(fernweh)

220 33 6
                                    

fernweh;

(n.) a crave for travel; being homesick for a place you've never been.

.X.

Viktor mutsuzdu, hem de çok mutsuz.

Fakat bu mutsuzluk öksürdüğünde ağrıyan akciğerleri, sürekli olan baş ağrısı veya kustuğunda gelen kandan dolayı değildi, hayır. Viktor üzgündü çünkü Şeker Prens, Yuuri, onu hatırlamıyordu.

Oysa ki o değil miydi, Buz Prens'in ardından ağlayan? Nasıl unutabilirdi ki onu bu kadar çabuk?

Yuuri'nin onu unutması değildi konu, sakın yanlış anlamayın. Asıl konu, hayatının sonuna yaklaşmışken bu kadar, bir gün unutulup gideceğini fark etmekti. Kazandığı altın madalyalar, kırdığı rekorlar, veya fiziksel özellikleri onu unutulmayacak birisi yapmayacaktı. En sonunda bir istatistik parçası olacaktı Viktor;

ve korkuyordu bu yüzden.

Öleceğini kabul etmişti artık. Son günlerini mutlu, Şeker Prens'le birlikte geçirmek için gelmişti Japonya'ya hatta. Hem, ya bugün ya da yüzyıl sonra ölecekti Viktor; bir değişim olmayacaktı ki! Herkes ölecekti en sonunda ne de olsa, bir Prens de olsan, bir köle de olsan değiştirmiyordu bu gerçeği.

Fakat şu bir gerçekti ki Prensler yüzyıllarca konuşulup tarihçilerin kafalarını karıştırmışken köleler buldukları iskeletlerden fazla bir şey olmamıştı. Ne isimleri belliydi, ne de yaşamları. 

Unutulup gitmişlerdi, ve Viktor da böyle olmaktan korkuyordu.

Belki Şeker Prens unutmazdı Buz Prens'ini bir daha. Ve yaşarlardı birlikte, Şeker Prens'in şekerden kalbinde.


bölümler kısalıyor. ki bence iyi de oluyor çünkü aynı cümleyi 40 kere dolaylı yoldan anlatarak sizi sıkmak istemem. hani. raflarda olmasını istemiyorum çünkü kitabın. ehehe ;)


gibel //viktuuriWhere stories live. Discover now