►ÇARESİZLİK◄

406 30 24
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar. :)

Çaresizlik, hiç görmeyecek birine onu görebilmesi için yalvarmaktı, hiç duymayacak birine sesini duyurmaya çalışmaktı, hiç sevmeyecek birine beni sev diye yakarmaktı... Bende çaresizdim, yüreğimden geçenleri kimseye duyuramayacak kadar, kirli geçmişimi kimsenin önüne seremeyecek kadar çaresizdim. Ve bu çaresizlik elimi kolumu bağlıyordu.

Başı omuzlarımdayken aramızda yemin gibi asılı duran birbirimize vadettiğimiz yalanlar sözleşmesi vardı. Ne o beni gerçekten seviyordu, ne de ben sevmeye çalışacaktım. İnsan nefret ettiği birini sevebilir miydi? O yoğun ve katı duygu şekil değiştirebilir miydi? Sevemezdim... Değiştiremezdi... Sevmeyecektim... Değiştirmeyecekti...

" Ne düşünüyorsun? "

Aklım yeni yeni kendine geliyordu. Ona söylediğim son yalandan sonra ikimizde susmuştuk. İyiki de susmuştuk yoksa o kafayla her şeyi itiraf edebilirdim. Çünkü yaşamımı sarmaşık gibi saran yalanlar beni boğmaya başlamıştı.

" Rüyada olup olmadığımı çözmeye çalışıyordum. Şuan kafamın omuzlarında olması, senin kokunu soluyor olmam bana o kadar ütopik geliyor ki... "

Sesi ve sözleri o kadar samimi geldi ki bir an neredeyse ona gerçekten inanacaktım. Ve şuan fark ettimde o kadar iyi yalancıydı ki onun yanında o bir anlar çoğalıyordu.

" Belki de olup biten herşey bir rüyadır ve bende senin kafanda yarattığın bir kahramanımdır. "

Sözlerimi bitirip kafamı ona çevirdiğim de ellerime baktığını gördüm. Gözleri parmaklarım da takılıyken dudaklarından titrek bir nefes çıktı dışarı. O an içinden ne geçtiğini anladım ve yalan da olsa yanın da kendimi değerli hissettiğim için sadece bu gecelik tek bir kereliğine parmaklarımla dizinin üzerinde duran parmaklarını kavradım. Parmaklarımdan kalbime sıcak bir sıvı akarken Ezel'e ettiğim ihanet geçtiği yerleri kavurmuştu.

" Hatta belki de şuan elini tutmam bile gördüğün o rüyanın devamıdır. Belki de aslında ben yokumdur ve hiç olmamışımdır. "

Kafasını hızla omzumdan kaldırdı ve gözlerimin içine bakarak konuştu.

" Eğer şuan bir rüyaysa hiç bitmesin, hiç uyanmayayım. Ve sen varsın, "

Parmaklarıyla sıkıca kavradığı elimi kalbine götürdü.

" Buradasın. Her şey rüya olsa bile sen orada o kadar gerçeksin ki, sen olmazsan orası bir daha atmayacak. Bunu şuan senin yanında kuş gibi çırpınan o da biliyor bende biliyorum. Sen benim için bir ihtiyaç gibisin, hiç bitmeyecek bir ihtiyaç..."

O bu kadar kelime sıralarken benim aklımdan geçen tek şey bu kadar güzel konuşmayı nereden öğrendiğiydi. Ezel haklıydı, çok güzel konuşuyordu ve sırf konuşmasıyla bile binlerce kız tavlayabilirdi.

" Gerçekten bu gece gördüklerini yok mu sayacaksın? Yada sana sorduğum o soruyu es mi geçeceksin? "

Bu gece olanlar aklıma düştüğünde içimi bir huzursuzluk ve pişmanlık kapladı. Huzursuzluğumu, mutsuzluğumu onada bulaştırmak istedim. Ben eğer bu gece onun yüzünden kendimden taviz verdiysem o da mutsuz olacaktı. Şuan şu saniye bir şeye karar verdim, artık sadece Ezel'in intikamını değil kendimden verdiğim tavizlerin de intikamını alacaktım ondan.

Kelimelerim onda yakıcı bir etki bırakmıştı. Yukarı kıvrılan dudakları dümdüz olmuş, çenesi kasılmış ve beklentiyle bakan gözlerinde şimşekler çakmıştı. Bana dönük olan kafasını gökyüzüne kaldırdı ve gözlerini yumdu, yumar yummaz göz kapakları yeniden aralandı. Sonra bana bakmadan konuşmaya başladı.

İMKAN'SIZIMWhere stories live. Discover now