29. Bölüm

4.8K 364 12
                                    

Canlarım, uzun bir bölümü kaptım geldim! Uzun sayılabilecek bir aradan sonra tekrar eski düzenimize geri dönüyoruz. 3-4 günde bir bölüm eklemeye devam edeceğim:)

Sizleri gerçekten özledim...

Yorumlarınızı bekliyorum, umarım keyifle okursunuz:)


Ertesi gün öğle saatlerinde, yatağıma yapışmış rüyamın en tatlı yerini zevkle kurgularken telefonumun sesi her şeyin içini etmişti. Böyle anlarda telefonumun melodisini değiştirmeyi her şeyden çok istiyordum ama sonra fark ediyordum ki biri aradığında telefon bir tepki vermek zorundaydı! O yüzden "sessiz" telefon hayalim sadece bir hayal olarak kalmak zorundaydı. Arayan vicdansız ise Ekrem'di ve sesi ona yakışmayacak derece de ciddi çıkıyordu. Hayret! Ne olmuş olabilirdi ki? İnsanoğlu işte... Merak duygusu onu pataklama dürtümün üstüne çıkmış durumdaydı. Bu sebeple hızla giyinerek onunla buluşmuştum. Ancak Ekrem beni şok etmeye devam ediyordu. Hem de ne şok... Deniz kenarında ki cafeden içeri girdiğimde Ekrem'i elinde bir demet papatyayla bulmuştum! Papatyalar... Ve Ekrem! Eline yakışsaydı bari! Her zaman ki kılığında, kasları orası burasından fışkırmışken, o koca cüssesinde bir demet papatya taşımakta nereden çıkmıştı? Resmen cafenin ortasında durmuş bir parmağım çenem de karşımda ki bulmacayı çözmeye çalışıyordum. Acaba bu gün benim doğum günüm müydü? Yok yahu... Ben de doğum günümü unutacak göz mü vardı Allah Aşkına? Neyse ki sonunda Ekrem beni fark etmişti de yerimden kıpırdayabilmiştim.

__ Hoş geldin güzellik...

Gülümseyerek ona yaklaştım, acaba ellerimi arkamda birleştirse miydim? Ama geç kalmıştım! Ekremciğim sağ olsun kibarlıktan o kadar yoksundu ki bir an da koca buketi kucağıma yıkıvermişti. Yakalamasam düşecekti... Ve ben papatyalara bayılırdım. Ne de güzel kokuyordu... Parfüm değil de gerçekten kokuyorlardı sanki... Tekrar burnumu papatyalara gömerken Ekrem sandalyemi çekerek oturmam gerektiğini buyurdu. Hadi hayırlısı...

__ Teşekkür ederim, dedim gayet kibar bir şekilde.

Çokta güzeller ama... Bu nereden çıktı?

Ekrem karşıma geçerek şöyle bir saçlarını arkaya doğru aldı. Oldukça gergin görünüyordu. Eyvahlar! Yoksa... Yüzümün renginin giderek kırmızıya döndüğüne emindim! Bazen jeton gerçekten geç düşüyordu ben de! Öyle ya... Allah seni ne yapsın Ekrem!

__ Seninle ne zamandır konuşmak istiyordum.

Acaba konuşmasa mıydık? Ne gerek vardı şimdi! Bir yandan Kemal bir yandan İlayda! O kadar garip bir durumdaydım ki resmen telefonumun çalmasını istiyordum.

__ Defne...

Biri arasaydı ya beni! Lanet telefon çalmıyordu ve Ekrem elini bileğime sarmış gözlerime bakıyordu. Buna engel olmam lazımdı, hem de hemen!

__ Ekrem!

__ Senden çok hoşlanıyorum!

Hay ben... Ne lafın ortasına atlıyorsun be adam! Lafımı tamamlamama izin versene! Ekrem büyük bir yükü üzerinden atmışçasına rahatlamıştı karşımda... Ben mi? Ben de rahattım anasını satayım! Karşısında kırılıp dökülecek değildim! Gerçekleri, düşündüklerimi aynen söyleyecektim ona.

__ Gerçekten hoşlanıyorum Defne, hem de uzun zamandır.

Ona ciddi bir ifadeyle başımı salladıktan sonra kucağımda ki çiçekleri masaya bırakıverdim.

Asla "Asla" deme...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin