PUCCA-KK/1

34 5 0
                                    

Minnacık bir not: 2. Hikayemiz hayırlı uğurlu olsun.

Soğuk soyun bedenime temasını özlemiştim. Şimdi yaz tatiliydi.
Bol bol uçurumdan atlamak ve yüzme zamanıydı.
Ama bunları biraz daha geriye atmıştım şimdilik sadece tumblr küvetin içinde suyun soğukluğunu hissediyorum.

Yalnız apartmanımda sakince yaşamımı sürdürüyordum.
Ah Mira'yı özlemiştim.
Efe'yi özlemiştim...

Siz Ege'yi merak ediyorsunuz değil mi?
Artık üst katımda oturuyordu.
O yüzden onu sık sık görüyorum.
Ege artık Efe ile görüşmüyordu.
Kardeşler birbirlerine küs anlaşılan.
Peki Mira nerede?
O da annesi ve babasından ayrı eve taşındı. Çocuk parkına yakın bir yere.

Neden çocuk parkına taşındı diye sorarsanız, arada sırada parkta bisiklet sürüyordu. Bir de parkta küçük bir gölet vardı. Onun yanında piknik yapıyordu. Ve tabii Mira çocuklara bakıp hayal kuruyordu.
Efe'yi hâlâ seviyordu.
Hemde deliler gibi.
ama onu artık göremiyordu.
Efe ortalıkta yoktu.
Belki de şuan Ege ile çalışıyordu.
Onlar okulun basketbol takımına katılmışlardı. Arada bir antrenman yapıyordu yine de bazı günler Ege antrenmana katılamıyordu.
Onun boks maçları antrenman ile çakışıyor.

Soğuk suyu unutup kendimi kuruladım.
Giyinip Ege ile seansa başlayacaktım.
Birlikte film izleyecektik.
Artık kurt olmuyorduk.
Elbette oluyoruz ama artık nadiren.
Kısaca geçmişi unutuyoruz.
Onun yerini filmler aldı.

Üzerimi giyip kapının anahtarını aldım.

Ege'nin kapısını açık gördüm.
Bilerek bunu yapmıştı.
Sırf beni korkutmak için.
İçeriden televizyonu görüyordum.
Korku filmi açıktı.
İzleyeceğimiz film.
Halka 3

Ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim.

"Ege?"

Ege kapının arkasından çıkıp bir torba gül yaprağını başımdan aşağı döktü.

"Doğum günün kutlu olsun Pucca!"

Yine başlar bir hikaye doğum günüyle...
17. Yaş.
Klişe sahnemiz olarak birazdan birileri ölecek. Ve ya arabaya binip kaza olacak.
Şaka yapıyorum. Sadece geçmiş öyleydi.

Ve o sırada televizyonda çıkan korku filminde bir araba kaza yaptı.
Vay tesadüfe bak!

Ege beni öptü ve elimden tutup oturma odasına sürükledi.
Patlamış mısırlar hazırdı.
İçecekler hazırdı.
Ege elinde kırmızı şarabını yudumluyordu.
Ben ise ne mi içiyorum?

Şeftali lipton ice tea.

"Onu içmek istediğinden hâlâ emin misin?"

"Evet."

"Pekala karışmıyorum."

"Peki sen, patlamış mısırla şarap içmek istediğinden emin misin?"

"Evet."

Ege'nin sevdiği şeyleri öğrenmiştim.
Şarapla mısır yemekten hoşlanıyordu.
Garip çocuk.

5 dakika sonra...

Filmi beş dakika izlemiştim.
Ege ile hiç konuşmadım.
Sadece birbirimizin düşüncelerini okuyorduk.

Ege pes edip televizyonun kumandasını eline alıp televizyonu kapattı.
Mısırlar ve içecekleri kenara çektik

Bu arada size anlatamadığım bişey var.
Alfa beni ısırmıştı.
Ve alfa olmuştum.
Ama Ege'yi ısıranda Alfa idi.
Aslında Ege bir alfa ve bunu bilmiyordu
Sonradan anlamıştık.
Ve bu dünyada son alfa bizdik.

Ege," bu öğleden sonra Mira'yı falan çağır. Basket maçı var." Dedi.

"Ya uf yeneceksin işte ya."

"Hemen karar verme."

"Nasıl hemen karar verme!
Güçlü kollar, kartal gibi gözler, hızlı koşabilen birisini kimse yenemez."

"Belki karşıda oynayan takım vampir?"

"Ha şimdi vampir çıktı karşımıza öylemi?"

"Şşşşşh. Bu dünyada vampir diye bişey yok."

"Daha önce de böyle diyordun. Kurtadam hani dünyada yoktu?"

"Geçmişi unut Pucca. Kurtadam diye bişey yok."

"O zaman vampir ve canavarda yok."

×××××××

Ege tişörtünü çıkardı.
Ellerim onun Köprücük kemiklerine doğru gitti. Biz böyleydik işte.
Azcık korku filmi, çok yalnızlık.

"Biliyor musun Pucca, senin beni bıraktığın o gün vardı ya... o gün ilk kez bir kız için ağlamıştım. Hatta yaşarken ölmüştüm."

"Hani geçmişi unutacaktık?"

"Bazı şeyler geçmişe bakar Pucca."

Haklıydı. Geleceğe bakmak istiyorsan geçmişede bakmak zorundaydık.

Aklıma nedense Mira gelmişti.
Sonra da halam. Evet evet halam!
Nedensizce bu kişiler aklıma geliyordu.
Daha önce de halam aklıma nedensiz gelince ona sarıldığımda ölmüştü.
Şimdi ise Mira...

Ege'nin üzerinden kalktım.

Aniden kalkınca başıma ağrı tutuldu.
Başımı avuçlarım arasına aldım.

"Ne oldu?" Dedi Ege meraklı bakışı atarak.

"Mira... Mira tehlikede."

"Ne alaka?"

Gerçekten Mira ne alaka idi?
Bende kendime bu soruyu beynimden tekrar geçirince tekrar cevap bulamamıştım. Sadece bildiğim bişey vardı. O da,
Daha önce bunu yaşamış olmam.
Halam öyle olmuştu.

"Eğer Mira'nın yanına gitmezsek yetişemeyiz."

"Nereye yetişmeye çalışıyorsun anlamadım ki?" Ege'nin yüzüne şapşik bir ifade yerleşti.

Bende tedirgince üzerimi giydim.
Evet çıplaktım. Ege ile... anladınız siz.

"Biraz daha burada kalamaz mısın?"

"Hayır. Hem sende benimle geliyorsun."

"Peki."

××××××

Mira'nın evine gelmiştik.
Stresten ve korkudan ellerim titriyordu. Bunu Ege hissetmişti.
Benim elimi tutuyordu.
Sakince titreyen elimle kapıyı çaldım.

Tık!

Tık!

Tık!

Anında bana kapıyı açan Mira, şimdi ise açmamıştı! Umarım aklımda ki şey olmamıştır...

Ege düşüncelerimi okuyordu.
Bahsetmek istediğim şeyi anlamıştır umarım.

"Korkma ona bişey olmadı."

Hâlâ kapı açılmamıştı.
En sonunda Mira'ya ait bir işaret geldi.
Mira'nın korku dolu çığlığı kulağımda yankılandı. Tehlikedeydi.

1. Bölümün sonu

PUCCA: Köprücük KemiğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin