PAC ⚔ 4.Bölüm

Start from the beginning
                                    

Yoongi elini sinirle sıktı. "Bana bu dedikoduyu çıkartan şehirlerin adını yazıp getirin!"

Subaylar selam verip Yoongi'nin yanından ayrılırken, komutan odasına doğru ilerledi. Bir çok insan Jeon Krallığı ve Kim Krallığının suikast girişimi sonucunda kimliği belirsiz bir kişinin yönetimi altında olduğunu bilmiyordu.

Yoongi bunun eninde sonunda öğrenileceğini bildiği için kendince çözümleri çoktan yürürlüğe koymuştu ancak önce Jungkook'un uyanması gerekiyordu.

Yoongi odasının kapısını tıklayarak içeri girdiğinde yatağında melekler gibi uyuyan çocuk onu gülümsetmeye yetmişti. Kapıyı kapatıp yatağında, onun yanına oturdu.

Elleri çekinerek karamel saçlarına gitti pamuktan bile daha yumuşaktı. Jungkook'u saraya gizlice soktuğundan beri odasından çıkmaz olmuştu.

O zalim olayın olduğu gece askerlerden biri atlarına ok atmasıyla at ürkmüş ve onları yere atmıştı Jungkook kafasını taşa çarptığı için doktorlar onun bir kaç gün baygın kalacağını söylemişti.

Jungkook bu odaya adımını attığı anda Yoongi hiç uyumadı bunun yerine Jungkook'u izlemeyi tercih etti. Onun mimiklerini, yüz ifadelerini, rüyasında sayıklamalarını, uyurken ağlamasını tüm her şeyi özenle izlemişti.

İlk defa biri için bu kadar uzun zaman harcamıştı kendinden ödün vermişti. Yatağın üzerinde gözlerini kırpmadan onu izlerken Jungkook'un hareketlendiğini fark etti.

"Jungkook...."

Ayağa kalkıp önünde eğilmeyi düşündü Jungkook'un kendinden soy olarak üstün olduğu için bunu yapmak istemişti.

Jungkook gözlerini yavaşça açarak kirpiklerinin altından Yoongiye baktı. Dışarıda hala yağmur yağıyor bazende şimşek kendini gösteriyordu.

"Prensim, iyi oldunuz umarım?"

Jungkook gülümsemeye çalıştı ama buna kalbi izin vermiyordu amcasının, kuzeninin ve her ne kadar sevmesede babasının ölümünü görmüştü acılıydı yas bile tutamamıştı.

"Size bana adımla hitap etmenizi söylemiştim Komutan Yoongi." diye karşılık verdi Jungkook yavaşça kalkmaya çalışırken.

Yoongi hafif karanlık odada onu izlemenin ve onunla konuşmanın ne kadar zevkli olduğunu düşündü. Odasına yakın arkadaşı Jimin haricinde kimse gelmiyordu o da saraydaki en rütbeli komutanlardan biriydi. Onda sevmediği tek yanı gevşek biri olmasıydı. Oysa Yoongi disiplin adamıydı.

"Aç mısınız?"

"Pek sayılmaz, aç olsam bile bu halde yemek yiyebileceğimi düşünmüyorum."

Yoongi gözlerini kıstı ve dışarıda bekleyen nöbetçilerden kendisine yemek getirmesini istedi. Yemekler kendisine değildi yanındaki küçük bedeneydi.

"Umarım rahatsız değilsinizdir?"

"Aslında çok rahatsızım. Sizin benimle bu şekilde konuşmanız beni üzüyor..."

Jungkook konuşmasını yarıda keserken iki eliyle kafasını tuttu. Hissettiği büyük bir acı vardı ama nedenini bilmiyordu. Yoongiye kendini güçsüz göstermek istemiyordu her ne kadar kraliyeti başka insanların eline geçse de o bir prensti. Kendini güçlü olmaya zorlayarak omuzlarını doğrulttu.

"Ne kadar süredir kendimde değilim?"

Komutan Min doğruldu. "Yaklaşık iki gündür."

"Prens Hoseok o da..."

"Canlı kalan bir kişi olduğunu düşünmüyorum oradan kimse sağlam çıkamaz Jungko..."

Yoongi sustu ona adıyla hitap etmek istiyordu, çocuk ondan küçük olsada belkide alışkanlığından dolayı bunu yapamıyordu.

Prince And CommanderWhere stories live. Discover now