Asla

24K 1.8K 1.1K
                                    

Yorum aq

Kantinde oturmuş, Basat'ın gelmesini bekliyordum. Lavaboya gitmişti.

Birkaç kız bir süredir beni kesiyorlardı ve bu artık rahatsız etmeye başlamıştı. Nedenini biliyordum, sınıfta olanlar çabuk yayılmıştı. Üzerinden iki gün geçmişti ve gözler genel olarak üzerimdeydi. Tabi Basat yokken. O varken itici bakışlar üzerimden çekiliyordu. Korkulan bir tip olması bazen işe yarıyordu yani.

Kızlar itişe kakışa bana bakarlarken birbirleriyle polemiğe girmiş görünüyorlardı. Sonunda biri göz devirdi, yanlarından ayrıldı. Bir kişi eksildi diye sevinirken, kızın bana doğru yürüdüğünü fark ettim. Siktir.

Ayağa kalktım, kızı hiç fark etmemiş gibi yaparak çıkışa ilerlemeye başladım. "Bakar mısın?" diye seslendiğini duydum arkamdan. Yine duymamış gibi yaparak yürümeye devam ettim. Tam kantinden çıkacakken... "Hey!" Kolumu yakaladı. Hızla ona dönerken kolumu silkeleyerek elinden kurtardım.

"Ne var?" dedim en çirkef sesimle.

"Doğru mu söylüyorlar?" Kaşlarımı çattım. "Basat'la aranda bir şey mi var?" Çatık kaşlarla kıza bakıyordum. Yalan söyleyemezdim. Ama açık açık çıkıyoruz demeye de cesaretim yoktu galiba. Kızı zihin gücümle uzaklaştırmaya çalıştım ama tabiki beceremedim.

"Evet." diye kabul ettim sonunda. Kız bunu beklemiyormuş gibi irkildi, geriye bir adım attı, kaşlarını hafifçe çatarak arkadaşlarının yanına koştu. Sessizce dikildiğim yerde onları izlemeye başladım. Hepsi birden bana bakmaya başladı. Yüzlerinde şu ego kaynayan yukarıdan bakma ifadesi oluşurken burnumu kırıştırdım. Hah! Götümü yesinler! Bırakın tırnağımın ucunu, içindeki pislik olamazlar! Kıskanç şeytanlar.

"Burada daha ne kadar dikileceksin?" diye sorarak girdi içeri Basat. Omuz silktim.

"Yeni geldim, masa arıyordum." Bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. İçerisi boş masa kaynıyordu. "Gözden ırak olsun." derken sırıttım. Suratında piç bir ifade oluşurken beni o konsol arkası masaya götürdü. Hani çok çok önceden, onların evine gitmeyi kabul ettiğim gün oturduğum masa. Konuşmalarına kulak misafiri olmuştum falan...

"Yemek ne alayım?" dedi kantin tarafına bakarak. Omuz silktim.

"Kendine ne alıyorsan ondan al." Başıyla onaylayıp yemekhaneye ilerledi. Ben de sessizce onu izlemeye başladım.

Bakışlarım ağır ağır etrafına kayarken cidden merak ettim. Acaba o veya ben göremediğim anlarda bakanlar oluyor muydu?

Aynı kızları gördüm. Bir masaya yerleşmiş, Basat'ı izliyorlardı. Yine başka tarafta bir çocuk da sürekli yukarı aşağı Basat'ı süzüyordu. Sonra başka bir masada Umut'u fark ettim. O diğerleri gibi rahat değil, kaçamak bakışlar atıyordu Basat'a. Sonra başını kucağına eğip kızarıyordu.

Basat iki elinde tabakla bana doğru yürümeye başladığında bakışlar da bana döndü tabi. Basat habersiz bir şekilde tabakları masaya bıraktı. Köfte vardı. Gülümsedim. "Seninle yediğimiz ilk şey." diye dillendirdi düşüncelerimi. Başımla onayladım.

"Otursana."

"İçecek?"

"Alma, boşver." Onu bir daha oraya yollayamazdım. Gözleriyle yiyorlardı çocuğu. Sessizce yanıma oturup tabağımı önüme itti iyice.

"O göbeği görmek istiyorum artık." dedi sırıtarak. Dil çıkarttım. Ellerinden biri yanağıma kayıp yakaladı, çekerek başımı aşağı doğru eğdi. Kaşlarımı çatarak yanağımı elinden kurtardığımda sırıttı. "Kibrit gibi kızardın yine."

"Hayır yani neden ben? Sen al biraz kilo, ben de şişko seviyorum belki?"

"Benim kilom normal ama sen aşırı zayıfsın." Gözlerimi devirdim.

"Basat 50 kiloyum. Artık zayıf sayılmam. Kilom gayet yerinde." Oturduğu yerden kalkıp sandalyesini yanıma sürükleyerek öyle oturdu. Sonra tek eli karnımın üzerine yerleşti. İki sağdan, bir soldan mıncıkladı, burun kıvırıp önüne döndü.

"Çok az." Göz devirdim, sırıtarak köftelerime döndüm. O da başını masaya yaslayıp beni izlemeye başladı. Tabağına uzanıp bir köfte aldım, ağzına tıktım. Çiğnerken hâlâ gözleri üzerimdeydi.

"Sana kimse bir şey söyledi mi? Biz hakkında yani..." Kaşlarını kaldırdı, başını masadan kaldırırken ağzındakileri yuttu.

"Hayır. Biri sana bir şey mi dedi?" Tek kaşı şüpheyle havaya kalktı. Omuz silktim.

"Birkaç kız sordu o kadar." Diğer kaşı da yukarı tırmandı. İç geçirdim. "Aramızda bir şey olup olmadığını sordular."

"Ve sen de..."

"Evet dedim." Başıyla onayladı.

"Aferin kibritime..." Başımı göğsüne doğru çekip saçlarımı karıştırdığında kıkırdayarak geri kaçtım.

"Yeter oynaştığınız." diye homurdanarak elinde tabağıyla sandalyeye yerleşti Cihan. Hemen yanına da Batu oturdu. Göz devirip bakışlarımı konsola diktim.

"Bunu sen mi söylüyorsun?" diye homurdanarak karşılık verdi Basat. "Ne zaman size gelsem, birini yatağa atmış oluyorsun." Batu çenesini iki yana oynatıp bakışlarını masaya eğdi. Birini demişti. Batu'yu değil. Kaşlarım istemsizce havalandı.

"Kıskanma Basat." diye mırıldandı bu kez Cihan gülümseyerek. "Gerçi kuru bir tahtayla sevişsem, ben de kıskanırdım."

"Cihan!" diye bağırdım tiz bir sesle. Cihan kıs kıs gülerken Basat ona en sert bakışlarını yolluyordu.

"Kapa çeneni. O kısım seni ilgilendirmiyor." Cihan boğazını temizledi.

"Kusura bakma." Masaya bir sessizlik çökerken bakışlarımı Batu'ya diktim. Kısa bir an gözleri gözlerimi buldu, bakışlarını kaçırdı.

"Sen nasılsın Batu?" diye mırıldandım.

"İyi sen?" dedi neşeden yoksun olmasına rağmen neşeli gösterilmeye çalışılan bir ifadeyle.

"İyi. Durgunsun."

"Uykumu alamamışım." diye geçiştirdi. "Biraz sınıfa çıkıp uyuyacağım." Ayağa kalktı.

"Yemeğin-" Basat lafını tamamlayamadan Batu uzaklaştı. Basat ve yemek takıntısı... Cihan'a döndüm.

"Ayrıldınız mı?" Başıyla hafifçe onay verdi. "İki gün önce didişiyordunuz fotokopi odasında ama!"

"Bir aydır ayrıyız biz." Gözlerim hızla büyüdü. O ise omuz silkti. "Arkadaşlığımızın biteceği anlamına gelmiyor."

"Neden ayrıldınız ki?" diye sordum bu kez yorgun bir sesle. Halbuki gördüğüm en çocuksu ve sevimli çiftti onlar.

"Şiddetli geçimsizlik." derken az önce Cihan'ın yaptığı gibi kıs kıs güldü. Normalde böyle gülmezdi, onu taklit ediyordu. Anlaşılan o gün birbirlerini sinir etme günleri falandı.

"Bakma hıyar erkek arkadaşına." dedi Basat'a öfkeli bir bakış atarken. "Batu bu aralar çok çabuk sinirleniyor, bana saldırıp duruyor. Biz de ara verelim dedik." Alt dudağını dişledi. "Ve bir anda tamamen bitirdik, arkadaş kalmaya karar verdik."

"Ve sen de fırsattan istifade başkalarıyla birlikte olmaya başladın?" Kaşlarımı çattım. "Aptal mısın? Çocuğun suratındaki ifadeyi görmedin mi?" Omuz silkti.

"Kendi tamamen bitirmeye karar verdi. Arkadaş olarak daha iyiyiz dedi." Ağzımı açtım ama kelimeleri geri yuttum bu kez. Beni ilgilendirmezdi. Başkalarının ilişkilerine burnumu sokmamam iki taraf için de daha iyiydi sanırım. "Neyse, sizi baş başa bırakayım." diye homurdanıp tabağıyla birlikte başka masaya geçti. Bakışlarımı Basat'a diktim. O da bana bakıyordu.

"Biz öyle aptalca sebeplerden ötürü..."

"Hayır." dedi, bakışlarını kaçırdı. "Asla. Aklından bile geçirme."

Yaptınız biliyorum, tşk tşk

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin