12.Part

3.5K 285 57
                                    

Zühre yavaşça ayağa kalktı ve telefonu açıp bahçenin ilerisine doğru yürümeye başladı. Ben de arkasından yavaş adımlarla yürüdüm, köşede durduğunda ise arkasında beklemeye başladım. Onun arkasında olduğumu anladığından adım gibi emindim.

"Şu an müsait degilim, seni daha sonra arayacağım." Onu arayacağı tüm kanalları yok etmek istemem normal miydi?

"Tamam haber bekliyorum." dediğini belli belirsiz duyabiliyordum. Bu adamın sesi bile sinir sistemimi çökertecek güce sahipti.

Zühre "Tamam görüşürüz." deyip telefonu kapattığında aramızdaki kısa mesafeyi de kapatıp ona yaklaştım döndüğünde ise çarpışmamız kaçınılmaz oldu. Ona bu kadar yakınken sağlıklı düşünmemek benim suçumdu. Yine kalbimden vurulmuş gibi hissediyordum.

Ne yapacağını bilememenin adı bu olsa gerekti çünkü daha önce hiç bu kadar çıkmaza girmemiştim onun o lanet kalbini kazanmanın ne kadar zor olduğunu görmek de berbat bir durumdu, şimdi çok merak ediyorum o pislik herif ne yaptı da ona bu kadar bağlı. Peki ya ben, ona yaşattıklarını yapsam bana da bağlanır mıydı? Gerçekten bu kadar çaresiz durumda mıydım? Evet, öyleydim. Her şeyi olan ama aslında hiçbir varlığı kalmayan bir adamdım.

"Benim çatım altında o adamla konuşmaya nasıl cesaret edersin?"

"Demin gördüğün gibi ederim, hiç de zor değil. Hem ben senin Asiye denen kızla flört etmeme bir şey diyor muyum? Bu yüzden sen de karışamazsın."

"Yaptıgına kılıf  uydurmaya çalışma, ben değil o benimle ilgileniyor."

"İyi ya sen de git onunla ilgilen."

"Eğer onu isteseydim onunla ilgilenirdim."

Zühre "Peki ya beni istediğin için mi benimle ilgileniyorsun?" diye sorduğunda gözlerinin içerisine onu yiyecekmiş gibi baktım. Evet ilgilendiğim oydu ama bunu bilmesine gerek yoktu. Söyleseydim inanır mıydı ki?

"O bir kez olur, ikincisi ise ahmaklık, o yüzden sen şimdi benim sadece oyuncağımsın." Canı yansın istiyordum.

"Asla kıramayacağın bir oyuncak! Ama üzerinde öyle bir etkim var ki dilediğimi yaparım." Bunun zaten farkında olması çok sinir bozucuydu.

"Bir insan aynı yerden iki kere vurulmaz, üstelik kartlar benim elimdeyken seni böyle konuşturan da nedir?"

"Gözlerinde başlayıp kalbine kadar değen bir şey, yani aşk!" dediğinde şen bir kahkaha attım.

"Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun, hiç korkmuyor musun?" dediğimde yüzümdeki alaycıcı gülümseme yerini buz gibi soğuğa bıraktı.

"Beni tek korkutan şey, nefrete dönen sevgin. Bu yüzden yapacaklarını kestiremiyorum bu da korkmama sebep oluyor yalan konuşamam tehlikeli oluyorsun. İtiraf etmem gerekirse böyle daha çekicisin." dediğinde sinsi bir gülüş attım gözlerine. Benden çekinmesi hoşuma gidiyordu.

"Ama ben yolda kalmış bir araba değilim." dediğinde dudaklarıma yerleşen gülümseme dondu.

"Güzel bir çift olacağız seninle."

"Benimle çift olfuğuna pişman olacaksın."

"Seni pişman etmek için çift olacağım," dedim ama külliyen yalandı.

"Öyle mi?" dedi ve gömleğimin yakalarından tuttu ve kendine doğru çekip dudaklarımı davetkar bir biçimde öpmeye başladı, o an zamanın ve mekânın önemi yoktu sadece öpmesine karşılık verdim. Bu bile bile tuzağına düşmek olsa da doyasıya öptüm japon kirazı tadındaki dudaklarını, uzun sürmese de zamanın özlemini kısa bir süreliğine olsa da dindiriyordu, kendisine çektiği hızla geri itekleyip gözlerimin içine baktı ve konuşmaya başladı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 04, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Laz OğliWhere stories live. Discover now