Bölüm 4

364 20 0
                                    

Arkadaşlar, dediğim gibi yeni bölümleri zamanım oldukça yazacaktım. Ancak sınavlardan vakit yoktu ve uzun zamandır yeni bölüm gelemiyordu. Cuma günü bütün sınavlarım bitti ve yeni bölümler geç gelmeyecek.

Sizleri çook seviyorum ;)

İyi Okumalar

---------------

Çok heyecanlıydım. Kalbim, göğüs kafesimden dışarı çıkacakmış gibi atıyordu. Çünkü Berk ile aramızdaki mesafe 3 santim kadardı ve burunlarımız değiyordu. Bana çok tuhaf bakıyordu, resmen gözleri parlıyordu. Benim de yanaklarım pespembe -arkadaşlar, yazarınız yani ben :)  utanınca yanaklarım pembe, yalan söyleyince kıpkırmızı oluyor -  ona bakıyordum. Bana baktı ve '' Benden utanma'' dedi. ''Neden?'' diye sordum ve bana ''Ben.....ben senii.....ben seni seviyorum.'' dedi. Şaşırmıştım açıkçası. Hislerim tek taraflı değildi. Kalbim yerinden çıkacakken ''Ben de seni seviyorum.'' dedim. Bir saniye, ben bunu dışımdan mı düşündüm. Aman, öğrensin ne olacaksa olsun. Sonuçta seviyorum. Bu arada ben ilk öpücüğümü Berk'e vermiştim. Sevdiğim, aşık olduğum adama. Bu kadar zamanda, hatta birkaç gün de ben nasıl çabucak aşık oldum? Ben Berk'e bunu dememle beni tekrar öpmeye başladı. Ama çok narindi. Beni incitmek, kırmak istemiyormuş gibiydi. Sanki, hep benim ol, hiç bırakma der gibiydi. Benden ayrıldığında ''Şimdi biz sevgili mi olduk yani?'' dedi. Kafamı evet anlamında salladığımda beni, kucağına aldı ve döndürmeye başladı. Ben de kollarımı, onun boynuna doladım. Hiç bırakmayacakmış gibi. Ama aklıma sonradan bir şey takıldı. Biz düşman okullarıyız. Onu geçtim, karşı okuldakiler bizden, biz de onlardan nefret ediyorduk. Suratımı astığımı anlayan Berk, ne olduğunu sorduğunda ''Küçük bir detayı atladık. Bizim okullarımız rakip. Sınıfımdakiler hatta okulumdakiler sizden nefret ediyor. Ve biz sevgiliyiz. Bunu saklamamız gerekiyor.'' dedim. Berk'te bunu anlamış olacak ki ''İşte bu ufak detay, büyüyüp bizi ayırabilir. Bu nedenle kampta, birbirimizden nefret ediyor gibi davranmalıyız. Zamanı gelince okullarımıza bunu açıklayacağız. Ama bu süre içerisinde, sadece telefonda ve bizim kampın dışında konuşacağız.'' dedi. Ben ise bütün cümleden sadece bu iki kelimeye takılmıştım: ''Sizin kamp mı?'' Kafasını evet anlamında salladığında azımdan istemsizce 'oha' kelimesi kaçtı. Şimdi, benim sevgilimin bir yaz kampı mı var? Yaşasın!!! 

Sevgilini benimle paylaşır mısın canım arkadaşım?

Bak sen şu yalakacıyaa..

Ben mi yalakacıyım terbiyesiz!

İçses defol.

İç sesimle bu kavgaya son verip, Berk'ten telefon numarasını aldım. O da benimkini aldı. Numarasını  askemmm diye kaydettim. Berk'te benim adımı küçüğüm  olarak kaydetmişti. Berkle oturup mağaranın içinden denizi izlemeye başladık. Uykum gelmeye başladı ve dayanamayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Sabah saat 7.00

Uyandığımda, yanımda bir adet Berk beklemiyordum açıkçası. Uyuyordu ve çok tatlıydı. Dayanamayıp dudağına öpücük kondurdum. Gülümseyerek açtı gözlerini. Bende etrafa bakmaya başladığımda, hala mağarada olduğumuzu anladım ve mağaradan, denizi izlemeye başladım. Manzara harikaydı. Güneş henüz doğmamıştı.Yavaş yavaş doğuyordu yani.

Arkamdan Berk kollarıyla belimi sardı ve saçlarıma küçük buseler bırakmaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkamdan Berk kollarıyla belimi sardı ve saçlarıma küçük buseler bırakmaya başladı. Ben de kafamı onun boynuna gömdüm ve tam huzur budur diyecekken telefonum çalmaya başladı.Of ya nedir bu telefondan çektiğim? Ekrana bakmadan açtım ve bana bağıran bir Aras beklemiyordum. Yüzümü buruşturdum ve telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.'Ne diye bu kadar bağrıyor ki' diyecekken gece mağarada kaldığım aklıma geldi ve telefonu kulağıma geri götürdüm. Ve başlasın bahanetorm. Evet bahanetorm yani bahane üretme cihazı. Ben uydurdum ama akıllı bir fikir :)

-Şeyy.... Arascım bak kızma. Vallahi gece .... şey gece arkadaşımın kulubesinde kaldım. Başka bir şey yok.

-Elçin bak sinirleniyorum. HANGİ ARKADAŞINDAYDIN BÖYLE ÇABUK SÖYLE!!!

-Aras bağırma ya ne bağırıyorsun kulağımın dibinde. Kız arkadaşımla beraber yani şey... Burcu'da kaldım ama tanımazsın sen.

-Elçin çabuk buraya geliyorsun. Beni dellendirme kötü olur. Bir Karadenizliyle asla uğraşma. Benim laz damarıma basma.

-Aras gelmememi istemiyorsan bire bas.Daha sonra gelirsin diyorsan ikiye, şimdi gel diyorsan kırmızıya bas.

dıt dıt dıtt

Adamı böyle kandırırlar işte. Berk gözlerimin içine baktı ve ''Demek benim sevgilim oyun istiyormuş'' diyerekten üzerime deniz sularını atmaya başladı ayağıyla. Öküz ya. İnsan bir centilmenlik yapar ama bunda öyle değil.''Öküz'' dediğimde bana baktı ve ''Sen sevgilinle böyle konuşmaya utanmıyor musun sevgilim'' dedi sevgilim kelimesine basa basa. Ben de ona ''Hadi aşkım, Aras beni bekliyor. Beni gebertmeden önce gidelim de daha fazla sinirlenmesin.'' dediğimde ilk başta sırıttı ve ''Hadi kelimesinden sonra ne dedin sevgilim?'' diye sorunca ''Aras beni bekliyor demiştim'' dedim. O da kafasını hayır anlamında salladı ve ''Bu cümleden önce ne demiştin?'' diye söyledi ve beynime bir şey dank etti. Ben ona aşkım mı demiştim. Yanaklarım pespembe olmaya başlamıştı ama bir yandan da kırmızı. Hem yalan söylemiş gibiydim hem de utanmıştım. Utana sıkıla, oflaya puflaya ''Aşkım demiştim, sevgilim.'' dedim. Benim utandığımı anlayan Berk, konuyu değiştirdi ve ''Amann neyse ne aşkım. Aras seni bekliyor, git de daha fazla kızmasın.'' dediğinde '' Sen gelmiyor musun?'' dedim. ''Birazdan yani yarım saat felan sonra burdan kalkarım. Dışarıda düşman, yanımda sevgilim oluyorsun. Bu arada o kısacık şortlarını ya da yarısı köpek tarafından parçalanmış şeyleri giyinmiyorsun. Yoksa bozuşuruz. Sadece benim yanımda giyebilirsin'' dedi. Anlamsız bir şekilde kahkaha attım. Berk tekrar gözlerime baktı ve ''Sadece benim yanımda böyle gül'' deyip beni gönderdi. Hızlı adımlarla kulübeme gittim ve beni öldürücü ışınlar yollayan Aras'la bir süre bakıştım ve tuvalet ile aramızdaki mesafeyi ölçmeye başladım. Aslında koşarsam, bana yetişemez. Hemen koştum ve telefonumla birlikte banyoya girip kapıyı kapattım. Hepsini kısa bir sürede yaptığım için, Aras ne olduğunu anlamamıştı. Ama şimdi ; 3  ,   2   ,    1    ve kapı yumruklanıyor. Tuvaletin kapağını kapatıp üzerine oturdum ve telefonuma bir şeyler yükleyip oynadım ve sildim, yükledim oynadım ve sildim, yükledim oynadım ve sildim... Bu arada söylemeyi unuttum, bizim kampta yani her evde bir internet bağlantısı var. Yoksa ben hayatta internet paketimi boşa harcamam. Kapı artık yumruklanmıyordu. Ben de kapıyı açtım ve kapı eşiğinden kafamı çıkartık sağa, sola baktım ve Aras'ı göremedi- derken yerde uyuya kalan arası görmemle sessizce gülmeye başladım. Şarjı oynadığım halde bir türlü bitmek bilmeyen telefonumu aldım ve Aras'a ifşa olarak kullanacağım bir çok fotoğraf çektim. Bu ifşalardan bende çok var ama kimse bunu bilmiyor. Bu ifşa fotoğraflarında sadece arkadaşlarımın değil bütün okuldakilerin. Evet yanlış duynadınız. Bütün okulun ifşası var ve tanımadığım insanların bile ifşasını çekiyorum. Garibim. Anormal bir garip. Aras'ın üzerine örtü örttüm ve anahtarımı da alıp evden çıktım. Aslı'nın yanına gidecektim. Kesin yemekhanededir. Ben bunları düşünürken yemekhaneye gelmiştim bile. Adımımı attığım gibi      yemekhaneye girmemle çıkmam bir oldu. Oha yani ya. O nedir öyle.

___________________

Evet arkadaşlar. Sizce Elçin yemekhane girdikten sonra niye bu kadar tepki verip yemekhaneden çıkıyor?

Tahmin ve görüşlerinizi lütfen yorumlara yazın arkadaşlar.

Düşman Okullar Yaz Kampında -Artık Yazılmıyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin