"Yeşim." 

Ben cevap veremeden konuşmaya devam etti.

"Neden bana bir şans vermiyorsun?" diye sordu pat diye. Bu hali beni korkuttu. Buraya gelmekle hata etmemişimdir umarım.

"Çağdaş anla lütfen, istemiyorum." Bunu söylemek beni de üzüyordu. Ama ısrar etmesi sinir bozucuydu ve verecek başka bir cevabım da yoktu.

"Yeşim lütfen, sana olan aşkımı görmüyor musun? Bana bir şans ver, seni dünyanın en mutlu insanı yapacağım."

Aynı şeyleri Bursadayken de söylemişti. Ve ben tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek istemiyorum.

"Çağdaş lütfen yapma. İstemiyorum, seni sevmiyorum. Anla beni."

Beni duymuyordu adeta.

"İstediğin her şeyi verebilirim sana. Ciddiyim ben. Lütfen benimle ol, sana yalvarırım."

Anlaması kıt bir insan değildi. Ben de yeterince açıktım zaten. Ama hâlâ ısrar ediyordu. Ki bu hali ister istemez beni de etkiliyordu.

"Çağdaş beni daha fazla yaralama lütfen. Seni böyle görmek beni de üzüyor."

"Yaralanan sen misin? İstenmeyen benim Yeşim. Sen neden yaralanıyorsun?" diye sordu sertçe. Tamam bir yerde duygularına engel olamamakta haklıydı ama bu ona bana hesap sorma hakkı vermezdi.

  Daha fazlasına dayanamazdım. Kalkıp gitmek istedim. Kolumdan tutup tekrar oturttu beni. Onu göğsünden itip kalkmak istedim. Canı yanmış gibi gözlerini yumdu. İttiğim yere baktım. İnce beyaz tişörtün altından kendini belli eden siyahlığa baktım. Yeşim. Hadi ama bu çok ergenceydi. Bunu yapabildiğine inanamıyorum. 

"Çirkin miyim?" diye sordu beni yüzüne bakmaya zorlayarak. Dikkatle ona bakmama neden olmuştu. Kesinlikle çirkin bir erkek değildi. Fazlasıyla yakışıklıydı hatta. Peşinden bir sürü kızın koştuğu da barizdi. Ama o da benim gibi birine takılıkalmıştı. Belki de ona kızamamamın nedeni de buydu. Onu kendimle aynı kefede görüyordum. İkimiz de karşılıksız aşklar yaşıyorduk.

"Cevap ver."

Tavırlarındaki sert değişim beni allak bullak ediyordu. Şu an çok şaşkındım.

"Hayır..." dedim ağzımdan bir çırpıda çıkan kelimeyi gizlemeyin.

"O zaman neden? Neden beni istemiyorsun?"

Tekrar tekrar söylemekten sıkılmıştım ama bir kez daha söyledim.

"Çağdaş seni sevmiyorum."

"Dene... dene belki bana karşı bir şeyler hissedersin," dedi hevesle. Sesindeki o saf heves beni kırsa da gerçekleri söylemekten vazgeçmeyecektim.

"Gerçekten denedim. Olmadı. Çağdaş seni sevmiyorum ben."

Bunu bir kez daha duymak onu sarsmıştı.

İMKANSIZWhere stories live. Discover now