Hiç isme falan da bakmadan "Basat?" diye sordum aceleyle. Karşımdaki çocuk sırtını duvara yaslarken telefondan bir süre hiçbir ses gelmedi.

"Kibrit?" Gözlerim anında sırılsıklam olurken ağzıma bastırdığım ele geçirdim dişlerimi. Hıçkırıklarımı zorlukla bastırırken Basat'ın ufak ufak nefes sesleri vuruyordu telefona ve ben yere serilmemek için zor tutuyordum bedenimi. "Ne olur senin kaçmadığını, onların bir şey yaptığını falan söyle?" Bunu cidden sorgulamış mıydı? Aptal! Ondan kaçacağımı nasıl düşünebilirdi? Düşeceğim an çocuk yakaladı kollarımın altından, beni bir kabine itekleyip klozetin kapağına oturttu.

"Çabuk olun, biri gelecek şimdi." dedi sürekli bakışları kapı tarafına dönerken.

"Söyle, yemin ederim bir yolunu bulurum!"  Sesi çaresiz geliyordu ve bu içimde bir şeylerin deli gibi sızlamasına sebep oluyordu.

"Seni seviyorum." dedim ağzıma gelen tek şeyi söyleyerek. Sustu. Bir hıçkırık daha boğazımdan kurtulurken sessizlik sürüyordu.

"Ağlama." diye mırıldandı yumuşak bir sesle. "Kav demedik mi bana? Su değince bitiyorum."

"Özür dilerim." İroniyse bunu derken hıçkırmaktan zor konuşuyor olmamdı.

"Hadi artık." dedi çocuk zil sesini duyduğumuzda. "Şüphelenecekler."

"Kapatmam gerekiyor." dedim telefona doğru mırıldanarak. Sonra telefonu çocuğa uzattım. Kapatıp cebine attı, çıkmamı işaret etti. Lavaboda elimi yüzümü iyice yıkayıp dışarı attım kendimi. Genel olarak kırmızı gözlerle dolandığım için hiçbir hoca garipsemezken sınıfa attım kendimi, cam kenarı en dipteki peteğe yanaşıp gözlerimi kapattım. Yaparım derse yapardı. Beni kurtaracağını biliyordum. Kurtarmasa da olurdu. Şu bir haftalık hapisin ardından sadece tenimin tenine değmesi için canımı verirdim.

*

Çıkışta her zamanki gibi içeri kadar girdi şoför. Sıramın başında beklediği sırada "Çok duygusuzsun." diye mırıldandım. Yalvarmalarım dışında ilk konuşmaya çalışma deneyimim olduğu için şaşkın olacak, hafifçe irkildi adam. En fazla otuzlarında, uzun boylu, yapılı bir adamdı. Yapılı dediğim, kaslı falan yani. Ailemin gay olduğumu bile bile böyle yakışıklı ve iyi vücutlu bir herifi başıma dikme nedeni de barizdi. Deniyorlardı beni. Ama ilgimi çekmiyordu. Kaslı erkeklere ilgim yoktu. Yüzü yakışıklı olabilirdi ama bir Basat da değildi. Ayrıca tipe bakılarak aşık olunmaycağını Orkun sayesinde öğrenmiştim. "Hiç aşık olmadın mı sen?" dedim çantamı toplamayı bırakıp ona dönerek.

Bu arada teneffüsün birinde çocuğu yakalayıp konuşmuştum. Basat'a nakil olduğum okulu söylemiyormuş müdür. Yani kimseye... Ortalığı karıştırıp gidip öğrenmiş ve bu okuldan arkadaşı olan Can'ı aramış. Can da bizi konuşturan çocuktu yani. O da beni farkındaymış. Zaten okulun çoğunluğu farkındaymış okullarına zayıflıktan kaybolan bir çocuğun nakil olduğunu. Birde... Bir haftada 40 kiloya düştüğümü söylemiş miydim? Herneyse, o da bütün teneffüslerde beni aramış, her bulduğunda etrafımda gözetleyen öğretmenler varmış. Yakaladığı an da tuvalete çekmişti zaten.

"Boş iş. Büyüyünce anlarsın. Acele et hadi." dedi saatine bakarak. "Bugün kitap okuman gerekiyormuş. İki saat." Gözlerimi devirip sırama oturdum.

"Neden inat ediyorsun, istediğin hiçbir şeyi yapmıyorum." Bayık bakışlarını suratıma dikti.

"Ben sadece işimi yapıyorum. Sen de şimdi hemen toparlanıyorsun." Çantamı zaten açmıyordum gün boyu neredeyse hiç. Son ders oyalanmak için kitaplarımı ortaya dağıtmıştım. Annem üşenmeden her akşam benim el sürmediğim çantamı hazırlıyordu da...

"Eve gitmek istemiyorum. Bugün hava alamaz mıyız?"

"Bana senin dışarıyla bağlantını koparmam söylendi." dediğinde ufak ufak sinirlenmeye başladığını görebiliyordum. Kuralları bildiğimi biliyordu. Böyle uğraşmam canını sıkıyor olmalıydı.

"Ailemin nereden haberi olacak ki?" diye mırıldandım. Can sınıfa girdiğinde bakışlarımı hızla ona kaldırdım. Şoförümü görmesiyle duraksadı, geriye birkaç adım atıp aralık kapıya doğru işaret verdi. Ba-Basat mı gelmişti? Zorlukla yutkundum.

"Bana engel olma." diye homurdanıp çantamı sırtına attı almayacağımı anlayarak. Sonra kolumu tutup kaldırmaya çalıştı. Kapıdan içeriye göz ucuyla bakan gölge kolumu tutan eli gördüğü an hırsla içeri dalıp şoförümün üzerine üzerine yürümeye başlamıştı. Ben gitmesi için işaret bile veremeden bir yumruk atmıştı bile ve kötü haber şuydu ki, o cüssesiyle adam yerinden bir santim olsun kıpırdamamıştı. Of Basat... Karşındakinin liseli bir çocuk olmadığını anlaman gerekirdi...

Kibrit (Gay)Where stories live. Discover now