan su sistemi ile karşılaştım.Diğer devletlerden daha gelişmiş seviyedeydik.Devasa kapıların kapanmasının ardından yukarıdan serbest bırakılan sular zemini doldurarak,içinde bulunduğum kayığı 4 kat yukarı çıkarıyordu.Bozduvar Kulesinin manzarası mükemmel olan bölümüne giden küçük taş köprüye adımımı attığımda Emily büyük bir sevinçle beni karşıladı.''Seninle birlikte saklanbaç oynayabilirmiyiz Corvo'' sorusuna olumsuz yanıt vermekten üzüntü duymuş olsam bile,İmparatoriçe Jessamine beni bekliyordu. Sağ tarafta çağın büyük bilim adamı,devletimizin önemli isimlerinden biri olan Anton Sokolov, generalin tablosunu çiziyordu.Önemli buluşlarından ikisi ''can iksiri'' adını verdiği formül ve ''elektrik duvarı'' idi.
Formülü içtiğiniz zaman 1 dakika içinde yüzeysel olan tüm yaralarınız iyileşiyordu.Elektrik duvarı ise herhangi bir yapıya bekçi görevi görüyordu.Tanımlanan kişiler rahatça geçebiliyordu.Fakat yabancılar  geçtiği saniyede kül oluyordu.Sokolov ile yeniden görüştükten sonra Emily ile Jessamine'nin yanına gittik. İmparatoriçenin önünde bekleyen Naibi beni gördüğüne şaşırmamıştı.Çünkü herzaman görevden olması gerekenden erken döndüğümü biliyordu. Jessamine,beni özlediğini ''seni buraya atan rüzgar,ne güzel rüzgar.Bana iyi haberler getirdiğini söyle.'' dediğinde anladım.O benim karım,ve Emily kızım.Fakat ilişkimizin bilinmesini istemiyorduk.Görevimden getirdiğim raporları okuduğunda hayal kırıklığına uğramıştı.Veba'ya çözüm bulunması gerekiyordu,devlet kırılma noktasına gelmişti.Emily arkadan ''Corvo,çatıdan birileri geliyor'' demesiyle önümde arka arkaya gelen,gaz maskesine benzeyen bir şey takmış 2 adam ve maskesiz kırmızı üniformalı bir adam belirdi.Işınlanmalarının kaynağı kara büyü idi.Bu güçleri kullananlar kafir ilan edilirdi.Emily'nin çığlık atarken siyahlar içindeki askerlerden biri beni büyü ile havada felç bir halde tutuyordu.Ayaklarım yere değmiyordu.Üniformalı adamın Jessamine'ye kılıçla karnında delik açmasını öylece izlemekten başka birşey yapamıyordum.Emily'i tutan asker ve diğerleri '' CORVO BENİ KURTAR !'' sesleri içinde yok olmuşlardı.Yerde yatan karım bana
''Corvo...herşey...mahvoluyor.Emily'i bul.Onu koru.Bunu yapabilecek tek kişi sensin.Corvo..'' dedikten sonra gözleri kapandığında yıkılmıştım.
Tesadüf üzerine büyü ile ışınlanan askerler bize saldırdığında muhafızlar ve Naibi ortadan kaybolmuştu.Jessamine'nin başında beklerken Naibi ortaya çıktı. ''Nekadarda ironik,Corvo Attano imparatoriçeyi öldürdü.Emily  nerede seni hain?''.Söylediklerinden rol yaptığı belli oluyordu.Bunun arkasında Naibi vardı.İmparatoriçe'nin sadık hizmetkarı bana oyun oynayıp hain olarak göstermişti.Muhafızlara ''Yakalayın şunu'' demesi ile başıma darbe yemiş ve bayılmıştım.
Bu hain suikastin ardından 6 ay geçti.İdam günüm yaklaşırken Soğukkaya Hapishanesinde geçirdiğim 6 ay içinde umutsuzca buradan çıkmanın yolunu bulmaya çalışıyordum.Hergün olduğu gibi muhafızlardan biri günlük yemek olarak ekmek ve patates püresi getirdi.Patates püresini yedikten sonra tabağın aldıntaki benim intikam hikayemin başlangıcı olan notu fark ettim.
''Kim olduğumuzun şuan önemi yok,sana inandığımızı bil yeter.Hücreden çık,muhafızları atlat.Bu İmparatoriçe'yi koruyan bir suikastçi için zor değildir herhalde.Kaçmak için kasadaki patlayıcıyı kullan.Kanalizasyon yolunu bul.Çıkışta adamlarımızdan biri olan Samuel seni bekliyor olacak.Aynı amaç uğruna çalışıyoruz,iyi şanslar.''
Notun yanında hücre anahtarı vardı.Muhafız uzaklaştığında hücreden çıkıp karşı masada bıraktıkları kılıç ve desenleri kusursuz işlenmiş tabancayı aldım.Silahın mermileri tamamen doluydu. Askerlerden biri düzenli olarak aynı yerlerde dolaşıyordu,fakat aralarında mesafe vardı.Askerlerden birinin arkasından yaklaşarak tek bir kılıç darbesiyle boğazını kestim.Diğer askerin arkasını döndüğünde cesedi çoktan saklayıp oradan uzaklaşmıştım.Hapishanenin başka bir bölümüne geçerken yan tarafta bir oda farkettim.Odanın sonunda kilitli olmayan kalın bir kasa bulunuyordu.İçinde ise notta bahsedilen patlayıcı vardı.
Hapishanenin karşı bölümüne geçerken kullanılan bir bahçe vardı.Bahçede 2 muhafız kendi aralarında konuşuyordu;
+ Hackworth,seni tembel salyangoz,bahçe devriyeni yaptın mı?
-Üzgünüm,henüz değil.Dünkü kazan sızıntısını rapor edecektim.
+Unut bunu.Sadece kendi devriyeni yap.Bu rapor ikimiz içinde sorun olur.
Tartışmakta olan muhafızlar beni fark edemezdi. Farklı yönlere doğru ilerlediklerinde,kenarlarda bulunan çöp konteynerlerinin arkasından ilerleyerek kolayca diğer binaya geçiş yaptım.İçimde hepsini öldürme isteği vardı,fakat bu zaman kaybı olurdu.Hapishanenin bu bölümü küçük olduğu için muhafız bulundurma ihtiyacı duymamışlardı.Anons yapılan odanın içini araştırdıktan sonra ilerlemeye devam ettim.Karşımda büyük bir metal kapı vardı.Kapının sadece patlayıcı ile açılabilirdi.Sayaç,patlayıcıyı yerleştirdiğim gibi 7 saniyeden geri doğru saymaya başladı.
7..6..5..4..3..2..1..!
Bir anda tüm alarmlar devreye girmişti.Karşımda özgürlük vardı,karşı taraftaki kanalizasyona açılan yolu görebiliyordum.Yinede yüksekten göle atlamak konusunda tereddütteydim.Arkama baktığımda bana doğru koşan 5 muhafızı gördüğümde aşağı atladım.Uzaktaki yapıdan bana ateş eden askerleri farkettiğimde mağara tarzı bir girişi olan tünele doğru koştum.Kanalizasyonda herhangi bir asker yoktu fakat veba bulaşmış cesetleri parçalayan sürü halinde fareler vardı.Ceseti tamamen parçalayıp bana doğru gelmeleri an meselesiydi.Hızlı adımlarla ilerken arkama baktığımda artık hepsi peşimdeydi.Ceset inanılmaz bir şekilde saniyeler içinde kemik şeklinde kalmıştı.Mide bulandırıcı lağım suyunda yüzmek,fareler tarafından parçalanmaktan iyidir diye düşündüm.Kanalizasyonun içinde küçük ateşler yakılmıştı,madeni paralar ve pişmiş fare derileri vardı.Anlaşılan birileri burda hayatta kalmaya çalışmıştı.Kanalizasyonda kısa süren pis bir yolcuğunun ardından tünelin sonundaki parlayan güneşi görebiliyordum.Çıkışa varana kadar hiçbirşey gözükmüyordu,her yer güneşten gelen beyaz ışık ile kaplıydı.Görüntü netleştiğinde bir ses duydum
''Hey Corvo,acele et.Seninle tanışma şerefine erişmek isteyen bir kaç iyi insan için çalışıyorum.Başardın dostum.''

DİSHONOREDDove le storie prendono vita. Scoprilo ora