"Onu gördüm ben biliyor musun? Tam 26 yıl önce onu bir adamla gördüm. Beni parka oyun oynamaya götürürken amacı aslında her defasında aşığıyla buluşmak ve gizli planlar yapmakmış. Onu o herifle..."

Atlas ilk defa içini bana bu kadar açmış ve ilk defa yüreğinden geçenleri engelsiz bu denli savurmuşken tekrar içine kapanmasından ve sessizleşmesinden deli gibi korkuyor, tek kelime edemiyordum. Ağzından çıkan her bir kelime ve harfin benim kederim olacağını düşünürken neredeyse nefes almamı daha engelleyecek bir cesareti kendimde görüyordum.

"Onu o herifle öpüşürken gördüğümde altı yaşındaydım Azra sadece altı yaşında. O beni susturup bir köşeye çekerken, konuşmamam için tembihlerken sadece altı yaşındaydım. O küçük aklımla gördüğüm o şeyin yanlış olduğunu bilmek ve babama bunu söyleyememek benim kalbimi kırıyordu. Ama fazla saklamama gerek kalmadı. Neden biliyor musun?" Atlas'ın işittiğim sorusu önceki cümlelerinden perişan izlerini taşırken çatlayan sesimle sadece "Neden?" diyebilmiştim.

Neden?

"Bizi terketti Azra. Babamı terkettiği gibi beni de terketti. Bir anneye en çok ihtiyacım olduğu zamanda beni yapayalnız bıraktı. Gitti ve bir daha asla geri dönmedi."

Çöken omuzlarına başımı yaslarken omzuna birkaç sıcak öpücüğü de bırakmadan yapamamıştım.

"Ben hep senin yanındayım Atlas, varlığım sadece senin varlığında nefes alabilir yalnız senin yanında huzur bulabilir." Bana doğru döndürdüğü bedeniyle bacaklarımın arasındaki yerini alırken kendimi yatağa gerisin geriye bırakmıştım.

Kuzguni siyah saçlarının çevrelediği yakışıklı çehresi ve her haresinden farklı bir yoğunluk akan elalarıyla bende tüm ruhumu okuyormuş izlenimini yaratıyordu.

Sert gövdesi ve güçlü sıcaklığı altında kalırken yanağına uzanan elim çıkmak için direnen sakallarının üzerinde hareket etmeye başlamıştı. Kısılan gözleri dokunuşumun etkisiyle yumuşarken kendini bana daha çok bastırıyordu.

"Bu yüzden hiçbir kadını istemedim, hiçbir kadına güvenmedim. Çocukken bunda sıkıntı yoktu fakat ergenliğe geçtiğimde durumum pek iyi değildi. Kadınlardan bir o kadar nefret edip bir yandan da kabaran duyularımın esiri olmak fazlasıyla zordu. Sonra üniversite dönemi geldi, tek gecelik geçirdiğim ilişkiler beni mutlu etmiyor sadece anlık bir haz almama sebep oluyordu."

Bitmeyen cümleleri içimdeki kıskançlık ateşiyle kavrulan kanımın içine benzin dökerken mavilerimden fırlayan öfke oklarının onun bakışlarına hapsolduğunun farkındaydım.

"Mezun olup holdingin başına geçtikten sonra kendimi fazlasıyla işe vermiş ve yalnızca başarı odaklı hareket etmeye başlamıştım. Etrafımda kadınların varlığı hep vardı ama hiçbiri bir geceden öteye geçemiyordu çünkü dokunduğum her kadından tiksiniyordum. Sonra bir gün yatımda otururken bir çığlık duydum ve birkaç çırpınış sesi. Suda batıp çıkan seni görmemle denize atlamam ve kendimi yanında bulmam bir olmuştu."

Konuşma ilk tanışmamıza geçerken mavilerime perçinlenen elalarındaki yumuşaklık içimdeki kıskançlık ateşini bir süreliğine geriye göndermiş içimdeki farklı duyulara sıcaklığını bırakmaya başlamıştı.

"Güzelim seni yatımın zeminine bıraktığım ilk andan beri düşündüğüm tek şey bu gerçek olamayacak kadar güzel olan şey ancak bir denizkızı olabilir düşüncesi. Güzel yüzünden ve deniz gözlerinden uzaklaşan bakışlarım vücudunda, o minik bikininde dolaşırken seni bir an önce altıma almak istemiştim fakat sende farklı bir şeyler olduğunu anlamam çok da uzun sürmemişti. Güzelim o bikiniyle sana bakan Derin'in yanındaki pezevenkleri dövmekten beter etmediğim için hala çok pişmanım biliyor musun?"

Denizkızı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now