SHE USED TO BE MINE

142 21 6
                                    

Sehun uzun bacaklarıyla odadan bir hışımla çıkıp koridorda yürümeye başladı. Elindeki raporlara göre 6 ay önce otopsisini yaptığı ama bir sonuca varamadığı kadının ölüm nedenini çözmüş bulunuyordu. Arşiv odasına gidip maktulun dosyasını aradı. Bulduğu dosyayı da göğüsüne dayayıp başhekimin odasına çıktı.

"Girebilir miyim Dan?" böyle durumlarda her zaman gergin olurdu uzun bacaklı adam.

"Elbette dostum." diyerek Sehun'u rahatlatmaya çalışmıştı. Çünkü o da bu durumu yaşamaktan pek haz duymazdı.

"Telefonu elinden alınmış ergen kadar kötü bir gün geçiriyorum Dan."

"Biliyorum ama güçlü olmalısın, ya onların yerinde sen olsaydın? Bu büyük sorumluluk.." diyerek önünde oturan doktorun omuzunu sıvazladı.

"Bunu kendi odamda yapamazdım, Luhan'ın bundan etkilenmesini istemiyorum. Dün ilk kesiğinde irkildi ve neredeyse ağlayacaktı."

"O hassas bir çocuk Sehun. Çok ince düşünür, ayrıntılara önem verir, duygusaldır, istediğini alamayınca da hırslanır. Küçükken de öyleydi ama çok zor bir hayat geçirdi, o yüzden onun incinmesine izin verme."

Dan haklıydı. Gözleri parlasa da her an ağlayacak gibi bir hali de vardı. Zaten Sehun onun, bir geyik gibi narin ve zarif olduğunu ilk görüşte anlamıştı. Kalbi bir bakire kadar tertemizdi. Bakışları içini ısıtıyordu.

Sehun harekete geçip dosyadan maktulun ailesinin numarasını buldu. Başhekimin telefonuna atılıp numarayı tuşladı. Çalan her seste Sehun'un kalbi barsaklarına inercesine eriyordu. İkinci çaldırmadan sonra anne telefonu açtı.

(medyayı oynatın.)

"Alo?"

"Merhaba ben Duke Universitesi Araştırma Hastanesi'nden Doktor Sehun. Altı ay önce benden kızınızın ölüm nedenini bulmamı istemiştiniz. Bugün toksikoloji raporları çıktı. Size haber vermek istedim."

"..." kadın konuşamıyordu. Tanrı aşkına hangi anne böyle bir durumda cümle kurabilirdi ki?

"Biliyorum bunu dinlemek de kabullenmek de çok zor. Onca yıldır bu işi yapmama rağmen inanın bana hayatımın en zor kısmı şu andır." diyerek iletişime geçmeye çalıştı. Hıçkırık seslerini duyunca kadını teselli etmeye başladı.

"İsterseniz eşiniz ile konuşalım?" erkeklerin böyle durumlarda daha soğuk kanlı olduğunu, en azından karşısındaki erkeğe içgüdüsel olarak güçsüz yanını göstermeyeceğini ve bu yüzden içi paramparça da olsa soğukkanlılıkla dinleyeceğini biliyordu.

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından kendini telefondan ayırdı kadın. Bu herkes için zor bir durumdu. Kim evladının ölüm sebebini öğrenmek ister ki? Hem de aylar sonra içindeki yara biraz biraz soğumaya başlarken?

"Buyrun, sizi dinliyorum." bu cümleyle yılan gibi dalgalanmış kaşlarını düzeltti doktor. Refleks olarak duruşunu dikleştirip kendini tanıttıktan sonra söze atıldı.

"Kızınızın kanında alkol ve yüksek miktarda narkotik etkili ağrıkesici madde bulduk. İç ve dış gözlemde beynindeki tümör ve nonspesifik bulguların haricinde pek bir şeye rastlamadık."

(Nonspesifik: Karakteristik özelliği olmayan, başka hastalıklarla ilişkilendirilemeyen anlamına gelir. Kullanılan alkol sonucu akciğer ve beyin ödemi, mide kanamaları gibi otopsi bulguları örnektir.)

Sözlerini zar zor tamamlamıştı doktor. İşinde ne kadar iyi de olsa bu gibi durumlarda her zaman annesinden ayrılmak istemeyen anaokulu çocuğu gibi oluyordu, kalbi kırılıyordu, gitmek istiyordu ama bunu yapmak zorundaydı. Tam sözlerine devam edecek iken baba titreyen sesiyle doktora dokundu.

RISE OF LUST | HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin