Artık sesimin yüksekliğine ve bedenimin titremelerine engel olamıyordum. Bu orta yaşlı esmer kadının karşımda takındığı bu pişman ifade ve ağlamaktan helak olmuş gözler içimdeki nefret ateşini söndürmek yerine onu daha da körüklüyordu.

Bu kadının timsah gözyaşlarına inanmaya niyetim yoktu.

"Bilmediğiniz şeyler var. Ben... Beni anlamıyorsunuz. Bilmeden yargılıyorsunuz."

Onun gözlerinden sicim gibi akan göz yaşlarına bakarken bu ifadeye ve bu kadına katlanamadığımı düşünüyordum.

"Tamam anladım mecburdunuz, bilmediğimiz şeyler vardı. Peki ya oğlunuza ve size karşı beslediği hislere rağmen Türkiye'ye nasıl döndünüz? Madem döndünüz, madem Atlas tek oğlunuz neden kocanız olacak o herifin oğlunuzu tehdit etmesine izin veriyorsunuz?"

Bana duygu dolu bakışlarını ve yoğun gözyaşlarını armağan eden bu kadına çatık kaşlarla bakmaya devam etmiş yanından ayrılmak üzere hazırlanmaya başlamıştım.

Fakat kapıdan giren uzun boylu, boyu beline kadar gelen uzun kumral saçlı hoş bir kadının bize şaşkınlıkla bakması ve hemen ardından Nazan Coşkun'un koluna endişeyle girmesine karşın yerimde kalakalmıştım.

"Anne? Anne iyi misin?"

Karşımdaki anne kız olduklarını anladığım ikiliye bakarken kaşlarım daha da çok çatılmış, daha da kızgın bir ifadeyi beraberinde getirmişti.

Atlas'ın annesinin bir kızı ve anne bir olan bir kız kardeşi vardı.

Şaşkınlıkla zemine mıhlanan bedenim genç kadının öfkeli bakışlarını bana döndürmesiyle son bulmuştu.

"Ne söyledin anneme!"

Hem suçlulardı hem de bir de güçlülerdi. Annesi beni yine yalnız bulduğu ilk yerde yakalamış, yalanlarıyla zehirlemeye çalışmıştı. Fakat suçlu ben olmuştum öyle mi?

Daha fazla bu saçma insanlara katlanamayacaktım. Hemen buradan gitmeli ve ardıma dahi bakmamalıydım.

"Bilmediği hiçbir şey söylemedim."

Bana ağlayarak bakan Nazan Coşkun ve hırçın kızının yanından hızla ayrıldım, hemen ardından tuvaletten çıktım.

"Ben gerçekten böyle olsun istemedim."

Arkamdan gelen adım ve konuşma sesleri Nazan Coşkun'un beni rahatsız etmeye devam edeceğini gösteriyordu.

Boş holden balo salonuna ilerlerken karşımda gördüğüm ellili yaşlarının sonlarında kır saçlı bir adam bize endişeyle bakmış ve yaklaşmaya başlamıştı.

Stressiz, sorunsuz bir günüm geçmeyecek miydi diye düşünmeden edemiyordum.

"Neler oluyor burada Nazan hayatım biri bir şey mi yaptı?"

Adamın Nazan Coşkun'a yanaşması ve ellerini tutmasıyla bu kişinin Serhat Coşkun olduğunu anlayabilmiştim. Artık kendimi tutamıyordum, kelimelerim engelsiz özgürlüklerine kavuşuyorlardı.

"Evet biri bir şey yaptı. Parkta küçük oğlunun gözleri önünde aşığıyla öpüşen ve sonrasında onu terkeden bu kadın bir şey yaptı. Ya siz ne yüzsüz ne haysiyetsiz insanlarsınız da hala burada, karşımızda yerinizi alabiliyorsunuz!"

Bana sinirle dönen Serhat Coşkun ve kızı cümlelerimden duydukları rahatsızlıkları fazlasıyla belli ediyorlardı.

"Karımla düzgün konuş. Yoksa seni buna pişman ederim."

Sıkılı dişlerinin arasından sarfettiği tehdit cümleleri beni hedef alırken yüzümde alaylı bir gülümsemenin oluşmasına engel olamadım.

Denizkızı (Tamamlandı)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz