Artus Birleşik Krallığı'nın Sonu

39 5 0
                                    

Artus'un bilinen tarihi, "Mutlak Hükümdar" Elf Kralı Armahadal'ın kraliyet yıllıkları ile başlar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Artus'un bilinen tarihi, "Mutlak Hükümdar" Elf Kralı Armahadal'ın kraliyet yıllıkları ile başlar. Yazılanlara göre insan ve cüce kralları Armahadal'ın gizemli güçlerine karşı koyamayacaklarını anlayarak teslim olmuşlardır. Artus'un bilinen ırklarından sadece ogreler teslim olmayı reddederek Armahadal'la savaşmıştır. Bu diyar tarihinin yazdığı ilk savaş olan Madanan Savaşı'nda; Armahadal ordularına geride durmalarını söyleyerek tek başına Artus'un en vahşi ırkını yok olmanın eşiğine getirmiştir. Yaşanan bu katliamın ardından krallığında Mutlak Hükümdar olarak anılmaya başlanmış ve Artus Birleşik Krallığı'nı kurmuştur. Böylece Artus'ta bir elf temsilci ile insan ve cüce krallarının Mutlak Hükümdar Armahadal'a danışmanlık yaptığı barış dönemi başlamıştır.

Ancak barış dolu bu zamanlar fazla uzun sürmemiştir. Ogre tehdidi yok edildikten yaklaşık yüz elli yıl kadar sonra cüceler arasında Kral'ın eskisi kadar güçlü olmadığı, belki de ogreleri yok olmanın eşiğine getiren muğlak gücü tekrar kullanamayacağı dedikoduları yayılmaya başlamıştı. Çoğunluğun söylentilerde gerçeklik payı olduğuna inanmaya başlaması üzerine elflerle başından beri geçinemeyen cüceler örgütlenerek bir isyan başlattılar. İsyanın sonucunda cüceler önce Artus'un güneyindeki madenlerin yönetimini ele geçirmiş; ardından bağımsızlıklarını ilan ederek Cüce Krallığı'nı yeniden kurmuşlardı.

Krallığında yaşananlar Armahadal'ı çok öfkelendirmişti. Cüce Krallığı'nı Artus'a tekrar bağlamak dışında hiç bir şeyi düşünmeden neredeyse tüm gücünü ve kaynaklarını harcamıştı; ancak madenlerini savunmayı iyi bilen cücelerle olan savaşlarında dişe dokunur bir başarı gösterememişti. Armahadal'ın bu başarısızlıkları bazı elflerin bile ona olan güvenini sarsmıştı. Belki de artık eskisi kadar güçlü değildi.

Krallıkta böylesi karışıklıkların baş gösterdiği bir süreçte batıdaki Bolk bataklıklarında yeni ogre kabilelerinin toplandığı haberleri Armahadal tarafından göz ardı edilmişti. Haberleri takiben ogre yağmalarının başlaması ve insan çiftliklerine gereken desteğin gelmemesi üzerine insanlarda cücelerin isyanına katılmıştı. Can ve mallarını koruyacak bir kral isteyen insanlar, isyan sonucunda Artus'un kuzeyinde ki İnsan Krallığı'nı yeniden kurmuşlardı. İnsanların da ayrılmasıyla birlikte yaklaşık yüz elli yıl kadar süren barış dolu Artus Birleşik Krallığı dönemi resmen sona ermişti.

"Son Umudun Seferi" olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini alan, Armahadal'ın gücünü kanıtlamak ve krallıkları tekrar birleştirme umudunu canlı tutmak adına Bolk bataklıklarında ki ogreler üzerine düzenlediği sefer; Armahadal'ın tüm kuvvetleri mağlup olmasıyla sonuçlanmış. Ağır yaralı olarak ormanda saklı şehir Sunadillo'ya getirilen Kral Armahadal burada ölmüştür. Yüz elli yıl süren huzur ve barış dolu dönem yaklaşık bin yıl olan elf ömründe kısa bir zaman dilimi olarak sayılır. İlginçtir ki barış dönemiyle başlayan Artus kraliyet tarihi; Armahadal'ın düşüşünün ardından asırlar boyunca süregelen kanlı egemenlik savaşlarına sahne olmuştur.

Kral Armahadal'ın ölümünden sonra geçen yıllar boyunca ogreler giderek güçlenmiş. Diğer krallıklara vahşet dolu akınlar düzenlemeye, hareket eden her şeyi öldürüp yağmalamaya başlamışlardı. Ne elfler ne insanlar ne de cüceler ogrelere karşı elle tutulur bir başarı kazanamamış, kalelerinde kısılıp kalmışlardı. Kazandıkları vahşi zaferlerle birlikte düzensiz ogre kabilelerinin en güçlü akıncı Goliba önderliğinde bir krallığa dönüşme süreci başlamıştı. Zaman içerisinde ogrelerin gücü ve diğer ırkların can kayıpları artmıştı.

Yakın geçmişte halkının çoğu ovalarda tarım yaparak geçinen insan krallığı ogre saldırılarında en fazla kayıp veren taraftı. Buna son vermek isteyen Kralları Zenari'nin önderliğinde ogrelere karşı topyekün bir saldırı başlatmışlardı. Büyük Savaş sırasında işler pek de insan kralın umduğu gibi gitmemişti. Güçlü ogre atakları kesilememiş, saldırı ile başlayan savaş tam bir hezimete dönüşmüş, ardından insanlar adına çaresiz bir kaçış süreci başlamıştı. Savaş sonunda Kral Şehri Narun kaybedilmiş, Kral Zenari ve Kraliçe Enna ogreler tarafından acımasızca katledilmişti. Kadim insan krallarının soyu, varisi bulunmayan Kral Zenari'nin ölümüyle birlikte sona ermişti.

Artus'taki diğer krallıkların durumu da pek iç açıcı değildi. Cüceler ogrelerden koruyamadıkları için güneyin yer üstü kaynaklarını terk edip yer altı tünellerine çekilmişlerdi. Açıkça giriş tünellerine saldıracak kadar aptal olan ogreleri öldürmek dışında onlara karşı savaşmayı göze alamıyorlardı. Yer altı kaynakları sınırlıydı. Bu da cüceleri besin sıkıntısına sokuyordu. Elfler Armahadal'ın ölümünden sonra Sunadillo'ya çekilmişlerdi. Yönetim istikrarsızdı. Kral soyundan gelen Felon ve Menelon kardeşler arasında sürekli iç çekişmeler yaşanıyordu.

Geçen zaman içerisinde savaş, açlık ve hastalıklar nedeniyle krallıkların nüfusları ciddi biçimde azalmıştı. Ogrelerin sayısı ise kazandıkları zaferlerle birlikte sürekli artıyordu. Artus'un verimli topraklarını ogrelerden geri almaya çalışmak büyük bir askeri güç olmadıkça hayalden öte bir çabaydı. Şu anki durumda üç krallığın askeri gücünün bile ogrelere karşı başarılı olma şansı düşüktü. Krallar istemeyerek de olsa bu gerçeği kabullenmişlerdi. Kalelerinin surları ardında sonlarının geleceği günü nasıl erteleyeceklerine kafa yoruyorlardı.

Açlık en büyük sorundu. Verimli arazilerin neredeyse hepsi ogrelerin kontrolündeydi. Ve ogreler kalabalık birlikler halinde buralarda sürekli devriye geziyorlardı. Ancak Artus'un merkezinde bulunan, sık ağaçlardan oluşan Mendre ormanını kontrol etmek bu dev ogreler için bile zordu. Ogrelerin bu güvenlik zaafı ırklar tarafından açlık ve sefalete çare olarak görülüyordu. Irklar küçük güruhlar halinde Mendre ormanına avlanmaya ve yiyecek toplamaya gidiyorlardı. Fakat yabani bölgelerde tek düşman ogreler ya da vahşi hayvanlar değildi. Yabani bölgede kanunlar ve krallıklar yoktu, farklı ırktan bu küçük güruhlar karşı karşıya geldiklerinde tek çare yiyecek ve ganimetler için savaşmak oluyordu. Mendre'ye gidenlerin pek azı ölümcül yaralar almadan ganimetiyle birlikte geri dönebilecek kadar güçlü ya da şanslıydı.

Ormanda ölüm kol geziyordu. İyi bir av ya da ganimet krallığa götürülecek umut kırıntıları demekti. Artus'ta uzunca bir zamandır büyük umutlara yer yoktu.

Griffonun GözyaşıWhere stories live. Discover now