14.Kendini Bulmak Senin Elinde

Start from the beginning
                                    

Düşünüyordu Halit kim bilir bir daha yolları nerde kesişecekti? Sahi kesişecek yolları kalmış mıydı? Bir daha görebilecek miydi Nazenin'i? Ama bunları düşünmesi saçmaydı Halit'in çünkü bu sonucu kendisi hazırlamıştı.

Halit gözlerini yerde önünde duran küçük ayaklara çevirdi, başını kaldırdığında 8 ya da 9 yaşlarında elinde papatyalarla bir kız çocuğu kendisine bakıyordu. Halit tebessüm ederek kız çocuğunun yanağından makas aldı. Küçük kız bu tebessüme kayıtsız kalmayarak elinde tuttuğu papatyalardan bir tanesini Halit'in eline bıraktı.

"Papatya falı bakmayı biliyor musun abi?"
Halit kıza tebessüm ederek başını hayır anlamında salladı.

Elindeki bir demet papatyaları Halit'in yanına koyup eline bir papatya aldı küçük kız.

"Papatyanın yapraklarını seviyor sevmiyor diyerek koparıyorsun en son yaprağında ne çıkarsa o olurmuş annem söyledi. Bir de şey , papatya falına bakabilmen için sevdiğin biri olması gerekirmiş"

Küçük kız gülümseyerek Halit'e anlattı nasıl yapılacağını kendisi de elindeki papatya yapraklarını seviyor sevmiyor diyerek kopararak falına baktı.

Küçük kız Halit'in yanına koyduğu papatyaları tekrar ellerine aldı.

"Ben gidiyorum annem çağırıyor eğer sevdiğin varsa papatyalar yalan söylemezmiş." Küçük kız Halit'e el sallayarak oradan uzaklaştı.

Halit avucunun içindeki papatyaya baktı. Papatyalar yalan söylemez demişti küçük kız. Papatya yapraklarını seviyor sevmiyor yaparak koparmaya başlarken buldu kendini. Bunu niye yaptığını bilmiyordu Halit. Sadece o küçük kızın söylediğinden etkilenmişti.

"Seviyor"
"Sevmiyor"
"Seviyor"
"Sevmiyor"

Son yaprağı kalmıştı papatyanın "seviyor" çıkmıştı. Halit istemsizce gülümsedi. Son yaprağı koparmayıp cebinden çıkardığı cüzdanının gizli bölmesine papatyayı yerleştirdi. Oturduğu yerden kalkıp yavaş adımlarla arabasına bindi Halit. Şimdi Kiraz Mahallesine geri dönme zamanıydı, Nazenin'in olmadığı Kiraz Mahallesine...

~~

Nazenin taksiden inerek bavullarını eline aldı. Büyük demir kapıyı açarak içeri girdi. Yağmur yağmıştı İstanbul'a, toprak kokuyordu. Denize doğru bakıp toprak kokusunu derince içine çekti. Bavullarını eline alarak sürümeye başladı. Buraya ne zaman gelse duygu karmaşasına giriyordu. Otobüsten indiğinde ilk önce buraya babaannesinin yanına gelmeyi istemişti, mezarlığa.

Mezarlığın içinde bavullarının sesi ve ayağının altında ezilen yaprakların sesi duyuluyordu. Buraya geldiğinde bir yanı babaannesiniyle konuşmanın huzurunu yaşarken diğer yanı korkuyordu. Korkuyordu çünkü ölüm çok yakındı bizlere. Ölümden değilde yaşamak istediklerini yaşayamadan bu dünyadan gitmekten korkuyordu Nazenin. Yine aklına Halit gelmişti. Halit'i bir daha göremeden bu dünyadan ayrılmaktan korktu Nazenin.

Babaannesinin mezarına geldiğinde bacaklarını kırıp mezar taşının olduğu yere eğildi. Parmaklarını mezar taşında isim yazılı olan yerde gezdirdi Nazenin. Parmaklarını gezdirirken sanki babaannesinin yüzünü okşuyordu o kadar nazikti, sevecendi. Dudaklarını ismin yazılı olduğu yere değdirip öptü Nazenin.

"Ben geldim babaannem, biraz geç geldim ama gelir gelmez soluğu senin yanında aldım yine"

Babaannesinin toprağındaki dikenleri eliyle koparıp attı Nazenin, güzelce temizledi toprağını. Yanındaki su şişesindeki suyla toprağını suladı. Tekrar yerine geçip eğildi. İlk önce duasını etti Nazenin, tekrar öptü babaannesini mezar taşını. Başını mezar taşına yaslayıp gözlerini kapattı Nazenin.

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now