Sevdiğini bulmak için bazen kaybolmak gerekirmiş

196K 10.5K 4.6K
                                    


Canlarım yavru kartallarım:)

Bu sefer hiç konuşmadan bölüme geçiyorum, çünkü zaten geç kaldım. Çoook uzun bir bölüm yazdım, umarım geçen haftaki yazar kabızlığımı affedersiniz.

Sizleri çok ama çok seviyorum:)

Bi de bu bölüm çok ama çok yorum istiyorum, kırmayın beni tamam mı?

Ayşe


SEVDİĞİNİ BULMAK İÇİN BAZEN KAYBOLMAK GEREKİRMİŞ...

Kampa atılan ilk Katyuşa roketinin havayı delen ince ıslığını duyduğunda, Hale Dilem'in söylediklerini hatırlayarak kendini yere attı, elleriyle kafasını korudu ve çocukken Süheyla Abla'nın ona öğrettiği duaları okumaya başladı.

Allahım sen bizi koru. Allahım Dilem'i koru Halid'i koru Esma Abla'yı koru. Allahım herkesi koru. Euzübillahimineşşeytanirracim bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi rabbil alemin errahmanirrahim.... gerisi neydi ya yine unuttum, Allahım ben bu duaları hep unutuyom Allahım ama nolur sen yine de koru Allahım!!!...

2-3 saniye sonra, kampın güvenlik ve saha görevlilerinin kullandığı ve içinde güvenlik için gerekli silahlarla mühimmatın bulunduğu çadır patladı.

O sırada çadırda oturmuş Juventus-Trabzonspor maçını izleyerek yemek yiyen dördü İtalyan, ikisi Fransız, biri İsviçreli  altı gönüllü güvenlik görevlisi ve mesaileri bitince maçı izlemek üzere oraya gelen beşi italyan, ikisi fransız  yedi sınır tanımayan doktor havaya uçtu.

Daha Hale kafasını kaldıramadan, ikinci Katyuşa kampın lojistik ve iletişim çadırına isabet etti. Çadır patladı, çadırın içindeki dört İsviçreli lojistik gönüllüsü parçalara ayrıldı ve kampın dışarıyla bütün bağlantısı kesildi.

Hale yapıştığı yerde nefesini tutmuş halde, parmaklarının arasından her tarafın toz duman olduğunu, sayısız küçük parçanın etrafa dağıldığını, bir sürü kol ve bacağın havaya uçtuğunu gördü.

Allahım lütfen o bacaklardan hiçbiri Dilem'in olmasın. Halid'in de olmasın, Esma Abla'nın da olmasın... Allahım sen onları koru...

Daha bir sürü patlama bekleyerek ve gördüğü kopuk organlardan dolayı bayılmamaya çalışarak kafasını tozlu zemine gömerken, aklına niyeyse bir film sahnesi geldi. Lois Lane öldüğü zaman Superman'in  dünyayı fırıldak gibi tersine döndürüp zamanı geri çevirdiği ve sevgilisini ölmeden kurtardığı sahne .

Acaba şimdi kendisi ölse, Serdar da Superman'in gücüne sahip olup zamanı geri çevirmeyi ister miydi?

Kesin isterdi. Aslına bakarsan Hale de şu an, zamanı geri çevirmeyi ve bundan altıbuçuk ay önce Serdar'la geçirdikleri gecenin sabahında Serdar'ın evinden hiç çıkmamış olmayı diliyordu.

Eğer orda oturup kuzu kuzu Serdar'ın görevden dönmesini beklese, şimdiye belki ilk çocuğuna hamile olacaktı.

Keşke Suriye'ye gelmeseydim ya, keşke...

Eğer Serdar onu Emre'ye vermeye kalkmasaydı... Meğer işin içinde iş varmış, Hale bilseydi. Keşke Serdar onu baştan Hale'ye söyleseydi...

Ama ne demişti geçen gün Esma Abla? "Eğer ile meğer evlenmişler, keşke diye çocukları olmuş."

Şimdi eğer'in, meğer'in, keşke'nin sırası değildi.

ÇATLASIN DÜŞMANLAR (Savaşma seviş Serisi 2)Where stories live. Discover now