BÖLÜM 1

22 2 0
                                    

Bugün benim için adeta yeni bir başlangıç olucaktı. Son bir yıl içerisinde hayatım akıl almaz derecede değişmişti.

'Bu değişen olaylardan mutlu musun Derin?' diye soracak olursanız hiç tereddütsüz 'Hayır' cevabını veririm.

Yaşadıklarım 18 yaşında benim için çok fazlaydı. Acının en dibini tatmıştım resmen. Ailemi kaybetmiştim...

Aşk, para, varlık, servet, şan, şöhret... Hiçbiri insanın sevdiklerinden daha değerli değil...

Ailemi bir yıl önce bir trafik kazasında kaybettim. Benim için tam anlamıyla bir yıkım olmuştu. Babasının ve annesinin küçük prensesiydim ben hep. Beni hep  bu şekilde severlerdi. Şimdiyse o prensesten eser yok.

Annem ve babam avukattı. Birlikte aynı ofiste çalışıyorlardı. O gece bana geç geliceklerini; iş çıkışında yemeğe gidiceklerini söylemişlerdi. Annem ve babamın mutlu bir evliliği vardı ve ben her ne kadar evde tek başıma karanlıkta kalmak istemesem de baş başa kalmalarına razı olmuştum.

O gece evde film izliyordum. Saat baya geç olduğunda merak edip annemi aramıştım

"Alo annecim nerdesiniz? "

"Geliyoruz tatlım. Yarım saate evde oluruz."

"Peki tamam"

diyerek kapattım telefonu. Aradan yarım saat geçti...

Sonrada bir saat...

Ben evde merak içerisinde deliriyordum. Annemi tekrar arayıp rahatsız etmek istememiştim ama artık meraktan ölecek hale geldiğimde elime telefonu alıp tekrar arıyacağım zaman telefon çaldı. Arayan annemdi.

'Neredesiniz?' diye, annemin sesini duyma umuduyla açtığım telefonda, tek duyduğum ses

'Anneniz bir trafik kazası geçirdi. Arabayı kullanan sürücüde aynı şekilde. Olay yerinde vefat etmişler!'

Duyduklarım karşısında elim ayağıma dolaşmıştı. Telefon avucumun içinden kayıp yere düşmüştü. Annesi olmadan parka gidip, yere düşüp yaralanan çocuklar gibi hissediyordum kendimi... Düşmüştüm... Yaralanmıştım... En kötüsüde tek başımaydım ve beni yerden kaldırabilecek tek bir kimse bile yoktu...

Tam bir yıl olmuştu... Anem ve babamın ölümünün üzerinden tam bir yıl geçmişti. Ben bu bir yıl içerisinde burs kazanarak okuduğum okulun yanı sıra bir kafede garsonluk yapmıştım. Aynı zamanda ise her hafta anne ve babamın mezarına gitmiştim.

Elimde papatyalar... Annemin en sevdiği, babamınsa anneme sürekli aldığı çiçek... Bende anneme bugün papatya götürmek istemiştim.

Annem ve babamın mezarları yan yanaydı. İlk olarak annemin mezarının üzerine papatyaları koydum. Daha önceden  getirdiğim çiçekler solmuş olsa bile ben hiç sıkılmadan her geldiğimde getirmeye devam ediyordum.

Papatyaları bıraktıktan sonra mezarın kenarına oturdum. İlk zamanlar olsa şuan ağlamaktan gözlerim şişmiş olurdu ama artık alışmıştım. Annemin ve babamın yokluğuna, tek başıma yaşamaya...

Bunları düşünürken gelen hıçkırık sesleriyle ne yapacağımı bilemedim. Sesin geldiği yöne doğru ilerlediğimde kim olduğunu bilmediğim bir mezarın başında oturup hıçkıra hıçkıra ağlayan bir kız gördüm. Başta anne veya babası sanmıştım. Ancak yaşına ve ismine baktığımda anne ve babasının olmadığını anlamıştım.

İmkansızTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon