Kızımız

4.2K 110 1
                                    

Salih salonda oturmuş düşünüyordu. Ezgi ne zamandır bu adama tahammül ediyordu. Adamın gözünde kızının bir hayat kadınından farkı yoktu. Sinirden çatacak yer arıyordu. Ezgi Salihin verdiği odaya annesini hemen yanindakine de Mineyi yerleştirdikten sonra aşağıya indi. Koltukta oturan Salihin karşısına oturdu. Teşekkür etmek istiyordu ama nasıl başlayacağını bilmiyordu. Salih arkasındaki sesten Ezginin geldiğini anlıyordu. Bu koku eşsizdi. Kafasını kaldırıp Ezgiye baktı. Birşey demek istediği çok belliydi. Eliyle oynuyor yeri izliyordu. Bir anda kafasını kaldırıp Salihe
-Teşekkür ederim.
Salihin kendini belli etmeyen bakışı Ezgiye açıklama yapma gereği doğurdu.
-Bizi kurtardigin için evini bize açtığın için.
-Ezgi baban ne zamandır böyle?
-Ben...ben...
Herseyi anlatıp rahatlamak istiyordu. Ama olanları tekrar hatırlamak onu derinden yaraliyordu. Ezgi aniden ayağa kalktı. Kaçmaya çalışarak
-Konuşmak istemiyorum.
Salih Ezgiyi kolundan tutup koltuğa çekti.
-Bana cevap vermeden hiçbir yere gidemezsin.
Ezgi gözlerini Salihten kaçırmaya çalışıyordu. Basını yere sabitlemis halıyı izliyordu. Salih Ezginin önünde diz çökerek bakışlarını yakalamaya çalıştı.
-Ezgi.
Ezginin gözleri doldu. Oturduğu yer daralmis gibiydi. Nefes almakta zorluk çekiyordu. Salih ayağa kalktı. Basını iki yana sallayarak ofladi. Daha sonra elini Ezgiye uzattı.
-Haydi yukarı çıkta dinlen biraz.
Ezgi Salihin elini karşılıksız bırakmadı ve tuttu. Salih Ezginin odasını bilerek kendi odasının yanındaki yapmıştı. Onu kapıya kadar getirdi kendine çevirerek
-Yan odadayim birşeye ihtiyacın olursa konuşmak istersen gel.
-Teşekkür ederim.
Ezgi daha fazla kizarmadan odasına girdi.

Nehir Emreyle bahçeye çıkıp kendine verilen korumalardan birinin yanına gitti. Meraklı ya da yol gözleyen gibi görünmek istemiyordu ama kendini tutamamis sormuştu
-Bugün Uraz gelecekti. Öyle demiştin.
-Evet efendim Uraz bey bana öyle bildirmişti.
-Geç kalır mı?
-Bilemiyorum Nehir Hanim.
Nehir kafasını sallayıp eve doğru yürümeye başladı. Sabah yanına gelip Urazin geleceği söylemişti ama hala ses seda yoktu.

Uraz kafede oturmuş Burcu ve süprizini bekliyordu. Burcu elinde bir çocukla kapıda göründü. Gülümseyerek Urazin yanına ulaştı. Eliyle yanındaki kızı işaret ederek
-Uraz bu Mevsim. Mevsimcim hayatım bu...
Mevsim gülümsedi bir adım öne atıldı. Uraz hala bir harekette bulunmamıştı. Mevsim minik bedeniyle Urazin bacaklarına yapıştı.
-Babaa!
Uraz doğru duyup duymadigindan emin olamıyordu. Bir süre bakışlarını küçük kızdan ayıramadi. Kendine gelebildiginde bakışları Burcuyla buluştu. Kendini geri çekti.
-Uraz....
Uraz birsey diyemiyordu. Bebeği aldirdiklarini sanıyordu. Burcunun yüzündeki gülümseme soldu. Urazin kendini unutmadigini hala içinde birseyler beslediğini düşünerekten Mevsimi ona açıklamıştı. Hata edip etmediğini düşünüyordu. Uraz bu tatsız ana son vermek istiyordu. Burcunun yanından hızlıca çekip gidecekken Burcu onu kolundan tuttu ve fisildadi
-Sen istesende istemesende Mevsim ikimizin kızı.
Uraz kolunu kurtararak çıkışa yöneldi. Arabasına bindi. Telefonu çalıyordu. Cebinden telefonu çıkardı. Denizin aradığını görünce düşünmeden açtı. Kardeşine ihtiyacı vardı. Denize bu konudan bahsedemezdi.
-Abicim nasilsin...
-Deniz
Deniz abisinin sesini duyunca kötü olduğunu anladı.
-Abi bir sorun mu var?
-Yo hayır.
-Sesin öyle demiyor ama. Ne oldu? Ya da dur. Şimdi bize gel seni bekliyorum o zaman herşeyi anlatırsin.
-Deniz
-İtiraz istemiyorum. Bekliyorum.
Deniz telefonu kapatıp kenara attı. Altay içeride kahvaltısini ediyor Ali de yanında televizyon izliyordu. Deniz telefonu kapatınca
-Bir problem mi var?
-Uraz...Sesi hiç iyi gelmiyordu.
-Ciddi birşey mi bahsetti mi?
-Hayır buraya geliyor.
Ali Denizi yanına çağırdı. Deniz düşünmeden kalkıp yanına oturdu. Ali onu kendine çekerek sardı. Başının üstünden konuşmaya başladı.
-Sen mükemmel birisin. Uraz gelecek problem neyse anlatacak ve herkese yardım ettiğin gibi ona da yardım edeceksin.
-Uzun zamandır sesini böyle duymamistim.
Ali Denizin kendisine bakmasını sağladı.
-Sana güveniyorum
Deniz gözlerini kapadı başını Alinin boyun boşluğuna yasladi.
-Teşekür ederim.
Altay yediği yemeğin ardından kosturarak salona girdi. Dayisiyla maç yapacaktı. Iceri girdiğini belli eder derece de ayaklarını vurarak yürüdü. Deniz hemen Aliden uzaklaştı. Altay'ın kendine yaklaşması bekledi. Onu kucağına cekti.
-Doydun mu canım.
Altay kafasını sallayarak
-Evet Deniz abla eline sağlık.
-Afiyet olsun paşam. Hadi gel üstünü değişelim.
Altay ayaklandı. Denizin elinden tuttu. Dayisina dönerek
-Maç yapacak mıyız dayı yemeğimi yersem benle oynayacagini söylemiştin.
Ali Urazin geleceğini hesaba katmadigi için kabul etmişti. Ancak şimdi işler değişmişti.
-Şuan olmaz Altay belki daha sonra
-Ama dayı sen demiştin ki....
-Daha sonra dedim Altay!
Deniz Alinin kızmasına anlam veremiyordu. Az önce kendini sakinlestiren adam şimdi kuduruyordu. Deniz Altayi kucağına aldı yukarı çıkarıp üstünü değiştirdi. Ona bir çizgi film açarak aşağıya indi. Terasta hava alan Alinin yanına gitti.
-Ali ne yapıyorsun
Ali Denizin de kalbini kirmaktan korkuyordu. Cebinden sigarasini çıkardı. Yaktiktan sonra ağzına götürdü. Deniz cevap alamayınca kızmıştı. Alinin elinden sigarayı çekti. Onu ilk defa sigara içerken görüyordu.
-Deniz ver şunu bana.
-Ne zamandır sigara kullanıyorsun
-Her zaman değil. Şimdi beni kızdırmada ver şunu bana.
-Hayır efendim vermiyorum. Senin derdin ne
-Derdim falan yok benim.
-Öyleyse neden çocuğa bağırdın.
-Ona suan olmaz dedim laftan anlamali ve ısrar etmemeli küçük değil!
-Sadece seninle vakit geçirmek istiyor o kadar.
-Bende birsey demedim Deniz sadece şimdi olmayacağını söyledim.
-Uygun bir dille söyleyebilirdin.
-Deniz...
-Ahh!
Alinin konuşmasını bölen Denizin çığlığı olmuştu. Elindeki sigara tuttuğu yere kadar yanmış ve elini yakmıştı. Ali sigarayı çekip aldı. Yere fırlatıp Denizin eline bakmaya çalıştı.
-Sana onu bana ver demiştim. Ne olduğunu görüyor musun
-Bana bağırma!
-Bu haldeyken bile dediğine bak sorun sana bağırmam mı yani
-Evet sorun bana bağırman
-Eline buz tut ve abin gelene kadar odanda bekle.
Deniz itiraz etmedi. Şimdilik konusmamalari en iyisiydi. Hisimla arkasını dönüp terası terketti.

Toprak kavun için öğle vaktinde evden ayrilmis ama aksam saatlerinde ancak bulmuştu. Kavunu hemen dilim edip Tuğçeye götürdü. Odaya girdiğinde karisini uyurken buldu. Tabağı kenara birakti. Yatağın ucuna oturdu.
-Tuğçe uyan hayatim. Bak kavununu getirdim.
Tuğçe yeni yeni uykuya dalmisti. Toprağın kendisiyle konuştuğunu anlayınca gözlerini hafiften acti.
-Ne kavunu?
-Hayatim canim kavun istiyor demiştin ya hani.
Tuğçe kavunu ne için istediğini hatirladi. O zaman cani istemiyordu ama simdi yiyebilirdi. Yatakta dikleşti. Tabağı eline alip yemeye başladı. Toprak karisinin isteğini yerine getirdiği için mutluydu. Onun iştahla kavunu yemesini izledi. Tuğçe çatala bir tane batirip kocasına uzattı. Toprak catali aşağıya çekip karisinin dudaklarindan öptü.
-Afiyet olsun hayatim.
Toprak ayağa kalktı. Gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı.
-Duş alip geliyorum
Diyerek banyoya yürüdü. Tuğçe hala agzi acik kocasinin arkasından bakıyordu. Bu adamın üstünde yarattigi etkiden nefret ediyordu. Hamilelikten dolayı en ufak bir şey de bile Toprağın rüzgarına kapiliyor ve onu arzuluyordu. İyi ki kocasi bunun farkında değildi. Düşünmeyi birakip tabagindakileri yemeye devam etti. Tabağı bitince peceteyle agzini sildi. Banyonun kapisi acildi. Kocasi üstünde havluyla kapıda göründü. Uykuya ihtiyacı olan kizarmis gözler sudan sivrilmiş tane tane dökülen saçlarıyla Tuğçenin dikkatini dagitiyordu. Toprak odada tekmiscesine rahatça hareket ediyordu. Belindeki havluyu cikarip kenara koydu. Dolaptan eşyalarini cikardi ve giydi. Boynunda bulunan saç havlusunu aldı. Yatağa doğru ilerleyip her zaman yaptigi gibi havluyu karisina uzattı. Tuğçe ses cikarmadan havluyu aldı. Toprak yüz üstü karisinin dizlerine uzandı. Tuğçe simdi ne yapması gerektiğini biliyordu. Havluyu alip islak olan saçları kuruttu. Saçlar nemli hala gelince havluyu kenara birakti ve kocasinin sari olan saclariyla oynamaya başladı. Toprağın düzenli olarak nefes aldigini görünce onu yastigina yatirdi. Tişört giymediği için üşümemesi adına üstünü örttü. Saçlarına öpücük birakti.
-Ben seninle ne yapacağım koca adam.
Diyerek kendini kocasinin kollarında huzurlu bir uykuya birakti.

DOKTOR HANIMDonde viven las historias. Descúbrelo ahora