"Ben artık gideyim," dedim. Calvin'e gülümsedim. Dikkat çekici gülümsemesi tekrardan yüzünde belirdi.

Okula doğru yürürken, baloda Knight'ın Calvin'e söylediklerini düşündüm. Calvin demek ailemi tanıyordu. Tabii sahip olduğum şeye 'aile' denebilirse. Annemin ölmüş olması bir yana, ailem darmadağınıktı. Hayır, gerçekten.

Amcamdan başka kimsemin olmadığını söylerken, mübalağa yapmıyordum. Akrabalarımdan kimseyi tanımıyordum. Ben henüz doğmamışken amcam ve babam ailelerinden uzaklaşma kararı almışlardı. Sebebini bana hiç söylememişlerdi. Kleefleigh soyundan gelen kimseyi tanımıyordum. Bunun eksikliğini tüm hayatım boyunca hissetmiştim.

Arkadaşlarımla derslerden önce sınıfların katında buluşmak üzere anlaşmıştık. Kâğıt görünmezleştirme ödevimden bahsettiğimde, Chesco yardım etmek için gönüllü olmuştu. Saat 8'de toplanmaya karar vermiştik. Öncesinde biraz bahçede kitap okumanın rahatlamama yardımcı olacağını düşünmüştüm. Evet. Ne ironik.

Lovena ve Chesco, ben gittiğimde çoktan sınıfların karmakarışık koridorundaki bir masaya oturmuşlardı. Rena ve Raven ortalıkta yoktu. Belki sabahın bir vakti cisim büyüleri ödevini yapmak için toplanmak, onlara pek cazip gelmemişti. Chesco araç gereçleri masaya döküp itinayla çalışmaya başladı. Ben de elbette ödev benim ödevim olmasına rağmen, kenara çekildim ve işi ustasına bıraktım.

Yorgunluktan üstüne yığıldığım masadan başımı kaldırdığımda, saçımın yüzüme yapışan tutamını elimle ittim. Masadaki iksir şişeleriyle uğraşan Chesco'nun pür dikkatle sıvıları incelemesini izledim. Sonra Chesco'nun hemen yanında oturan Lovena'ya baktım. Burayla tamamen alakasızdı ve elindeki telefonuyla uğraşıyordu. Gerinerek sandalyeme yerleştim.

Masada duran kahverengiye boyanmakta olan kağıdı bir köşesinden tutarak kaldırdım. "Bunun işe yarayacağından emin misiniz?"

Chesco ağzından bir nefes verdi. "Sylvia. 4 yılımı babamın laboratuvarında iksirler hazırlayarak geçirdim. Tecrübeme güvenmiyor musun?"

"Tecrübene laf yok sadece... görünmez olmayı bırak, kahverengiye döndü."

"Önce kahverengiye dönmesi gerekiyor zaten."

"İşte bunu bilmiyordum. Ama beni suçlayamazsınız. Bu saçma bir büyü."

Yanımdaki sandalyeye bir çanta fırlatıldığını fark etmemle başımı sol tarafıma çevirdim. Raven çantasının hemen ardından kendini sandalyeye attı.

"Selam millet! Napıyorsunuz bakalım."

"İlgine hayran kaldık ama yarım saat önce burada olman gerekiyordu," dedi Lovena.

"8.30 dediğinizi sanmıştım," dedi ve üstünde bir saat olmayan koluna baktı.

Lovena ellerini iki yanına açtı. "Neden derslerin başladığı saatte burada olmanı isteyelim ki?"

Raven omuz silkti. Lovena'nın masaya koyduğu goblin çikolatalı kurabiyelerden birini ağzına attı. Tekrar masadaki kağıda baktım. Altın rengine dönmeye başlayan köşelerinin hafiften şeffaflaştığını fark ettiğimde, rahat bir nefes aldım. Gerçekten işe yarayacağına dair umudumu yitirmeye başlamıştım.

O sırada duvardaki analog saatin gözüme çarpmasıyla, ayağa fırlamam bir oldu. Derslerin başlamasına çok az kalmıştı.

"Rena gelmedi ve ben o sınıfa tek başıma gitmiyorum."

Lovena ve Chesco da aynı anda ayağa fırladılar.

"Ben aslında kütüphaneye gidecektim," dedi Chesco ve sol tarafa yöneldi.

"GÖLGE" - Magic Serisi I ∞Where stories live. Discover now