40. Bölüm

3.7K 282 15
                                    

Canlar, hadi gelin davette kaldığımız yerden devam edelim... Bakalım gecenin sonunda bizi nasıl bir süpriz bekliyor. :) Keyifli okumalar, yorumlarınızı bekliyorum.

:)

Bu davetleri benim gibi kolay sıkılan insanlar için ilgi çekici yapmanın tek bir yolu vardı. Dans... Elbette kulüpte çalan şarkılar çalmayacaktı ama yine de hiç yoktan iyiydi. Sonuçta Kemal'in kollarındaydım ve dünya umurumda değildi.

__ Bana çalışmak istediğinden hiç bahsetmemiştin?

__ Aklımda yoktu, bu akşam karar verdim.

Güzel, mavi bakışlarını hafifçe kısarak yüzümde dolaştırırken ne kadar çekici olduğunun farkında mıydı acaba?

__ Bunun özel bir sebebi var mı?

Dudaklarımı hafifçe büzerken kendimi yarı yarıya sarhoş hissediyordum, ya da rahatlamış... Oysa içtiğim sadece bir kadeh şampanyaydı! Bir kolumu Kemal'in boynuna biraz daha dolarken hafif bir iç çektim. Kokusu burnumu yakıyordu.

__ Ben o şirketten içeri girersem ve orayı babam gibi sahiplenirsem... Hiç görmediğim dedeme ve onun babasına yaklaşmış, ailesini kabul etmiş olacağım. Babamın yuvasına ortak olacağım. Babamın istediği bir sağ kol değildi.

__ Senin istediğin ne peki?

__ Denemek ve görmek istiyorum...

__ Seni bazen hiç anlayamıyorum, ne yapacağını kestiremiyorum.

__ Bu kötü mü?

__ Bazen... Şu an değil!

Ona tamamen sarılmak, vücudumu ona yaslayarak dans etmeyi deli gibi istiyordum ama ortam kesinlikle bunu kaldıramazdı. O yüzden kendimi durdurmak zorundaydım.

__ Baban beni istemiyor gibi değildi.

Kemal'in yüzünde tatlı bir gülümseme belirmişti.

__ Çalışmak istiyor olman onunda hoşuna gitti.

__ Peki ya senin?

__ Ben seni olduğun gibi seviyorum...

Bir itiraf daha... İçimi yakıp kavuran bir itiraf...

__ Ben de seni çok seviyorum!

Daha fazla susmak istememiştim karşısında. Üstelik bunu benim de söylemeye ihtiyacım vardı. Ardından bakışlarını kaplayan ışıltılı mutluluğunu, heyecanını görmeye ihtiyacım vardı. Kalbim... Ahh kalbim... Benim değildi artık! Bir kelebeğin renkli kanatları her iki yanını ele geçirmiş uçuruyordu onu!

__ Seni öpmek istiyorum.

Sır verircesine fısıltı halinde çıkan o tutkulu sesi içimde ki yangını en kuytulara ulaştıracak kadar körüklemişti. Ben de öpmek istiyordum onu, hem de nasıl... Doya doya öpmek ve sevmek istiyordum onu! Gözlerimiz birbirine kitlenmiş, birbirimize bir nefes mesafede büyülenmişçesine dans ederken müzik bile silinmişti kulaklarımdan. Sadece onu duyuyor, onu kokluyor, onu görüyordum. Belimde ki kolun giderek bana daha sıkı sarıldığını, elimi tutan elinin her bir parmağının parmaklarımın arasından geçmek için nasıl delirdiğini hissedebiliyordum. Hatta ne düşündüğünü bile bir şekilde biliyordum! Bana tuvalete kadar eşlik etmek ve orada deli gibi öpmek istiyor, öpmenin asla yetmeyeceğinin farkında olduğu için ise kendini durdurmaya çalışıyordu. Beni hemen buradan çıkarabilir, eve de götürebilirdi ama bu uygunsuz kaçardı. Tıpkı tuvalete başka bir amaçla götürmenin de uygunsuz kaçacağı gibi...

Asla "Asla" deme...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin