Doktor Hanım

2.3K 55 5
                                    

Selçuk kapıyı tıklayarak içeri girdi.
-Müsait misin?
Deniz kafasını usulca sallayarak Selçuk' u içeri davet etti.
Pars eve bir doktor çağıracağını Denize haber vermişti. Selçuk Denizin yanına doğru ilerledi.
-Merhaba ben Selçuk.
Deniz kibar olmaya özen göstererek elini uzattı.
-Memnun oldum. Bende Deniz.
-Seni tedavi etmek için burdayım.
-Biliyorum Parsa iyi olduğumu  ve birseyimin olmadığını söyledim ama yine de inat etti.
Selçuk gülümsedi.
-Klasik doktordan korkan halk tepkisi. "Ben iyiyim"diye taklit ederek Denizin yatağına oturdu.
Deniz de gülümsedi  o tür insanları bilirdi. Sonuçta kendisi de doktordu.
-Doktorum.
Selçuk çantasına egilirken Denizin dedigiyle tekrar doğruldu.
-Anlamadım?
Deniz gülümsemeye devam ederek
-Çocuk doktoruyum.
-Bilmiyordum. Pars bundan bahsetmedi.
-Açıklama yapmayı onun tabiriyle hesap vermeyi sevmiyor gibi.
-Onunla bir geçmişin var mı?
Bu sorudan sonra Denizin yüzü asıldı. Bu eve geldiğinden beri iki oldu Parsla hiçte müstehcen olmayan bir konu için yakıştırılıyorlardi. Selçuk Denizin geri çekildiğini görünce yanlış anlaşıldığını gördü.
-Kusura bakma yanlış bir şekilde dile getirdim. Kesinlikle düşündüğün gibi birşey sormadım demek istediğim onu önceden tanıyor musun?
-Hayır.
Selçuk Denize soru sormaya devam ederken çantasından pansuman için ilk yardım malzemelerini çıkardı. Bu sırada sorulara devam ediyordu.
-Nerde çalışıyorsun?
-Orası biraz karışık. Şuan için devam ettiğim bir hastane yok ama kayıtlarda  Inar Hastanesinde görünüyorum.
Selçuk Denizin yüzünü temizleyip bandı yapıştırdıktan sonra kolunu hareket ettirdi.
-Şuan bir ağrı duyuyor musun?
-Hayır
Selçuk Denizin karnına hafif bir baskı yaptı
-Peki şuan?
-Hayır.
-Şuan için birşey yok gibi ama birde beyin tomografisine ihtiyacımız olacak.
-Olmayacak. Çünkü düşerken kafamı bir yere çarpmadığıma eminim.
-Madem doktorsun buna gerek olduğunu en az benim kadar biliyorsun.
-Biliyorum ama ...
-Sanırım bu kısmın aması yok tedavi edilmen için burdayım bana emanetsin.
Deniz Selçuk' un haklı olduğunu biliyordu. Selçuk eşyalarını toplarken onunla meslekleri hakkında sohbet etti.      
Pars aşağı da bir sağa bir sola yürürken gözlerinden ateş püskürüyordu. Bunu yapmaya kim nasıl cesaret etmişti. Selçuk nerde kalmıştı? Tedavi uzun sürmüştü. Merdivenlerden inen doktor kuzeni  Selçuk' u görünce içinden şükür diye geçirdi.
-Uzun sürdü.
-Sohbet ettik.
-Ben burda açıklama beklerken yukarıda laklak mı ediyordunuz?
-Bugün yine çekilmez bir ruh haline bürünmüşsün. 
-O iyi mi onu söyle  
-Hafif sıyrıklarla atlatmış kuzen ciddi birşeyi yok. Melhem yazdım alır belirli saat araliklariyla surersiniz. Birde ağrı kesicisi var onu da ağrıları dahilinde alsın onun haricinde kullanmasin. Ve birde beyin tomografisine ihtiyacımız var. Bu riskli kafasını vurmuş olabilir.
-Tamam. Hemen götüreceğim 
Selçuk üç adımda koltuğun oraya vardı. Çantasını koltuğa koyarak oturdu.
-Kim bu Pars? Neden burda?
-Alin'in tek kurtuluşu diyebiliriz
-Kesin bir önerisi var mı yine teorik mi ilerleyeceğiz?
-Doktor Simon a göre olabilir. Bu kadına göreyse sadece bir tez mezun olmak için hazırlanmış bir sunu.
-Simon?
-Amerika da yanında tez hazırladığı doktor.
-Deniz öyle  bir doktora benzemiyor yani o tez bir diploma uğruna hazırlanmış birşey değil.
-Nerden anladın?
-Bu kadın sadece çocuk doktoru değil dahası da var. Onu hiç dinledin mi?
-Adam akıllı konuşmadık. Benle konuşmaya pek hevesli değil.
-Kendi isteğiyle burda degil. Onu alı mı koydun?
-Alin için evet.
-Buna artık bir son vermelisin. Alin hepimizin yeğeni ama bu şekilde devam edemezsin. Dediğim gibi onunla biraz sohbet şansı buldum . O çok zeki başka bölümler hakkında da bilgisi var. İşini severek yapıyor. Böylesine daha önce denk gelmedim.
Selçuk ayağa kalkarak çantasını eline aldı. Kuzenine veda etmek için elini uzatırken
-Ne yap ne et o kadını bizle tut. Gerekirse o katı kişiliğinden ödün ver kuzen.
Pars birşey demeden kuzenini uğurladı. Kuzeni haklıydı. Alin için yapmayacağı birsey yoktu. O ailenin tek çocuğuydu. Ve ellerinden kayıp gidiyordu. Alin için herseyinden vazgeçerdi. Pars derin bir nefes alarak Denizin yanına çıktı.  Kapıyı tıklayıp içeri girdi. Deniz arkası dönük uzanıyordu.
-Deniz?
Deniz gözlerini sımsıkı yumarak kendini sıktı. Ağladığını kimse görsün istemiyordu. Yalnız kalmak istiyordu. Pars bir iki adım daha atarak Denizin yanına ulaştı.
-Uyumadığını biliyorum.
Denizin yüzüne baktı ve o an ağladığını farketti. Kapalı olan gözlerinden damla damla yaşlar akıp yastığı islatiyordu.
-Uyuyan bir insan düzenli nefes alır ve ağlamaz doktor?
Deniz birşey demeden gözlerini açtı. Sadece Parsi izliyor ağzını acmiyordu. Pars Denizi ölümden kurtarmıştı.  Onun üstüne atılarak ikisininde kenardaki çalılığa düşmesini sağlamıştı. Deniz yattığı yerden doğruldu. Yatağın başlığına yaslanarak
-Teşekkür ederim,dedi.
Pars diyecek birşey bulamıyordu. Deniz daha fazla kendini tutamayarak hıçkırıklar eşliğinde Parsin üstüne atıldı. Ona sarıldı. Pars gözlerini kapatarak Denize karşılık verdi. Sırtını okşayarak onu rahatlatmaya çalıştı.  Kulağına doğru fısıldadı
-Geçti. Ağlama artık iyisin
Pars biraz daha o sekilde bekledikten sonra Denizin düzenli nefesler alıp verdiğini görünce geri çekildi. Gözyaşlarını elleriyle silerek
-Biraz daha iyiysen hastaneye gitmeliyiz.
Deniz kafasını salladı. Gidebilecek haldeydi. Sorun yoktu.
-Üstümü değiştirip geleceğim beni aşağıda bekle.
Pars odadan çıktı. Kendide üstünü değiştirmek için odasına doğru yol aldı.

DOKTOR HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin