KP/24

796 29 22
                                    


- - - - - - - - - - - - - - - 

Alexandra telefonu kapattı ve kuşkuyla bana baktı. Onun da hiçbir şeyden haberi yok gibiydi. 

"İnan bana bunu ben yapmadım." 

İnanmıştım zaten, gördüğü andaki dehşet verici bakışları yetiyordu inanmama. Alexandra telefonu fırlattı ve bağırdı.

"Hızlı olun gidiyoruz. Brendon yakınlardaydı zaten, kendine zarar vermeden bulalım. "

Kafamı salladım ve onu takip ettim. Ama arkamda hâlâ oturan muşmula surat olayı algılamamış gibiydi. 

"Gidiyoruz dedi Aslı, duymadın mı?" 

Kafasını sallayıp yanıma geldi. İçimden bir sabır çekerek Alex'in yanına gittim. Arabaya binince şoför Daniel hazretleri de teşrif edip arabayı sürme zahmetinde bulundu. 

Yıllar süren dakikaların sonunda Batı'ların malikanesine gelmiştik. Kapıyı açıp indim ve koşmaya başladım. Alex arkamdan koşarken birisine çarptı ve yere yapıştı.

"Dikkat etsene be öküz! Ölüyordum burda!" 

"Pardon ya bilerek olmadı hanf- Alex?" 

Alexandra kafasını kaldırdı ve "Allah'ım yarabbim ya." dedi. Bu kız Müslüman mıydı? "Her yerde karşıma çıkmak zorunda mısın Batı?"

"Farkındaysan bizim malikanenin önündesin ve o tarafa koşuyorsun. Hayırdır, beni mi özledin?"

Bunlar hiçbir zaman böyle samimi değillerdi, tabii benim gördüğüm zamanlar. Aklıma malikane deyince Anka geldi ve bağırdım.

"Alex hadi, Anka içerde!" 

Alexandra aydınlanmış gibi ayağa kalkıp yanıma geldi. Koşacak durumda olmadığı için yavaş yürüyecektim ama Batı olduğu aklıma gelince duraksadım. 

"Batı, Alexandra'yı kucağına al."

"Ne?" Evet, beklediğim bir tepkiydi.üüü

"Hayatta olmaz." Bunu da bekliyordum açıkçası.

"Alexandra, Anka'nın hayatı söz konusu ve biz bu kadar rahatız, halimize bak. Batı sen de almazsan arkadaşın iyi durumda olmayabilir."

Alexandra eli mahkûm Batı'nın kucağında yerini aldı ve apartmandan içeri girdik. Kapıyı açıp girdiğimde Brendon'u Anka'yı sakinleştirmeye çalışırken buldum.

Ellerinde bıçak vardı ve ikidebir yön değiştiriyordu. Yakınlarına geldim ve "Anka dur!" diye bağırdım. 

Brendon bana bakıcam diye Anka'nın elini gevşetmişti ve bıçak havalanmıştı. Kaçayım derken bıçak bedenimle buluşunca yutkundum.

"Derin!"

Mete'nin sesi kulaklarımı doldururken bıçak karnımda uyuşturucu etkisi yaratmıştı, tam da hayal ettiğim gibi.

- Alexandra'nın Ağzından -

"Doktor ne olursun iyi olduğunu söyle, ne olursun!"

Eylül denen kız bağırınırken gözlerimi devirdim. Hastanedeydik ve Derin'i ameliyata mı neye götürdüklerini kestiremesem de umursamıyorum desem yalan olurdu. 

Ayağıma sarılan sargı da işin cabasıydı. İstemiyorum desem de zorlamıştı Batu denen şahsiyet. Yanımda oturup başını avuçlarının içine almıştı şimdi de. 

Mete ise ağlıyor muydu, gülüyor muydu, üzülüyor muydu, seviniyor muydu belli değildi. Sanki, büyük tuvaletini çıkaramamış gibi bir yüz ifadesi vardı. 

Kayıp Prens / DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin