SOMETIMES

173 24 7
                                    

....

Sehun bu teklif üzerine önündeki zayıf bedenin sırtını, sanki 49 cmlikmiş gibi geniş omuzlarıyla sardı. Dürüst olalım, çocuk bundan çok etkilendi. Egosu göğüsünden büyük adam kollarının arasındaki minik gence her şeyi ayrıntılı bir şekilde öğretmeye çalıştı. Sehun için sorun yoktu çünkü işinin yoğunluğundan dolayı uzun zamandır hiç kimseyle flört dahi etmemişti.

Her şeyi hallettikten sonra saate baktılar. Gece bir olmuştu. Yaklaşık sekiz saattir birlikteydiler.

"Seni evine bırakmamı ister misin?"

"Teşekkür ederim ama ben.. gidebilirim."

"Bu saatte sokaklar gangsterler tarafından ele geçirilmiştir. Eğer üzerinde çalışacağım bir sonraki ceset sen olmak istemiyorsan benimle gelmelisin. Hem... annen bu saatte dışarıda olmanı istemez." diyerek gömleğini ve gözlüğünü çıkardı. Minnettar bir şekilde ellerini yıkayıp kendine gelmeye çalışırken gözlerini adamdan alamıyordu. Az önceki sarılma faslı onu fazlasıyla etkilemişti, bu adamda karşı koyulamaz bir şeyler vardı ama henüz bunun ne olduğunu keşfedemedi.

Dışarıya çıkıp otoparka gittiler. Sehun'un üzerinde takım elbise, elinde de laptop çantası vardı. Yavaş yavaş, sessizlikte master yapmış ürkütücü otoparkta arabayı bulmaya çalışırken gökdelen adam araya girdi;

"Sanırım arabayı uzağa bırakmışım, beni burada bekle hemen alıp geliyorum." diyerek karizmasından ödün vermeden koşmaya başladı.

Luhan yeni bir şehire taşınmışcasına yabancı olduğu bu adama hayranlık duymaya başlamıştı. Sehun gözden kaybolduktan sonra genç kendine geldi ve arkadan duyduğu sesler yüzünden kulakları yavru bir köpek gibi yukarı dikildi. Etrafa bakmaya başlarken arkasından lastik sesleri duydu. Bir anda kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirerek en az 200.000 euroluk simsiyah, azgın bir kobra gibi süzülen arabayı gördü. Heyecanlanmıştı çünkü arabalar en büyük tutkusuydu. Sehun camı indirip gence göz kırptı.

"Hâlâ bıraktığım yerdesin. Ben gelene kadar kaçarsın sanıyordum."

Luhan arabaya binip kemerini bağladı ve evini tarif etti. Sehun'un bu kendini komik bulduğu cümlesine karşılık bile vermedi. Eve kadar birbirlerini tanımaya çalıştılar.

"Pekâlâ işte geldik. Teşekkür ederim."

"İstersen telefon numaramı vereyim ofiste korkarsan beni arayabilirsin."

"Korkacağımı sanmıyorum ben sıkı bir erkeğim ama yine de alabilirim, başım sıkıştığında beni cesetlerden kurtaracak bir kahramana ihtiyacım var."

Luhan arabadan inip pencereden kafasını sokarak konuşuyordu. Yakışıklı adam bu cümlenin ardından erkeklik egosu tatmin olmuş bir şekilde cüzdanından kartvizitini çıkardı ve gence uzattı. Luhan kartı alırken içinden karşısındakiyle kavga etmeden duramadı;

"Ah tanrım kim kartvizitini cüzdanında taşır ki? Ne tür bir adamsın sen. 200.000 euroluk bir bebeğe biniyorsun ama kartvizitlerini torpidoya koymak yerine cüzdanında taşıyorsun, ahmak." .... "Sana mesaj atacağım beni kaydet."

"Duş almadığım zamanların haricinde beni her zaman arayabilirsin."

"Pekâlâ. Bugün öğrettiğiniz her şey için teşekkür ederim doktor bey." diyerek pencereden içeriye ittiği bedenini doğrultarak evin kapısına yöneldi. Sehun ise hiçbir şey söylemeden öylece gülümseyip gaza bastı. Çünkü gencin ona doktor bey diye hitap etmesi gururunu okşamıştı.

Luhan eve girip ılık suyla duş aldı ve üzerini dahi giyinmeden kendini yatağının soğuk çarşaflarına bıraktı.

Sehun ise eve gelip kendini karşılayan kedisi Mimi'ye o çok sevdiği mamasını verip kravatını gevşetti. Tuhaf hissediyordu. Uzun zamandır her konuda yalnızdı ve birileriyle konuşabilmeyi özlemişti. Biraz bir şeyler atıştırıp soyunarak odasına doğru ilerledi. Luhan aklından gitmişti sanki bugün hiç tanışmamışlar hiç konuşmamışlar gibi. Bu adam gerçekten dengesizdi. İnatçıydı ve liderlik içgüdüsü hat safhada olmasına rağmen bazen balık burcu kadını gibi hayatı es geçip hayallere dalabiliyordu. Ama bugün öyle olmamıştı. Kendini soyunur soyunmaz bembeyaz yatağının içine atıp gözlerini ertesi sabaha kadar kapatmıştı.

RISE OF LUST | HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin