Doktorun yoğun bakımdan çıkmasıyla yüreğimizi avuçlarımıza almış bekliyorduk. Gözyaşlarımız gibi ya kuruyup gidecekti  yada umutlarımız gibi yeniden yeşerecekti.

" Ömerin yakınları sizler misiniz ? "

" Evet annesi ve kardeşi "

" Kötü birşey söylemek istemiyorum. Fakat her türlü sonuca hazırlıklı olun.
Geçmiş olsun... "

Doktor ayrılmadan annem bayılmıştı.
Bütün vücudunu uyuşturan fakat yüreğine hiç bir etkisi olmayan seron bağlamışlardı..

Gözyaşları şeffaflığını  kaybetmiş kana bürünmüştü. Gözlerindeki siyahlıklara kırmızı damlalar düşüyordu. Belkide acının son silahı bunlardı..
Acının kaleme alınmış bir notu vardı bende. Geçmişte kalan , satırlarda toz tutan...

" Sevmek acıların en büyüğü belkide.
İnsan sevince tanışıyor acının her haliyle"

Yanılmışlık vardı geçmişimde ve satırlarımda. Sevginin en büyük halini yaşamıştık ama acının bu halini hiç görmemiştik. İlk kez şahit oluyordum. Acının görünmeyen bu yüzüyle.

Ömerin tutulduğu odanın kapısında beklerken uyuya kalmış rüya görmüştüm. Üç yaralı gelinciğin bir araya gelişini tekrar görmüştüm.
Acıların siyahlara sarmış olduğu yüreğime ışık olmaya çalışıyordu kardeşlerim.

Yeni günün müjdesini veren güneşin doğuşuyla birlikte annem seronu sökmüş Ömerine gelmişti. Ölümün sessizliğini bozmaya gelmişti. Beni uyurken  görmüş rahatsız etmek istememiş.
Fakat uyuyorken Ömerin adını  haykırmamla birlikte beni uyandırmak zorunda kalmıştı. Gördüğüm rüyayı sormuş bende anlatmıştım.

" Buğra, oğlum iyimisin.
Ömer diye bağırdın o yüzden kaldırdım."

" İyiyim annem iyiyim.
Ömer ve Muhammetle bir araya gelmiştik. "

" Gözlerimi kapatabilseydim belki bende görecektim oğlumu... "

" Ben gördüm ya annem anlatırım ben sana. Ömer dönsün aramıza beraber anlatırız onada. "

Acısını unutturacak , acının ona kurduğu sözlere cevap verecek gücüm kalmamıştı. Azda olsa belki anlattığım rüya biraz olsun iyi gelir diye. Anlatmaya başlamıştım....

"
Gördüğüm en ilginç rüya bu olmalı. Gelecekmi geçmişe gitmişti , geçmişmi geleceğin önüne geçmişti bilmiyorum. Tarif etmek bile zor bir durum. Bütün zaman diliminden birşeyler gelmişti bir araya.

Nehir kıyısında oturmuş sohbet ediyorken. Balıkların cansız bir şekilde su yüzeyine çıkmasına şahit olmuştum. Cansız bir şekilde suyun yüzeyine çıkan balıklara baktıkça içim daralıyordu.
Can vermiş her balık yitirdiğim bir umudun simgesiydi sanki.
Kaybettiğim hayallerin çığlıkları misaliydi. Nehir gittikçe kuruyordu sanki. Ve kurudukça nefes almakta zorlanıyordum.

Yüreğim ağıtlar yakıyordu. Umutlarım , hayallerim Gamze diye çığlıklar atıyordu. Kurtarılmayı bekliyordum. Ağladığımı gören Muhammet soruyordu bana ;

" Kardeşim iyi misin ne oldu "

Etrafima baktığımda herşey normal duruyordu. Nehir sessizce akıp gidiyordu. Olayı anlattığımda Ömer cevap vermişti.

" Gamzeyle aranıza giren Nehirde  su gibi akıp gidecek inşallah. Yüreği güzel kardeşim takma kafana. "

Yeniden nefes almış kulak vermiştim kardeşlerime. Muhammet konuşuyordu.

" Buğra küçükken gülüyorduk sana hayallerinden dolayı. Şimdi ise hayallerinle ilgili konuşuyoruz.

Yani demem o ki şimdi anlatacağım konu hakkında sakın dalga geçmeyin benimle."

Ömer dinlemeden gülmüştü bile...

" Hahaha hayırdır kardeşlerin kralı.
Senide çağıran büyülü hayallermi var yoksa. Sadece sana görünüp senle konuşan türdenmi.

Buğranın Gamzesi gibi "

" Benim hayalim gerçek oldu. Şimdi Muhammet düşünsün Ömer...

Muhammed nasıl gülünecek kadar komik değilmiş değilmi kardeşim "

" Değilmiş tabide biz çocuktuk o zaman Buğraya.

Kardeşim gülmeyin aksine   ben korkuyorum. Hayallerime doğru attığım her adımda kan kokusu alıyorum. Canım yanıyor ama vazgeçemiyorum. Vazgeçmekte istemiyorum zaten.

Bana uzanan bir el var. Yüreğime dokundukça beni huzurla buluşturan. Ama sesime ses vermiyor. Dudaklarına mühür vurulmuş sanki. Yüreği acıya karşı verilen bir savaşta zaferle çıkmış gibi. Yaraları bana dokundukça iyileşiyor. Huzur olarak  dönüyor yüreğime. "

Muhammedi dinlemiş hayırlısını dilemiştik hakkında. Gördüğüm bu rüyada konuşma sırası Ömere gelmiş. Ömer gördüğü rüyayı anlatmıştı bize.

" Muhammed kusuruma bakma güzel kardeşim. Gece gördüğüm rüyanın verdiği mutluluk enerji kattı ruhuma bugünlük. "

"  Saçmalama Ömer ne kusuru ya.
Kusuru boşverde seni bu kadar mutlu kılan rüyada neyin nesi."

" Hatırlıyor musunuz ?
Çay bardağını su doldurup aya bakarak kurduğumuz hayalleri.."

Muhammetle aynı ağızdan cevap vermiştik.

" Unutanın kalbi kurusun Ömer "

" Erişilmesi güç hayallerim vardı.
İmkansızlık diye nitelendirdiğim hayalime kavuşmaya bir adım kadar yakındım. Yakın olmak bile mutluluğa boğdu kardeşinizi.

Hayalim bardaktan taşmış , aya bile sığmamıştı. Annemin bütün gözyaşlarını toplamış bana doğru geliyordu babam.
Şaşırmış olduğum yerde bakıyordum öylece.

Beni çağırıyordu Buğra , babam beni çağırıyordu. Baba diyerek haykırıp kollarına atlamamı istiyordu.
Gecelerin annemden çaldığı gözyaşlarını toplamış bize doğru geliyordu. Bütün bu gözyaşlarının mutluluk olarak döndüğünü söylüyordu. Koşmak için can atıyorken öylece izliyordum. Annemi bekliyordum müjdeyi vermek için.

Bak babam döndü anne ,diyerek haykırmak istiyordum. Mutluluktan sesim kısılmış , ayaklarım titriyordu yürüyemiyordum.

Annem hissetmiş olmalı geldiğini. Ömerim beni bırakıp gitme diye bağırıyordu. Anneme giden değil gelen var demek için döndüğümde uyanmış rüyam sona ermişti. Sabah tekrar gözlerimi kapatmış olduğum yerden devam etmek istemiştim. Ama başaramadım rüyada bile tam anlamıyla mutlu olmayı  başaramadım. Ona rağmen bu kadar mutlu kardeşiniz işte. "

Rüyayı anneme anlattığımda. Ömerin odasından çıkan hemşire doktor diye bağırırken büyük bir korkuya kapıldık.

Ömer hayallerine kanıp bizi terkmi etti yoksa...
 

Ahiretliğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin