Saatte 60 Kilometre

2.3K 101 85
                                    

Başlama sesini duyduğumda, daha önce hiç koşmadığım kadar hızlı koşmaya başladım. Öyle böyle değildi yani. Alıştırmalardaki labirent şeysinde koştuğumdan da hızlıydı. Biraz daha hızlansam herrhalde havada takla bile atabilirdim o derece. Sanırım saatte 60 kilometre koşuyordum.

Arada sırada hoplayarak ve zıplayarak ilerledim. Çünkü çoğu haraclar dümdüz gittikleri için kafalarına bıçak ya da ok yiyen tiplerdi.

Bu sene haraç sayısı iki katına çıktığı için her mıntıkaya iki çanta vardı. Güzel, diye düşündüm.

Maysilee'nin koştuğu yönün tersine koştum ve zıt noktalarda olan çantalardan birini kapıtım. Çantanın yanında duran balta dikkatimi çekti ve onu da aldım. Kendimi korumam gerekiyordu sonuçta. Wade ve Pliny'nin anlaştığımız gibi gölün etrafından koşarak ormana gittiğini gördüm. Maysilee'nin yakınındalardı. Oraya gidebilmek için kariyerlerin atış menziline girmem gerekiyordu. Bunu yapmadım

Onların tam tersi yönden ormana daldım. Dümdüz ilerledim. Koştum, koştum ve koştum.. Tüm yaptığım buydu. Bir dala takıldım ve yere yapıştım. Yerde kalmıştım. Kalkmaya gücüm yoktu.

Göğsüm hızlı hızlı bir kalkıp bir iniyordu. Daha rahat nefes almak için ağzımı açtım ve içime artık havada ne varsa hepsini çektim. Gürültülü bir şekilde olan nefes alış verişimi sonunda düzene sokmuştum. Nefesim düzene girse de içime çektiğim buz gibi hava ayağa kalktığım an başımın dönmesini sağladı. Yeniden yere yapıştım ve kafam ağaca çarptım. İçimden ve dışımdan olmak üzere bol bol saydırdım. Umarım Capitol buraya "bip" geçerdi.

Saydırmam biterken zar zor ayağa kalktım ve çantamı kendime çekip ağaca yaslandım. Çantanın içindeki kontrol ettim.. Bir avuç kuru yemiş, bir hançer, yarısı dolu su ve bir hırka vardı.

İşime yaramayacağı kesin olan bu eşyalara bakarken en azından Maysilee'nin çocukların yanına varmış olmasını, ya da en azından Maysilee'ye iyi bir şey çıkmasını umuyordum.

Şimdiye kadar hiç top sesi saymadığım için bu sefer de kendime saydırdım ve kafama bir tane çaktım. Sonrasında hissettiğim tek şey ise kafamda oluşmuş olan koca bir tümsekti. 

Su bulup dondursam belki kafama tutabilirdim ve şişliğin büyümesini engelleyebilirdim ama su bulma umudum çok azdı. Kendime gelene kadar durduğum yerde oturmaya karar veriyordum. Uzanıp baltamı da aldım ve kalın bir dal parçasını hançerimle kazımaya başladım.

Yaklaşık 3 saat geçtiğini tahmin ettim ve oturduğum zamandan bu yana tam olarak 9 top sesi duymuştum! Üç saatte 9 harac büyük başarı olsa gerekmişti. Eğer bu normal oyunlar olsa 4,5 kiş ölmüş olurdu. Hahaha 4,5 kişi. Bir kişi tam ortadan bölünürdü. Haha çok komik.

Sanırım çıldırıyordum.

Hahah.

Ani bir karar değişikliği ile ayağa kalkıyorum ve sağa dönüp dümdüz ilerlemeye başladım.

Belki biraz su bulurdum. Karnımdan gelen gurultu yüzünden düşüncelerime bir şey daha eklendi.

Belki biraz da yiyecek bulurdum.

"Yavaş ye Haymitch, az ye Haymitch. Bu gidişle obez olacaksın Haymitch." Kendi kendime Nitya'nın taklidini yaptım. Sonra da kendime güldüm.

Yalnız olmanın gerçekten sıkıcı olduğunu anladım ve anneme biraz hak verdim. İki çocuğuna birden tek başına bakmak zor olmalıydı herhalde. Şimdiyse bir çocuğu kalmıştı..

Öleceksin Haymitch. Yalnız değildim. Ben her zaman iç sesimle konuşurdum. Hatta ulaşacağımız sonuç aynı olsa bile onunla tartışırdım. Kabul, ilginç bir insandım. Hatta daha önce de iç sesimle olan konuşmalarımı yazmıştım günlük.

Bak iç sesim. Senden nefret ediyorum çünkü bana deli olduğumu hissettiriyorsun. Ama arada sırada yalnız olmadığımı hatırlatırsan sevinirim. Ve mümkünse bir süreliğine sus.

Ormanın içinde ne tarafa gittiğimi bilmeden yürüdüm Yoldan geçerken bir şeyler yemek istesem de neyin zehirli neyin yenilebilir olduğunu ayırt edemediğim için bitkileri toplamaktan vazgeçtim. Erkek olmanın zararıydı bunlar. Biz yiyecekleri alırdık kızlar da hazırlardı. Klasik mantıktı işte.

Yakından sesler duyduğumda hemen ağacın arkasına saklandım. Sesler gittikçe artıyordu.

"Hey Talon, sence Haymitch nerededir? Onunla müttefik olmak isterdin doğrusu. Septimus'a kafa tuttuğu için öleceği kesin olsa da iyi birine benziyordu." Benim hakkımda mı konuşuyorlardı?

"Bence onlara kafa tutabilir, tabi eğer diğer kızla birlikteyse. Hani şu arkasından uzun süre ağlayan kızla. O kız uzak dövüşte ne kadar iyiyse, Haymitch de yakın dövüşte o kadar iyi. Mükemmel olmasa da yine de yeterli bir birleşim sağlıyorlar. Aslında onun gibi ufak tefek olmak isterdim. Her türlü yere saklanabilirdim." Sesler benim ters tarafıma doğru ilerledi ve son buldu. Arkadan bakınca 5 kişi olduklarını gördüm. 3'ü alıştırmalarda gördüğüm kişilerdi. Diğer ikisini de ilk kez görüyordum. Hançerimi çantama attım ve elime baltamı aldım. İlerlemeye başladım.

50. Açlık Oyunları ¤düzenleniyor¤Where stories live. Discover now