living in limbo

1.3K 117 36
                                    

merhabeyn bunu okuyan kişilik. şu an bir şarkı dinliyorum içinde şöyle bi' cümle geçiyor. "hatır için yaşamaktan fazlasını yapmalısın. yoksa gece yağınca kapkaranlık olacaksın." çok etkileyici bir cümle değil mi? yoo değil diyebilirsiniz. ama beni etkiledi. şu an hayatta napacağımı bilmediğim için yazıyorum. yıllar sonra yazdıklarımı okumak bana garip hissettirse de o an yaşadığım duygu durumunu nasıl anlatmaya çalıştığımı görebiliyorum. genelde şu anki gibi saçma ve devrik cümleler kurarak anlatıyorum kendimi. bi' nevi kendimle konuştuğum şeyleri yazıyormuşum ve siz onları gizli gizli okuyormuşsunuz gibi hissediyorum ama sorun değil. bu aralar çok düşünüyorum. düşündükçe işin içinden çıkamıyorum. ve ya o düşünce topluluğunu her zaman yaptığım gibi bi' şakayla bağlayamıyorum.

eskiden düşündükçe gülerdim. komik gelirdi bana. iç dünyamda kendimi eğlendirirdim. şimdi düşündükçe kocaman bi'karanlık.

"gecenin en karanlık olduğu andan sonra güneş doğmaya başlar."

bu da ne kadar da etkileyici bir söz değil mi? ama, doğru mu bu? gerçekten en karanlık döneminde olduğunu nasıl anlayabilirsin? daha da kötüleşmeyeceğini nerden bilebilirsin? dibe vurmuş bir insan, tekrar yukarı çıkabilir mi? kaybedecek hiçbir şeyi yok, bu nedenle istediği her şeyi yapar diyenler var, ama ben katılmıyorum. bir adam düşünün, elinde bidonu, doldurmak için kuyuya gidiyor. şişesini kuyuda sallandırıyor, yavaş yavaş aşağıya indiriyor. su doluyor ve o da bidonunu yukarı çekmeye başlıyor. ama bidonu o kadar ağır ki. tüm gücünü topluyor ve çekiyor, çekiyor.. sonunda dayanamıyor ve kuyuya düşüyor. o küçücük boşlukta, vücudundaki yaralarla, nasıl yukarıya tırmanır, nasıl kurtulabilir oradan? her hareketinde sızlayan, inim inim inleyen vücudunu nasıl yukarıya kadar taşır? belki de daha küçük bir şişeyi doldurmayı denemeliydi, ama yapmadı, onun amacı o bidonu doldurmaktı.
dibe vurmuş insanlar hakkında pek bişey bilmiyorum tek bildiğim onlar düşündüğümüzden daha yaralı. sahip olmayı hakları olarak gördükleri şeyleri kaybetmişler ya da istedikleri şeylerde sürekli başarısız olmuşlar. ya da sadece sevilmek istemişler, ama olmamış, belki onlar yanlış yerdeymiş ya da zamanlama yanlışmış. aslında nasıl bu hale geldiklerinin hiç önemi yok, önemli olan bu halde olmaları, kırgın, üzgün, bitik olmaları. hiç bir şeye güvenmeye ihtiyaçları yok, ellerinde olan şeyleri kaybetmişler, hiç bir şey için çabalamaları gerekmiyor, nasılsa denemişler ve olmamış..

bu kadar kayıtsız olmaları da bu yüzden. belki kaybettiklerinin yüzlerine vurulduğu an üzülürler, tekrar ant içerler, bir dahaki sefer başaracağım, derler. ancak bunun etkisi pek uzun değildir. tekrar kaybedeceğini anladığı an tekrar umursamaz, kaygısız haline döner ve kaybedeceği anı beklemeye başlar. bu değişmez bir rutin halini alır. değiştirilmek istenen, ancak başarılamayan. kim hiçbir şey başaramamaktan hoşlanır, başarmaktan başka şansı yokken? dünya düzeni çok iğrenç, eğer onun istediği şekilde yaşamazsan sürünerek ölüyorsun. bu şartlar altında nasıl mutlu olabilirler? olamıyorlar da.
bu ironinin altında, onlar durmadan tökezliyorlar, durmadan, artık yerlerini ezberledikleri birkaç taşa sürekli takılıyorlar. kabus gibi bir şey bu, uyanmak istedikleri, ancak başaramadıkları.

yazıyı yine nasıl başladım nasıl bitirdim. asla düşündüğüm gibi olmadı.  gördüğünüz gibi düşündüğüm ve ya istediğim gibi olmuyor. belki ilerleyen zamanlarda olur, büyük ihtimal olmayacak.

böğrüme oturan bi' öküz vardı. yazarsam belki kalkar diye düşündüm ama inanır mısınız... o da kalkmadı. hem ne demişler; "oturmaya mı geldik."

monteyn sustu.

#np - deniz tekin - gelir miyim
#np - can ozan - şehir
#np - emir can iğrek - beyaz

İyi Denemeydi Dostum.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin