BAD MOON RISING

264 31 16
                                    

Oh Sehun 29 yaşında genç, zeki ve aşırı tahrik edici bir adli tıp doktoruydu. Yaşayacağı şeylerden habersiz, mezun olur olmaz Amerika'ya yerleşti. Burada bir araştırma hastanesine girip otopside çalışmaya başladı.

Yaşına göre ünvanı oldukça iyiydi ve kendine o koca ve soğuk odada yoldaş olacak birini arıyordu çünkü cesetler ona sadece kendiyle konuşabilmeyi öğretmişti.

Başhekim Dan, ona çaylak birini bulduğunu ve onu, en az kendisi kadar iyi bir şekilde yetiştirmesini istediğini söyledi. Sehun, Dan'in bu isteğine karşılık gülümsedi. Sonuçta o, bölümündeki tüm rakiplerinden çok daha iyiydi. Sehun, çaylak genç için heyecanlandı ve onu hemen odasında görmek istediğini söyledi.

Aradan birkaç dakika geçtikten sonra kapı çaldı ve içeriye pırıl pırıl bir genç girdi. Üzerine açık gri bir kazak, krem kumaş pantolon ve kahverengi süet bir ayakkabı giymişti. Maskülen bir tarzı vardı. Saçları gecenin gökyüzü rengi kadar simsiyah, gözleri ise sütlü çikolata renginde, ağlama seansını yeni bitirmiş gibi ışıl ışıldı. Alımlıydı, iri gözleriyle karşısında oturan beyaz gömlekli adama baktı ve içeri girmek için izin alırcasına tek kaşını kaldırdı. Sanki doktor olan kendisiymiş gibi..

"Girebilir miyim?"

"Elbette. Seni bekliyordum."

"Merhaba, Luhan ben." diyerek yumuşak, yeşil elma kokulu ellerini karşısındaki doktora uzattı.

Sehun oturduğu sandalyeden kalkıp karşısındaki gencin elini sıktı. "Sehun. Memnun oldum." diyerek eliyle koltuğu işaret etti. Bilirsiniz Sehun inatçı, dediğini yaptırmak için erkeklik cazibesini sonuna kullanan ibnenin tekidir.

Luhan bu nazik hareketi karşılıksız bırakmayıp tavşan tüyü kadar yumuşak olan poposunu, siyah deri koltuğa yerleştirdi ve kendini tanıtmaya başladı. Son sınıfta olduğunu ve henüz kadavralardan başka cansız bir beden görmediğini söyledi.

Sehun gülümseyerek karşısındaki gence odaklandı. Çaylağı hırslı ve kendinden emin buluşu onun hoşuna gitti, dinlemeye devam etti.

"Senin kadar kararlı birini bana gönderdikleri için şanslıyım."

"Hırslıyımdır, sonuçta koç burcuyum." diyerek karşısındaki adama meydan okudu.

"Pekala, o zaman gel de sana oyun odamızı tanıtayım." dedi ve yavaşça odadan çıktı. Luhan hayatında ilk defa bu kadar çok heyecanlıydı. Aynı zamanda tuhaf hissediyordu. Kadavralar da cansızdı ama onu ürkütmüyordu. Sonuçta onların üstünde grupça çalışıyorlardı ve bu eğlenceliydi.

Sehun uzun koridorda kendini takip eden ayak seslerine odaklandı, kafasını arkasına bakmak istercesine yana çevirip psikopatça güldü. Çaylağın tepkisini merak ediyordu.

Luhan ise ürkek bakışlarla gökdelen kadar uzun adamı küçük bir kız gibi takip ediyordu.

"Umarım konuşmayı seviyorsundur çünkü burda konuşan her zaman sen olacaksın."

"Ah evet, ölülerle iyi anlaşırım."

"Pekala küçük çocuk, koç burcundaki hırsını burada da görebilecek miyiz bakalım." diyerek kapıyı Luhan'a açtı. İçeriye girip hazırlanmaya başladı.

"Gidip biraz müzik açmalıyım. Arkadaşlarım vücutlarını güzel şarkılar eşliğinde karıştırmamı seviyor." -medyayı açın :3

"Burası çok soğuk."

"Çünkü ruhu olmayan insanlar üşümez Luhan."

Luhan ürkek bir şekilde içeriye girdi, korkuyordu çünkü daha önce yeni ölmüş birini hiç görmemişti. Sehun üzerinde araştırma yaptığı cesedi odanın ortasına getirip üzerindeki beyaz örtüyü açtı. Eline maktulun dostasını sıkıştırdı ve beyaz seksi gömleğinin cebinden bir kalem çıkardı.

RISE OF LUST | HUNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin