8. İmtihan Bu Ya..

Start from the beginning
                                    

"Maalesef. Vize haftama da az kaldı biliyor musun Nazenin abla. En iyisi ben evleneyim ya dimi. Sana helal süt emmişinden damat adayı bulacak olan teyzeye söylesen de bana da bulsa" İpek gülerek söyledi. Nazenin İpek'e anlattığında da çok gülmüştü özellikle Hüsamettin kısmına.

"Aysel teyzeye şuan söylesek kapına dizer helal süt emmişleri. Aman hiç bulaşmayalım. Ben paçayı hala yırtamadım."

İpek ayağa kalkıp raflara doğru ilerledi. Yanındaki koliden yerleştirmedikleri kitapları eline aldı. Bir yandan da Nazenin ablasıyla konuşuyordu hala.

"Bakalım başka kimler gelecek Nazenin abla merakla bekliyorum."

İpek'in söylediklerinden sonra kendi kendine mırıldandı Nazenin. "Benim beklediğim gelse yeter" dedi.

Nazeninle İpek sohbet ederken kapıdan içeri Demir girdi. Nazenin son günlerde dükkanından çıkmayan Demir'e alışmıştı. Her gün farklı bir kitap ismiyle geliyordu. Niyeyse geldiği günlerde hep İpek'in çalıştığı günlere denk geliyordu. Kitaplardan çok da İpek'le ilgilenir bir hali vardı genç delikanlının. Hadi bakalım dedi Nazenin, hayırlısı.

"Aa hoşgeldin Demir. 2 gündür gelmedin merakta kaldık. Bugün hangi ilginç kitabı sormak için geldin acaba" alayla konuştu Nazenin. Birazcık uğraşmanın kimseye zararı olmazdı.

"Aşk olsun Nazenin abla. Yabancıya mı gideyim kitap almak için. Hem ben kitap okumayı yeni yeni sevmeye başladım o yüzden hep uğruyorum" diyerek savunmaya geçti Demir.

Nazenin Demir'in yanından geçerken fısıldadı. "Yeni yeni sevmeye başladığın kitaplar mı sadece?"

Demir duyduğu sözlerle gözleri kocaman olmuştu. İpekten hoşlandığını fark etmiş miydi Nazenin ablası? Nasıl anlamıştı ki ? Kendisinin bile anlaması uzun sürmüştü. "Yok valla bu kadın milletinden korkulur" dedi kendi kendine.

Kitapları raflara dizmekle uğraşan kızın yanına vardı hemen Demir. "Naber İpek"
"İyiyim Demir sen"
"Bende iyiyim işte. Kitap bakmaya geldim."

İpek başını sallayarak anladığını belirtti. Demir , İpek'in yanına geçmişti raftan bakmadan rastgele aldığı kitabı elinde tutup yanındaki kızı izliyordu. Omuzlarına uzanan sarı saçları, minicik burnu, pembe yanaklarıyla kızı seyretmeye doyamıyordu. Sarı saç sevmezdi Demir ama İpek'te öyle güzel duruyordu ki sarı rengi sevmişti. Acaba İpek kendisiyle ilgili ne düşünüyordu? Hatırlamış mıydı kendisini ? Yemekhanede çarpıştıkları zamanı, düşen eşyaları birlikte topladıklarını hatırlamış mıydı? İpek'in telaşla kendisinden özür dileyişini unutmuş muydu yoksa.

Ama Demir unutmamıştı. O gün giydiği pembe uzun elbisesini saçlarını ensesinde kalemle topuz yaptığını bileğindeki mavi bilekliği hiçbir şeyi unutmamıştı. Görünüşe bakılırsa İpek unutmuştu. Neden unutmasındı ki ? Çarpıştığı her kişiyi aklında tutuyor muydu sanki kendisi. Demir düşüncelere dalmış kendisine seslenen kızı duymuyordu.

İpek, kendisini duymayan Demir'in dikkatini çekmek için kolunu dürttü. Demir koluna dokunan kızla kendisine geldi.
"Pardon İpek. Ne diyordun?"
"İşim bitti istersen istediğin kitabı bulmana yardımcı olabilirim."
"Ha anladım. Şey aslında bugün istediğim bi kitap yok. Sen bana önerebileceğin kitapları versen"  tek kaşını kaldırarak kıza sordu Demir.
İpek gülümseyerek Demir'i onayladı.

İpek raflardan beğendiği kitapları alıp Demir'in eline veriyordu. Demir elinde gittikçe artan kitaplara baktı. Bunların hepsini alırsam bu hafta kesin aç gezerim dedi Demir. Ama almazsam da İpek'i boşuna yormuş olacağım dedi kendine. İpek son kitabı da eline verince birlikte küçük taburelere oturdu. Şimdi bunların hepsini alamam yoksa bu hafta aç gezerim, en iyisi bir tanesini alayım sonra gelmek için bahanem olur diye düşündü.

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now