15. Hüzün Sessizliğin Olmuş

Start from the beginning
                                    

"Bakalım burda beni neler bekliyor ? Hayatın bana verdiği şimdiki rol ne acaba" düşünceleriyle duşa girdi Nazenin. Başından akıp giden suyla birlikte yüreğindeki ağırlığında hafiflemesini istedi.

~~
Nazenin başına doladığı havluyla kapının kenarında durmuş annesini izliyordu. Masada bir sürü yiyecek olmasına rağmen hala bir şeyler çıkarıyor, eksik var mı diye kontrol ediyordu. En son bardakları tezgaha koyup çay doldururken konuştu annesi.

"Ohh misler gibi olmuş benim güzel kızım" Nazenin'i küçükken her banyodan çıktığında böyle severdi. Yine aynısını yaptı Nalan Hanım. Arkasını dönmeden beş dakikadır kendisini izleyen kızına söyledi. Nazenin annesinin yanına gelip yanağından öptü.

"İyi ki varsın annem" Nazenin'in gözleri bu sözleri söylerken dolmaya başlamıştı bile. Kızının dolan gözlerini görünce Nalan Hanım gülerek konuştu.

"Asıl sen iyi ki varsın Naz'ım. Kız iyi ki yapmışız seni iyi ki doğurmuşum valla. Ama hakkımı da yememek lazım çok da güzel doğurmuşum" Nazenin annesinin söyledikleriyle gülümsedi. Çok seviyordu annesini, yüzüne bakması huzur bulması için yeterdi.

Ana kız birlikte sandalyelerine oturdular. Nalan hanım, Nazenin'in tabağına masadaki her şeyden doldurdu. Sanki zayıflamıştı Nazenin, süzülmüş gibiydi. Yemesine dikkat etmemişti kızı belliydi. Anne yüreğiydi işte yanında olmayınca hep eksik gelirdi.

Mutfakta sadece çatal bıçak sesleri duyuldu, anne kız konuşmadan bir süre tabaklarındaki yiyeceklerle ilgilendiler. Nalan Hanım, Nazenin'in bir umutla gittiği yerden gözünde yaşlarla geri dönme sebebini merak ediyordu. Kızı kolay kolay dönmezdi gittiği yoldan. Sonuna kadar uğraşıp, elinden geleni yapardı. Olmuyorsa da mücadele edip, bir yolunu bulmaya çalışırdı. Ama kızı döndüğüne göre mutlaka yoldan çıkan ya bir şeyler vardı ya da gittiği yol onun yolu değildi.

Nalan Hanım daha fazla dayanamadı. Tabağındakileri usul usul yiyen kızının eline dokundu. Nazenin annesinin eline dokunmasıyla o eli alıp öptü. Yanağına yasladı.

"Nazenin"
"Efendim"
"Gözlerindeki hüznün sebebini merak ediyorum annecim"

Neden geldin ? Neden geri döndün? Gibi sorular sormuyordu annesi, sormazdı da. Keşke sorsaydı dedi Nazenin. En azından ayak uyduramadım, sıkıldım diyerek geçiştirirdi. Ama gözlerindeki hüznü sorunca, işte ona verebileceği cevabı yoktu. Aslında tüm cevap o hüzünde gizliydi de, o hüznün kutusunu açarsa bir daha kapatamamaktan korkuyordu.

Bir süre konuşmadılar. Nalan hanım kızının sessizliğine izin verdi. Nazenin'in nefes alışveriş sesi bile duyulmuyordu. Sessizleşmişti. Gözlerini boş bir noktaya dikip öylece baktı Nazenin.

"Hüznün sessizliğin olmuş" kızının yanağını okşayarak konuştu Nalan Hanım. Böyleydi işte Nazenin. Çocukluğundan beri hep aynıydı. Derdini sıkıntısını kimseye söylemez, içinde taşırdı. Nasılsın denildiğinde hep "iyiyim" diyen insanlar vardır ya hani, mutsuz olsa da içi kan ağlasa da dışarıya hep iyi gözüken insanlar, işte o Nazenindi.

"Nazenin yapma böyle güzel kızım. Derdini paylaş, anlat dök içini. Kimseye iyi görünmek zorunda değilsin. Anlat ki gözlerindeki hüznün çaresini bulalım annem."

Nazenin sıcak çayı elleri arasına aldı. Çay bile Halit'i hatırlatıyordu. Derin bir nefes çekti içine Nazenin aldığı nefes yetmiyordu. Buruk bir tebessüm peyda oldu dudaklarında.

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now