mümkün sanırdım, sevdiğimin okyanusunda yüzebilmeyi, mümkün sanırdım, suya dönüşmeden yüzebilmeyi ama durmaksızın yutuyorum hava denen şeyi; ayaklarıma bağlı taşlar, rahat bırakmıyor beni'
Merhaba! Şimdi şöyle bir şey var; size kimin tek bölümlük hikayesini istediğinizi sordum. Ve durum berabere kaldı. Bende bu akşam Justin'i yarın Zach'i paylaşmaya karar verdim. Çünkü Zach'le ilgili yaklaşık 4-5 tane hazırda hikaye var.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Seth'in Justin'e saldırdığı akşamlardan biriydi. Tartışmadan sonra Justin, bütün çantasını toplamış ve aklına gelen herkesi aramıştı.
11:30 civarları Justin, Grace'in kapısını çaldı. Birlikte büyümüşlerdi; anneleri geleneksel oyun oynama randevuları için onları sürekli birbirlerinin evine bırakırdı.
Grace uzun geceliğiyle kapıyı açtı. Saçları birbirine karışmıştı ve çokta temiz değillerdi, ama gelen Justin'di. - etkilemesi gereken biri mi vardı sanki?
"Bay Foley?" Yapmacık bir gülümse takındı. "Sizi bu saatte buraya ne getirdi?" Grace'in davranış tarzı onu yavaşça gülümsetmişti.
"Bu gece burada kalabilir miyim?" Çaresizce sordu. Genç kız, aslında ne olduğunu biliyordu çünkü bu ortaokuldan beri olan bir şeydi.
Grace kapıyı açıp, geçmesine izin verdi. Ona üst katta ki misafir odasına kadar eşlik etti. Odada ihtiyacı olan her şey vardı; şampuan, klima, havlu, sabun - ki bu eve uğradığı zamanlar Justin genelde gerekli olan bu şeyleri kullanmayı unuturdu. Aslında burası pratikte Justin'nin odasıydı; onun haricinde kimse daha önce burayı kullanmamıştı. Bryce'ın evde olmadığı zamanlar, sürekli buraya gelirdi.
Onun duş almasına ve yerleşmesine izin verdi. Duştan çıktıktan sonra Justin'nin sakinleşmesini bekledi ve yatağın kenarına oturdu.
"Herhangi bir şey hakkında konuşmak ister misin?" diye sordu. "Yani olan şey hakkında olmasına gerek yok. Herhangi bir şey işte."
Justin yatağa baktı. Ve Grace'in oturduğu yerin diğer tarafına oturdu. Sadece pijama giymişti ve saçı hala ıslaktı bu da sırtına doğru damlamalarına yol açıyordu. Yatağa uzanarak daha rahat olacağını fark etmiş olmalı ki,birden uzandı ve elini hafifçe yanındaki boşluğa vurdu.
Grace kendini onun yanına bıraktı ve tavana bakmaya başladı. İkisi de yan yana yatıyor ve tavanı izliyordu.
"Neden buraya gelmeme izin veriyorsun?"
Genç kız kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun?"
Justin, Grace'e doğru baktı. Dirseğinden destek alarak hafifçe yüzünü ona yakınlaştırdı.
"Okulda asla seni tanıyormuş gibi davranmadım, ne gülümsedim ne de selam verdim. Aslında seni okulda zar zor görüyorum. Kız arkadaşım senden hoşlanmıyor ve diğer arkadaşlarımda seni tanımıyor. Neden bana karşı bu kadar kibarsın?"
Grace bir saniyeliğine düşündü. "Çünkü.."
"Ve sakın bana şu çünkü biz arkadaşız saçmalığını söyleme, çünkü bu mantıklı gelmiyor."
Kocaman bir iç çekti konuşmadan önce; " Neden kibar olmayayım ki Justin? Hayatında neler olup bittiğini biliyorum - Kibar olmayayım mı? " Kızgınlıkla başını diğer tarafa çevirdi.
Justin'i umursadığını başından beri biliyordu. O, her zaman Grace için buradaydı, belki okulda değil ama oradaydı işte; Köpeği öldüğünde, erkek kardeşi doğduğunda. Şimdi niye Grace'e bütün bunları soruyordu?
"Neden bana karşı bu kadar iyiydin, Grace söyle bana" Yalvarır gibi gözlerine baktı. "Senin iyiliğini hak edecek ne yaptığımı söyle bana"
"Justin," dedi fısıltıyla. Onun ihtiyacı olan doğrulama, kızın kalbini kıran bir şeydi. "B-ben söyleyemem.."
Ayağa kalktı ve gitmek için hareket etti. Onun kalbini kırdığını göremezdi. Onun için neden bu kadar değerli olduğunun nedenini ona söyleyemezdi. Justin'e ihtiyacı olan doğrulamayı veremezdi işte.
Justin'nin burnunu çektiğini duydu, odadan ayrılmadan önce. Ardından belli belirsiz hıçkırarak ağladığını anladı.
"Seni de kaybedemem. Seni kaybetmek benliğimi kaybetmek olur." Çaresizlikle fısıldadı.
Grace midesine giren ağrıyı hissetti. Döndü ve gözyaşları içindeki çocuğa baktı. Yanına oturdu ve kolunu kavradı. Justin ona doğru döndü ve o an hissetti ki ikisi de aralarındaki duvarı indirmişti. Hiçbir şey söylemediler. Sadece Justin, uyuya kalana kadar Grace'in omzunda ağladı.
