Babam benim Azra'ma ne yapmış olabilirdi?

Sinirden gözlerim dönmüş, bir an önce gerçekleri öğrenmek için yanıp tutuşmuştum.

Eğer karıma, çocuğuma bir şey olursa bu hastaneyi buradaki herkesle birlikte yakıp yıkacaktım.

Hızla babama doğru yürüdüm ve yaşına rağmen her daim güçlü duran bedenini ellerimle kavradım.

"Ne yaptın ona!" Bana şaşkınlıkla bakan Nusret Aladağ gözlerine pişmanlık perdesini az da olsa indirmiş, fakat yine de otoriter duruşundan ödün vermemişti.

"O haysiyetsizle görüşüyor, o ahlaksızın annesinin kolyesi boynundaydı!" Kendini savunmak için savurduğu cümle zihnimde bir anlam bulamamış öfkemin dizginlenmesine katkı sağlayamamıştı. Aksine içimdeki kızgınlığı daha da kudurtmuş, daha öfkeli bir hal almamı sağlamıştı.

"Sana ne yaptın dedim!" Gözüm şuan hiç kimseyi görmüyor beynim sadece Azra için kodladığı acil durum sinyallerini yakıyordu. Şuan karşımdakini zerre tanımadığımı farketmiştim. Karşımdaki iri cüsseyi deli gibi sarsarken de tanımıyordum.

Bedenimin birkaç kolla kavranması ve beni geriye doğru çekmeleri çok zor olmuştu. Poyraz, Asrın ve göğsüme dokunarak beni durdurmaya çalışan Halis Egeli'nin de beni geriye çekmeye çalışanlar arasında olduğunu anlamıştım fakat içimde patlayan öfke yangınına engel olamıyor, bedenimin titremelerinden arınamıyordum. Gözlerimi diktiğim babamın gözleri hiçbir zaman görmediğim kadar şaşkın ve pişmandı. Ona haykırmak ve tüm öfkemi kusmak istiyordum.

"Azra'nın o haysiyetsiz eski karınla zerre alakası olamaz. Azra benim kızacağım bir şeyi yaptıktan sonra bile saklayamaz, itiraf eder. Böylesine temiz karımı o kirli kadınla nasıl aynı cümlede kullanırsın! Bunu yapacak herkesin dilini kökünden sökerim! Yok ederim!"

Nusret Aladağ şaşkınlık ve endişeyle gözlerini irileştirirken asla bugüne kadar bir kere bile söz tartışmasına girmediğim babamı şoka uğrattığımı biliyordum. Fakat şuan söz konusu olan ailem, varlığım, her şeyimdi. Yaşama sebebim, umudumdu.

Ona zarar vermeye cüret edecek herkesi yok ederdim.

Funda hanımın yanıma gelmesi ve yüzümü kavramasıyla gözlerimi zor da olsa bana diktiği bakışlarına diktim. Kızgınlıkla harlanan her haremi ona yansıtmadan edemedim.

"Kendine gel. Azra da bebek de iyi. Birazdan özel odaya alacaklar. Onlar için güçlü durman lazım, kendini kaybedemezsin."

Duyduğum cümlelerin ağırlığı ve rahatlığı bedenimi sararken 'Azra da bebek de iyi.' cümlesi zihnimin duvarlarında yankısını buluyor, defalarca ekho yapan ses zihnimdeki yoğun varlığını koruyordu. Duyduklarımın ağırlığı ve rahatlığıyla gözlerimi kapatıp arkamdaki duvara yaslandım.

Varlıklarım var olmaya devam ediyordu. Şükürler olsun ki devam ediyordu. Kanımın akış hızına kadar değiştiren bu durum ailemin benim için ne kadar vazgeçilemez olduğunu hücrelerime, tüm benliğime ve etrafımdaki herkese haykırıyordu.

Yaslandığım duvarda beni saran kollardan kurtuldum ve yere doğru çöktüm. İçimde patlayan adrenalinin derin uyuşukluğu bedenimi ele geçirirken Azra'm ve Deniz'im için bir an önce güçlenmem gerektiğinin farkındaydım.

*****

Azra Aladağ;

Karanlık, derin bir karanlık zihnimin duvarlarını zorluyor etrafımda boğuk bir şekilde işittiğim sesler ara ara anlaşılmazlıkla kendini gösteriyor ve sonrasında yok oluyordu. Zaman mefhumumu kaybetmiş gerçekliğin hangi kıyısında olduğumun ayrımına varamamıştım.

Denizkızı (Tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora