"Benim yüzümden intihar etmiş olsaydın... Hatta herhangi bir konuda ya da bir kaza sonucu seni kaybetseydim... Daha sana dokunamadan seni yitirseydim..." Başımın üzerindeki boynunu, adem elmasının kıpırdanışını hissettim. Ürpertti bu beni. Burnunu saçlarıma karıştırıp derin bir nefes aldığında elini sıkıca tuttum.

"Boşver. Birbirimize aitiz şimdi. Korkmak yerine anın tadını çıkartmalıyız." Bu psikiyatrımdan çaldığım bir şeydi galiba. Sürekli korku halinde olduğum, ilaçlarla savaş verdiğim zamanlar endişe etmek yerine yaşadıklarımın, gençliğimin tadını çıkartmamı söylerdi. Ve gençliğin tadını ben o zamanlar hiç bilmiyordum. Bana yaşamın güzelliklerini Basat getirmişti galiba.

"Hastanede yattığın zaman beni çok korkuttun." diye mırıldandı. Güldüm.

"Sen de öyle. Vurulduğun zaman."

"Ah, bir de o vardı." Yine başımı kaldırıp ona baktım. Bir insan vurulduğunu nasıl unutabilirdi ki?

Telefonumdan mesaj sesi yükselince ikimizin de bakışları ayak ucumuza kaydı. Aceleyle emekleyerek telefonuma uzandım, Basat'ın baldırlarına oturup mesajı açtım. Batu bir video yollamıştı ve şimdi yükleniyordu. Kaşlarımı kaldırdım.

"Kim?" dedi Basat arkadan.

"Batu." Bana doğru uzandığını hissettiğim sırada video inmişti. Elim oynat tuşuna gitti, ekranda Basat belirdi.

Üzerinde siyah tişört, altında gri eşofmanıyla tanımadığım bir odada yatağa oturmuş, bacaklarıyla bağdaş kurmuş, suratını asmıştı. "Ben kazandım, yapmak zorundasın." dedi videoyu çeken kişi. Bu Batu'nun sesiydi. Kaliteye bakılırsa video biraz eskiydi.

Sesi duyunca Basat hızla telefonu elimden kaptı, videoyu durdurdu. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Orospu." diye geveledi, videoyu sildiğini fark ettim.

"Hey! Mesajlarımı benden izinsiz silemezsin!" Telefonumu elinden almaya çalıştım ama şimdi Batu'yu arıyordu.

"Alo?" diye seslendi Batu gevşek bir sesle. Telefonuma ulaşmaya çalıştım ama Basat elini alnıma koyup beni kendinden uzaklaştırdı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırdı Basat sinirli bir sesle. O videoda ne vardı bilmiyorum ama, ulaşmam gerektiği kesindi. Bu kadar sinirlendiğine göre...

"Sen orda mıydın ya?" dedi Batu diğer taraftan. Sesi dışarı taşıyordu.

"Geliyorum. Ağzına sıçıcam senin." Basat telefonumu kulağından indirip yatağa attı, bana hiç bakmadan ayağa kalktı.

"Bekle!" diye bağırırken ben de kalktım ama beni görmüyordu bile. O aceleyle dış kapıya koşarken ben de peşinden koştum. Yine bana bakmadan kapıyı açtı, kendini dışarı atıp kapıyı yüzüme kapattı. Annem gürültüye yanıma koşarken şaşkınlıkla dış kapıya bakıyordum.

"Ne oluyor?" dedi annem şaşkın bir sesle.

"Sonra konuşuruz." diye mırıldanıp odama çıktım, telefonu avucuma alıp son silinenlere girdim. Aptal tabiki bunu akıl edememişti. Video öylece duruyordu.

Titreyen parmaklarım bir kez daha oynatma tuşuna giderken derin bir nefes aldım. Aklıma gelen tek ihtimal beni aldatmış olmasıydı. Ama Batu'nun önünde?

"Ben kazandım, yapmak zorundasın." dedi Batu yine. Basat göz devirdi.

"Rahat bıraksana çocuğu, zaten yenilginin üzüntüsünü yaşıyor." dedi kamera açısı içinde olmayan Cihan. Kamera yan taraftaki koltuğa döndü. Cihan sırıtarak Basat'a bakıyordu.

"Kapa çeneni." dedi Basat sinirli bir sesle. Batu kahkaha attı.

"Hadi Vasat, tek verseyi söylesen de yeter." Gözlerimi devirdim. Kafamda bir şeyler oluşmaya başlamıştı ve Basat'ın beni aldattığını düşünmem bile saçmaydı. Ama Umut'tan sonra içimdeki güven darbe almıştı, elimde değildi.

"Videoya çekeceğini söylememiştin." dedi Basat dişlerini sıkarak.

"Anlaşma anlaşmadır." dedi Batu. "Vasat." diye de ekledi. Bu lakap hoşuma gitmemişti. Basat gayet güzel bir ada sahipti, Batu alay edebilecek bir konumda değildi.

"Hadi ya..." diye homurdandı Cihan. Basat'ın suratı yavaşça kızarmaya başlarken dudaklarını birbirine gömdü.

"Şurup gibiyim şurup," İkili kahkaha atmaya başlarken Basat gözlerini yumdu. İstemsizce yüzümü buruştururken ufak bir tebessüme de engel olamadım.

"Devam et." dedi Batu ağlamaklı bir sesle.

"Turp gibiyim turp turp." İkisi tekrar gülmeye başlarken Basat elini ağzına örtüp sıvazladı. Yüzündeki ifadeden ne kadar zorlandığı belli olurken sesini olabildiğince ruhsuz tutmaya çalışıyordu.

"Lan YouTube'da milyoner olacağız!" Bunu kimin söylediğini anlamadım ama Basat'ın suratı anında şekil değiştirdi.

"Sikerim belanı!"

"Tamam, hadi sen devam et."

"Banane amına koyayım!" Basat ayağa kalktı.

"Yapmazsam adam değilim demiştin!" diye seslendi Cihan odadan çıkan Basat'ın arkasından.

Kapının ardından "Adamlık kaldı sanki!" diye bir homurtu yükselirken çift yine gülme krizlerine girdi, video bitti. Gözlerimi devirdim. Bu muydu yani?

Sınav haftam başlamak üzere ve ben derslerden pek kafamı kaldıramıyorum. Bu kadar beklettiğim için özür dilerim sizden. Ama sanırım hafta sonuna kadar yine bekleyeceksiniz...

Birde şeye deyineyim... Bu kitabı yavaş yavaş toparlayacağım ve bitireceğim. Bu yüzden yeni bir kurguya başladım, hatta bir süre önce yayımladım ama duyuru yapamadım.

Profilimden bakabilirsiniz, adı Daddy Issues. İsme bakınca akla ilk gelen baba-oğul ensest ilişkisi oluyor ama öyle değil. Daddy Issues ilgi görmeden büyüyen çocukların büyüyünce kendilerinden yaşlarca büyük adamlara aşık olmalarına sebep olan bir sendrom. Baba yokluğu gibi birşey yani.

Kitapta annesini küçük yaşta kaybetmiş, babasıyla aynı ev içerisinde birbirlerinden habersiz bir şekilde büyüyen Sarp'ı anlatıyorum. Babasını kaybettiği gün Sarp kendini sokağa atıyor ve kendinden yaşlarca büyük bir adamla tanışıyor. Hikaye de böyle başlıyor. Sevmeniz dileğiyle... İyi okumalar.

Kibrit (Gay)Where stories live. Discover now