'' Neden utanıyorsun? '' diye konuşurken çeneme yerleştirdiği eliyle yüzümün ona dönmesini sağladı. '' Benden mi? '' 

'' Pişman değilim yaptığımız şeyden, ama utanıyorum işte. '' 

'' Ben yaşadığımız her anı iyi ki diye nitelendiriyorum, Choon Hee. '' dedi, bir elini saçlarımda gezindirirken. '' Pişman olacağım hiçbir şey yok. '' 

'' Ama ya işler ters giderse? '' 

Diye tedirgin bir ses tonuyla konuştuğumda, cümlenin ne anlama geldiğini biliyordum. Taehyung' un anlayıp anlamadığını sorgularcasına yüzüne baktığımda, yüzüne yerleşen o kafa karıştırıcı ifade anladığının göstergesiydi. 

Ne anlama geldiğini biliyordu. Yaşım daha küçüktü ve ben sorumluluk alabilecek bir yapıda değildim, ama bu dikkatsizliğimiz bizim hayatımızı yanlış yollara sürüklerse ne olacağını bilmiyordum. 

Ya, bir bebeğim olursa?

'' Önlem mi almalıyız? '' diye sorduğunda bunu istemiyormuş gibi davranıyordu. Sanki hamile kalsam hayatımız daha güzel bir yöne çekilirmiş gibi bir hali vardı. 

'' Hamile mi kalmamı istiyorsun? '' diye konuştum tedirgin bir tavırla. '' Ben sorumluluk alacak yapıda değilim, Taehyung. Daha küçücüğüz, ben bu yaşta kendimi söylediğin şeye hazır hissetmiyorum. '' 

Elim refleks olarak karnıma gittiğinde, bir an ihtimali düşünmeden edememiştim. Tamam, ona ait bir bebeğe sahip olmak güzel bir fikir olabilirdi. Ama, bunun için çok erkendi. 

'' Bunu için çok erken. '' diye sayıkladım, boş boş bakarken. '' Hem, anneme ne derim? Bu kadar rahat bir yapısı yok, yani erkenden yuva kurmamı kaldıramayabilir.  '' derken söylediğime ben bile inanmıyordum çünkü bu annemin işine gelirdi. 

Pek itiraz edeceğini sanmıyordum. 

Eli saçlarımda gezinmeye devam ederken dudaklarını tekrar kulağımda, nefesini boynumda hissetmiştim. 

'' Bence sadece zamana bırakalım. '' dedi, karnımın üzerinde duran elimin üzerine elini yerleştirirken. '' Eğer olursa, hayatımızı ona göre şekillendirelim. Ama ne olursa olsun, ben senin yanında olacağım. '' 

Gözlerimi onun gözlerine çevirdikten sonra '' biliyorum '' diye fısıldadım, gülümserken. Onun yanında olmak bana iyi geliyordu.

Dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde ise mutlulukla göz kapaklarım kapanıvermişti. Ona yavaş hareketlerle karşılık verirken içimde büyüyen ateş ilk günkü gibiydi. Onu ilk gördüğüm an gibi. 

Kapımı ona ilk açtığımda, sonumuzun bu olacağını nereden bilebilirdim? 

***

Taehyung' un elini tutarak okulun kapısından içeriye girdiğimde eskisinin aksine, gözler ayıplarcasına bize bakmıyordu. Gözlerin üzerimizde olmadığını bilmek güzeldi. 

'' Artık seninle düzgün bir sevgili hayatı yaşayabildiğim için çok seviniyorum. '' diye mutlulukla konuştuğumda elimi tutan eli omzuma yerleşip beni iyice kendine çekti. 

'' Geç bile kaldık. '' diye konuştu. 

Koridora çıktığımızda tanıdık bir yüz tam karşımda durduğunda tepkisini ölçmek amacıyla gözlerimi taehyung' un yüzüne çevirmiştim. 

Shin Woo' yu karşısında gördüğü için pek memnun değildi, beklendiği gibi. 

'' Onu gerçekten seviyordum. '' dedi, bize bakarken. '' Bunu belki sizin yüzünüze söyleyemedik fakat ben onu seviyorum. '' 

treasure | taehyungTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang