Yeter, dayanamıyorum ! ❁

11.6K 493 141
                                    

Merhaba ! İşte ilk bölüm. Öncelikle anlatımda hatam varsa, özür dilerim. Zamanla daha da ilerleyeceğim. Yeni okurlarıma merhaba diyorum, eski okurlarıma ise beni bırakmadıkları için teşekkür ederim ! Neyse, multimedya da karakterlerimiz var. Bölüm yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum ! Bölüm şarkımızla iyi okumalar ! Yeni bölüm pazartesidir :*

Yayınlanma : 24.01.2014
Düzenleme : 17.11.2017

~❁~❁~❁~

Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci; sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği halde Titanic defalarca izlenmiştir. Bitecektir korkusuyla aşktan kaçarsan hayattan hiçbir tat alamazsın. Çünkü Romeo ölmeli, Titanic batmalı ama aşk her şeye rağmen yaşanmalı..

Adam Fawer

Saçlarımı tarıyordum. Güzel, ipeksi olan saçlarımı. Symon'ın parmaklarına dolaşan, rüzgarda delice uçuşan saçlarımı.

 " Saçlarını hep açık bırak, Alania. Bırak ki, hep deli gibi uçuşsun ! " derdi Symon.

 " Senin demenle mi, saçlarımı açacağım ? " demiştim gülerek.

 " Sen, her zaman benim dediğimi yaparsın. Çünkü bana aşıksın ! "

 " Peki ya sen ? "

 " Bende senin dediklerini yaparım ama aramızda tek bir fark var."

 " Neymiş o ? "

 " Ben, senin için ölürüm. Sensiz bir hayat yaşamaktansa, ölürüm daha iyi. Ama sen ölemezsin. Bunu yapamayacak kadar beni sevmiyorsun. " demişti ve dediği gibi ölmüştü.

 Bugün Symon'ın ölümünün 115. günüydü. İlk aşkım, kendi ellerimle ölüme gönderdiğim sevgilim, Symon. Onu terk etmeseydim, ölmezdi. Kendini, o tehlikeli bölgeye göndermezdi.

Onu deliler gibi severken, neden mi terk etmiştim ? Bencilliği için terk etmiştim. Beni, değiştirmeye çalıştığı için terk etmiştim. O bana değil, benim aşkıma aşıktı. Tabii, kim Criskow'un prensesinin aşkını istemezdi ki ? Kral babasının 2. eşinden olma, sesi bülbülleri kıskandırtan ve güzelliği bilinen bir kızdım. Benimle beraber olması, ona güç kazandıracaktı. Ama ölmüştü. Symon'ın ölümünün ardından, keşkeler ile dolu bir kız olmuştum.Keşkeler, daha sık ağzımdan çıkıyordu.

Bu 115 gün boyunca, birçok tehlike ile burun buruna gelmiştim. Criskow'un en belalı grubu Kara Fırtına, tarafından öldürülecektim. Neden yaptıklarını, bilmiyordum. Herhalde benden kurtulmak isteyen düşmanlarım vardı. Beni öldürmeye çalışan kişi de liderleri, Bavol idi. En iyi katil olarak anılan, Bavol. Tam kılıcını saplayacakken, gözlerime bakmıştı ve durmuştu. Onu durduran şeyin ne olduğunu  bilmiyorum. Onu durduran neydi ? Masumiyetim mi ? Bakışlarındaki soğukluğu iliklerime kadar hissetmiştim. Bana baktıktan sonra kılıcını kılıfına sokup, gitmişti. Sözü hala kulaklarımdaydı.

 " Kendinize dikkat edin, Prenses. Ben öldürmesem de, başkası sizi mutlaka öldürecektir." demişti.

Beni uyarmış ve atına atlayıp, adamlarıyla ortalıktan kaybolmuştu. Benim yaptığım ise, arkasından korkmuş bir şekilde bakmak olmuştu.

Odamın kapısı açıldı ve biricik arkadaşım Cristalyn geldi. Neşe doluydu. Güçlü ve güzeldi. Erkekler çevresinde pervane gibi dönerdi.  Yanıma oturdu ve koyu saçlarını savurdu.

 Cristalyn " Günaydın, şekerim. Pardon, Criskow'un en zengin kızı."

 " Symon'ın tüm mal varlığı benim, biliyorum. Yüzüme vurmana gerek yok." dedim.

Karanlığın Seçimi ❁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin