BÖLÜM 3

11 2 0
                                    

Bu sefer adımı doğru söylemişti. Bide ismimi aklında tutturacak kadar etkileyememişmişim. Yalana bak... Sırf gıcıklık olsun diye ismimi yanlış söylediğini bilmiyorum sanki.

'Ne diyorsun Derin sen?' diye geçirdim içimden. Çocuk gelmiş karşımda, bide üstüne konuştuklarımı duymuş. Benim düşündüğüm şeylere bak.

"Saçmalama" dediğimde sadece gülümsemekle yetindi.

Aslı'nın yanına yaklaşarak "Yiyecek bir şeyler hazırlıyorsun galiba." diyen Egemen'e ters ters baktım.

Ne yani? Bu şimdi bu evde mi yaşıycaktı. Evi yokmuydu bunun. Aynı evde buna katlanabilirmiydim bilmiyordum.

"Yiyecekleri odama getirirmisin Aslı?" diyip merdivenlere yönelmişken Egemen'in sesiyle öylece kala kaldım.

"Bu evde odada yemek yenmez. Benimle birlikte yemek zorundasın." dediğinde bunun bir kabus olmasını hayal ettim.

Egemenle yemek yemek mi? Ben onun o gıcık gülüşüne, sinir sözlerine tahammül edemezken bir de onunla yemek mi yiyecektim. Yok artık.

"Asla." diyerek çıkıştım. O yine gıcık gülüşlerinden birini yollayarak "Keyfin bilir. Bu gece aç yatmak zorunda olan ben değilim." dedi.

Ukala...

Oturduğum yerde ne yapıcağımı bilmez, dudağımı büzmüş bir biçimde kurtarıcımı bekliyordum. Bununla asla tek başıma yemek yemezdim ama aç kalmaya da dayanamazdım. Ne yapıcağımı bilmezken "Ben geldim." diyen sesle gülümsedim. İşte kurtarıcım gelmişti...

"Eylül" diye gülümsediğimde Eylül mutfak kapısından içeri girdi ve yanıma geldi. Yüzündeki surat ifadesinden bana açıklama yapması gerektiğini düşünüyor gibi hissettim. Ama ben böyle bir şey beklememiştim.

"Merak etmişsindir beni. Bara gitmiştim. Aslında seninde benimle gelmeni çok isterdim ancak öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım. Ama olsun seninle daha çok vaktimiz olucak. Birlikte çok zaman geçiricez. Bugün olmazsa yarın olur." dediğinde gülümseyerek kafamı onaylar biçimde salladım.

Bana olan açıklamasının bittiğini düşünerek Egemen'e döndü ve "Geliceğini bilmiyordum kuzen. Keşke haberim olsaydı." dediğinde aralarının baya baya iyi olduğunu anlamıştım.

"Sanki haberin olsa evde oturup beni bekliycektin. Bıraksana ya." diyip gülümsediğinde Eylül'de gülümsedi ve " Demesene öyle. Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyormusun sanki?" dediğinde Egemen yerinden kalkıp Eylül'ün yanına geldi ve yanaklarını sıktı.

Eylül 19 yaşındaydı. Egemen'in yaşını bilmiyordum. Bana laf sokmayı bırakıp adam gibi tanışmış olsaydık şuan yaşından başka şeyleride biliyor olycaktım. Ama beyefendi gıcıklık yapmayı seçti.

İkiside yaşça olgun olmalarına rağmen aralarındaki bağ tıpkı 5 yaşındaki çocuk gibiydi. Birbirine gülümsemeleri, Egemen'in gidip Eylül'ün yanaklarını sıkması felan...

Ama her ne olursa olsun Egemen gıcıktı. Belkide sadece bana gıcık... Onunla tanışalı daha 24 saat bile olmamışken onun hakkında bu karara varmıştım. Tabi bizimkine tanışmak denirse...

"Siz tanıştınız mı?" diyen Eylül'ün soran gözlerine maruz kalmıştık ikimizde.

Egemen'le aynı anda cevap verme gereği duyduğumuzda benim verdiğim cevap "Hayır" olurken Egemen "Evet" demişti.

Eylül ortalığı ayağa kaldıran bir kahkaha attığında Aslı'ya bakarak bu kahkahasının yerini iğneleyici bakışlar almıştı. "Aslı sen gidebilirsin." dediğinde aynı anda Eylül ve Aslı'nın suratı değişmiş; Egemen' se yine o gıcık gülümsemelerinden bir tanesini takmıştı yüzüne.

İmkansızWhere stories live. Discover now