"Güzelim şuan Deniz kuvözde ve senin ayağa kalkman şuan için zor. Sadece biraz daha sabır. Oğlumuz iyi. Çok iyi."

Atlas'ın bu cevapları beni tatmin etmiyor oğlumun varlığına duyduğum merak ve özlem içimi ateşiyle yakıp kavuruyordu.

"Oğlumdan uzak bir saniye bile durmak istemiyorum. Beni ona götür, yalvarırım beni ona götür."

Bana pes etmiş bir ifadeyle yorgun çehresini sallayan Atlas kısa süre sonra odadan ayrıldı ve tahmin ettiğim üzere doktorla görüşmek için harekete geçti.

Deniz'im annen seni iki eli kanda da olsa bırakmayacak, senden uzakta bir tek nefes dahi almayacak.

*****

Bindiğim tekerlekli sandalyeyi yavaş bir şekilde oğlumuzun bulunduğu odaya doğru ilerleten Atlas cam bir fanusu andıran kuvözdeki küçük bedeni görüş açıma sunmuştu.

Onun kıpırdanan bedenini görür görmez tekrar dökülmeye başlayan gözyaşlarım beni yakıp kavururken hiç olmadığım kadar mutlu ve umutlu hissediyordum.

Doğrulmak için ayağa kalktığım sırada hızla beni kolumdan ve belimden tutan Kaptan'ım bana destek olmayı ihmal etmemişti.

Fakat şuanda gördüğüm minik varlıkla hayatımın merkezi değişmiş, odak noktam farklı bir şekilde karşımdaki varlıkla transa geçmişti.

Oğlum, Deniz'im sürekli kıpır kıpır hareket ediyor, yüzünü buruşturup arada farkında olmadığı gülümsemelerini atıyordu.

Aşık olduğum adamdan armağan en değerli varlığım gözlerimin önünde dururken hiçbir ağrının ve sızının öneminin olmadığını hissediyordum.

Ellerimi iki boşluktan geçirip dokunuşlarımı yavrumun küçük bedeniyle buluştururken sıcaklığı ve kıpırtısıyla tamamen benden parça bir varlığın güzelliğiyle mest olmuştum.

"Deniz'imize demiştim. Annen seni görünce sana aşık olacak beni unutacak demiştim."

Kaptan'ımın duygulu bir keyifle kurduğu cümleleri mutlulukla gülümsememe ve bedenimi bedenine yaslamama sebep olmuştu.

"Benim en büyük aşklarımsınız siz."

Dudaklarımdan tüm yüceliği ve sevgisiyle çıkan kelimelerim Kaptan'ıma ve Deniz'ime duyduğum tarifi imkansız aşkla harmanlanmıştı.

Her şeyden önemlisi ruhlarımız birbirine harmanlanmıştı.

Tıpkı birbirimiz için atan kalplerimizin harmanlanmış olduğu gibi.

*****

1 ay sonra;

"Annecim ben seni yerim, güzel oğluşum benim."

Deniz iştahla göğsümden süt emerken sıcaklığımızın karışmasından iyice terlemişti. Oğlumun kafasındaki minik saç tellerini okşarken sevimli küçük çehresini ve her daim beni gülümseten küçük bedenini incelemeden yapamıyordum.

Kokusu cennet, varlığı huzurdu oğlumun.

Asla kopamayacağım asla doyamayacağım en eşsiz varlıktı Deniz'im.

"Denizkızım?"

Hemen yanımda beliren Kaptan'ım yatakta yanıma oturup oğlumuzun eşsiz varlığını seyre dalarken oldukça ilgili görünüyordu ve yüzündeki o can alıcı gülümsemeyle kelimelerinin anlatamadığı tüm duyguları dile getiriyordu.

"İş nasıldı Kaptan?"

"İstifa ettim Denizkızı'm. Her şeyi devrettim. Tüm holdingi. Sadece kendi başıma yaptığım servetimi aldım ve geriye kalan her şeyi bıraktım."

Kaptan'ımın huzurlu sesinden çıkan ciddi cümleleri beni büyük bir şaşkınlığın tesirine bırakırken oğlumun rahatını bozmamak için kıpırdanamıyordum.

"Atlas sen ciddi misin? Yıllarca emek verdiğin holdinge ve gemilerine veda mı ettin?"

Parmağının tersiyle oğlumuzun yanağını okşayan Kaptan'ım huzurlu bir dinginlikle konuşmaya başladı.

"Hepsine değil güzelim kendi kazandıklarım ve kendi başıma yaptıklarım duruyor. Onlar da kuracağım diğer holdinge geçiş yapmak için bekliyorlar. Fakat o holdingte de artık aktif bir şekilde bulunmayacağım."

"Nasıl yani ne yapacaksın ki? Erken emekliliğe mi ayrılıyorsun Kaptan?"

"Artık sadece ailemleyim ve onları bu şehirden uzaklaştırıyorum. Bodrum'da aldığım o eve taşınıyoruz güzelim. O hep arzu ettiğin dingin hayata kavuşuyorsun. Kavuşuyoruz sonunda."

Duyduklarım zihnimde ve sonrasında yankısını bulduğu bedenimde coşkulu bir mutluluk yaratmıştı. Yüzümde bir gülümseme hali canlandı. Dayanamadım ve hemen Kaptan'ımın yanağından öptüm. Benim bu ani tepkimden rahatsız olan oğlum bir anda ağlamaya başlamıştı.

Hemen kucaklayıp başını göğsüme yatırdım ve sakinleşmesi için yumuşak dokunuşlarımı minik sırtında gezdirdim. Bu halimize şefkatle bakan Kaptan'ım elalarındaki yumuşamayı ve bize duyduğu aşkı engelsiz tüm gerçekliğiyle yansıtırken bana bahşedilen bu ailenin en büyük şansım olduğunu biliyordum.

"Resmen beni öptün diye ağlamaya başladı, fena halde kıskanıyor seni şimdiden."

"Saçmalama Atlas beş haftalık bebek nereden bilsin kıskançlığı. Esas kıskançlık yapan sensin bence."

Göğsümde mışıl mışıl uykuya dalan oğlumuzu farketmemle onu hemen yatağımıza yatırdım ve yumuşak örtüsüyle sarıp sarmaladım.

"Hava sıcak zaten, pişecek bu şekilde Deniz."

Beni uyaran Kaptan'ıma kızgın bir bakış attım ve oğlumu biraz daha örttüm.

"Uyurken üşür oğluşum, kıyamam ona hasta olmasın."

Oğlumun uyuyan çehresini ve rüyalar aleminde meleklerin güldürdüğü sevimli yüzünü seyre daldım. Yüz hatları şimdiden babasını andırmaya başlamıştı. Daha şu aylarda bu tarz özellikleri belirli olmasa da en çok istediğim şey babası gibi güçlü ve yakışıklı kocaman bir adama dönüşmesiydi.

Ama biliyordum ki Deniz'im ne kadar büyürse büyüsün gözümde ilk günkü aşkla bağlı olduğum küçük bebeğim olarak kalacaktı.

"Okyanus gözlerin şuan benden başkasına deli gibi aşkla bakıyor fakat kıskançlık aklımın ucundan dahi geçmiyor. Çünkü aynı aşk benim de zihnimi öbek öbek ele geçirmiş durumda Denizkızı'm."

Deniz'imizi aramıza almış uzanırken karşımda beni benden alan elaları görmek ve sevdiğim adamın ruhunda bu denli kaybolmak fani bedenimin taşıdığı ruhumun adeta ölümsüz bir varoluşa doğru sürüklenmesine sebep oluyordu.

*****

Sanırım Denizkızı'nı yazmayı fazlasıyla özlemişim bölümü beğendiyseniz lütfen votelemeyi unutmayın:)

Özel bölümlerle ilgili yorum ve isteklerinizi merakla bekliyorum:)

Denizkızı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now