5.Bölüm

78 27 19
                                    

Medya Alara
Odaya girdiğimde, ilk dikkatimi çeken odadaki ağır parfüm kokusuydu. Şeyma beni görür görmez konuşmaya başladı.

"Aaa tatlım Kardelen sen miydin canım? Bir sorun mu var?" sesinden her ne kadar iğrensem de yapay bir tebessüm yerleştirdim yüzüme. Ve konuşurken sesimi tatlı çıkarmaya çalıştım.

"Aslında sorundan ziyade size bir teklif Ile geldim". Bana anlamayan bakışlarını yöneltti.

"Yani benim değil bir başkasının teklifi. Şöyle ki bu zamanlardaki lise erkeklerini bilirsiniz utangaç olurlar.
Can da onlardan biri. Kendisi utandığı için benim size bir mesaj iletmemi istedi" Can'ın utangaç olması düşüncesi içten içe kahkaha atmama neden oldu. Kendimi ele vermemek için hemen toparladım ve Şeyma'nın hem merak hem de sevinç dolu gözlerine baktım. Tabiki sevinci Can'a yavşayabileceği içindi. Şeyma'nın meraktan ölmemesi için söze giriştim.

"Uzatmadan söylüyorum. Can sizi saat sekizde buçukta bu akşam Rüya restoranta gelmenizi istiyor. Yemek teklifi yani. Kendisi utandığından benim söylememi istedi". Saati bilerek biraz geç söylemiştim ki sohbetlerinin koyu olduğu bir döneme seni gelsin. Sözlerimi bitirir bitirmez eğer kabul etmesse olacakları düşünmeye başladım. Ama şırpıntının gözlerindeki parıltıya bakılırsa hiç reddedeceğe benzemiyordu.

"Bir düşüneyim. Sanırım bu gün boşum. Evet, evet boşum. Keşke kendi söyleseymiş ama buna takılmayacağım. Ona benim geleceğimi iletir misin?" Kafamı "evet" anlamında salladım.

"Başka iletmememi istediğiniz bir şey yoksa ben gideyim Can'a haber vereyim". Beni onaylayınca bir an önce ağır parfüm kokusundan kurtulmak için kendimi odanın dışına attım. Parfüm kokusu olmadan nefes aldığım için mutlu oldum resmen. Bu de o kadın sürekli o odada kalıyor. Nasıl dayanıyor anlamıyorum.

İçimden bunları düşünürken odaya vardığımı fark etmedim. Odaya tam gireceğim sırada heyecanla gözlerini kapıya dikmiş koşan Barışı gördüm. Beni fark etmdiği için ona çelme taktım. Tabikide yere yapıştı Barıştan bahsediyoruz sonuçta. Gidip önüne dikildi. O da hemen ayağa kalktı.

"Nereye böyle heyecanlı heyecanlı?
Eteği yırtılmış kız mı gördün yoksa? Hayrola?" Biraz kıro gibi konuşuyordum kabul. Ama ne yapayım tabiatım böyle.

"Lan niye yavaşlatıyorsun beni kız bekliyor!" Anlamayan gözlerle bakmaya devam edince açıklama yapmaya başladı.

"Şimdi ben camdan simitçileri kesiyordum. Bir anda bir kiz bana dönüp "Höw I gö tö Taksim". dedi. Yani anlayacağın bana çıkma teklifi etti. Ve sen hemen burdan çekilmessen ayağıma gelen teklifi tepeceğim. Çekil be" sonlarda çirkinleşsede bana istediğim açıklamayı vermişti. Kahkahamı bastırmaya çalışarak yolundan çekildim. Barış gözden kaybolunca odanın kapısını açıp kendimi içeri attım. Ve uzun zamandır içimde tuttuğum kahkahamı serbest bıraktım.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Restorana önceden gelip Canların masasını en iyi duyup görebileceğim yeri seçtim. Gelmelerine az kalmıştı.

"Kızlar hadi siz gidin artık tuvalete az kaldı gelmelerine." Kızlar başlarıyla onaylayıp tuvalete doğru ilerlemeye başladılar. Nerde kaldı bu salak?! der demez giriş kapısında karizmasını koruyarak yürüyen Can ve hemen yanında Can'ın koluna koala misali sarılmış götünü kıvırta kıvırta yürüyen Özge göründü. Daha zamanı gelmediğinden ve beni görmeleri için erken olduğundan menü ile saklandım. Ve bir süre masaya yerleşip sohbetlerinin koyulaşmasını bekledim. Daha doğrusu sadece Özgenin konuştuğu Can'ın ise başını salladığı sohbetlerinin koyulaşmasını bekledim.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
Zamanın geldiğini düşündüğümde, 20tl'ye görevlendirdiğim kızı dikkat çekmeden yanıma çağırdım.

"Göreyim seni." dedim ve kızı gönderdim. Kız başını sallayıp Özge'nin yanına gitti. Bende doğru söylemesini umarak kızı dinlemeye başladım. Özge'nin yanına usulca yanaştı. Ve konuşmaya başladı.

Samimi DüşmanWhere stories live. Discover now