Aşk Cesaret İster

En başından başla
                                    

Ömeri ve Muhammedi çok fena özlemiştim. Az onlar koksa biri yeterdi yüreğime. Belki Yusuf onlardan birşeyler saklıyordur yüreğinde. Sordum Yusufa :

" Yusuf kardeşim kendini anlatsana. Ne zamandır tanışıyoruz birbirimizden bir haberiz. "

Başını sallayarak direk anlatmaya başladı.

" Sivaslı olduğumu ve senden iki yaş büyük olduğumu zaten biliyorsun. İki abim bir ablam var. Üçününde kendi yuvaları var evliler yani. Bir bekar ben varım işte. Yaşlı bir babam ve annem var ardımda bırakıp geldiğim.
Çok yakışık durmaz anlatmak ama iki abimin eve faydası yok. Ablam zaten uzakta. Beni arkadaşlarım zorladı okumaya. Yoksa bu yaştan sonra ne işim var burda. Onlarda beni çok düşünür.

Anlatmam gereken başka birşey yok sanırım şu anlık. Allah razı olsun birader seni tanıdım sıcak ve iyi bir insansın inşallah dostluğumuz ebedi olur. "

Son sözleri hoşuma gitmişti. Hislerimin doğruluğunu kanıtlar şekildeydi. Kendimi tanıttıktan sonra yürümeye başladık. 
Özlemiştim spor muhhabeti  kurmaya. Konuyu açmadan kapatmak zorunda kaldım. Yusufun sporla bir bağı yoktu. Üstelik öylesine tutuyorum dediği takım bile en büyük rakibimizdi.
Ah be Ömer ah be Muhammed nerdesiniz be kardeşim. Aynı takımı tutmamıza  rağmen ne güzel tartışırdık öyle. En iyi oyuncu şu , hayır bu muhhabbetleriyle.

Bizim Yusuf başladı yine aşk meşk konusu açmaya. Fena tutulmuştu sınıftan kızın birine. Zaman geçtikçe Yusuf bağlanıyor ilanı aşklar ediyordu. Benim cesaret edemediğim şeylerdi. Zaten Yusufa şahit oldukça  olmayan  cesaretimi bile kaybediyordum. Çünkü kız her defasında hayırı basıyor, umursamıyordu bile. Korkuyordum ya Gamzede beni red ederse  diye. Çünkü bir daha bakamazdım o güzelim gözlerine. Yanından bile geçemezdim. Herşeyi geçtim o cevap vermezdi zaten bana. Onu tamamen kaybetmekten çok korkuyordum. Oysa ki çok büyük bir yanılgı içindeydim. Kendi içimde dörtlükler diziyordum cesaretsizliğime.

" İlk görüşte baka kalmıştım gözlerine. Kalabalığın ortasında sessizlik hakim kurmuştu yüreğimde.
Sanki içimdeki ses fısıldıyordu yüreğime..

" sonun " geldi diye.

Kalkıp haykırsana yüreğine.
Kalkamadım işte, cesaret edemedim söylemeye..

" aşk cesaret istermiş " diye başlık attım hikayeme...

Cesaretin olmadığı yerde mutluluk ne arasın be ! "

Bu dörtlük herşeyi açıklıyordu aslında. Yapmam gereken tek şey cesaretli olmaktı. Duygularını dile getirmekten bile korkan biri nasıl bu kadar sevebilirdi. Sevmeye nasıl cesaret etmiş olabilirdi. Bu nasıl bir sınavdır böyle. Soruların cevabı apaçık ortadayken neden sınav kağıdı bomboş duruyordu öyle.
Aşkını dile getirmekte korkan adamı kim sevebilirdi. Kim kabullenebilirdi ki.

Yusuf benden derdine çare istiyordu. İçimdeki çaresizliği bilse bu konuda tek kelime etmezdi. Üzülüyordum bu kardeşime. Çünkü daha ağırını yaşıyordum. Kendime söylemekten, tekrarlamaktan bıkmadığım sözü nasihat diye Yusufa da söyledim.

" Zamana bırak, sabır ve dua ile !

Gerçekten seviyorsan eğer sabretmesini öğrenmek zorundasın Kardeşim. Ben senin gösterdiğin cesareti bile gösteremiyorum. Sen yapman gereken en büyük şeyi yaptın zaten. Yüreğini suskunluk içinde boğmaktansa haykırmasına izin verdin. Senin yapacak tek bir şeyin kaldı. Sevgine sadık kalıp beklemek. "

" Beklemek "

dediğimde Yusufda duruldu her insan gibi. Bu kadar zor ve kötümüydü gerçekten.

Empati yapmak çok güzel fakat bazen başaramıyor insan istesede. Şuan olduğu gibi işte. Onlara beklemek zor geliyor bana ise empati kurmak. Çünkü beklemeyi seviyorum. Ya ben yanlış olanı yapıyordum yada insanlar doğruyu görmekte zorlanıyordu.
Bazen insanın yapabileceği, yapabildiği en güzel şey beklemek olmalı.
Beklemek değilmi insanı hasretle tanıştıran. Özlemi sevdiren. Duaları süsleyen. Beklemek değilmi sabrı nakış nakış insanın yüreğine işleyen.

Belkide insanın hayallerine, düşlerine göre değişiyordu. Belkide sevgisine yada beklediği şeye göre değişiyordu. Fakat bende sonuç hep aynıydı. Empati kurup beklemenin zor olduğunu kabullenemiyordum bu yüzden.

Beklemek yalnızlığımın vazgeçilmez durağı haline gelmişti. Bazen soluklanmak için bazense derin bir nefes çekmek için uğradığım bir durak.
Çocuklar misali işte. Hani çocukken sevdiğin kızın ismini karalarsın ya defterin sayfalarına. Sıranın, duvarın üstüne.
Bense Gamzenin  ismini yalnızlığıma dost olmuş olan bekleyişe yazmıştım. Ömrümün her satırında var olan bekleyişe kazımıştım.
Hasrete, özleme, aşka derin anlamlar katan, adına " beklemek " koyduğumuz durağın temeline bile Gamze diye not düştüm.

Farkında olmasada insanlar, hayatlarının en güzel bölümlerinde  hep beklemenin verdiği mutluluk,heyecan vardır.
Aileye bereket ve huzur getirecek olan bebeğin doğmasını, büyümesini beklemek gibi. Onbir ayın sultanı olan Ramazan ayını beklemek için. Kapıya dikilip ezanın okumasını heyecanla beklemek gibi.
Anlatırken bile insanı mutlu eden ufakta olsa heyecanı hissettiren bu güzelim şey neden durgunluk katar insana anlam vermiş değilim işte. 
Yusuf cevap verdi bana.

" Birader söylediğin bu söz gerçekten hoşuma gitti. Aklıma kazıdım gitti. Sınıfta hatırlat kullandığım defterin ilk sayfasına not düşmek istiyorum. Olur ya belki görenlerinde içini ferahlatır bu söz. Sonuçta herkesin içinde tuttuğu birşeyler vardır. Bana iyi gelen neden onlara iyi gelmesinki.
Bu sözün sahibi kim kardeşim. Onuda yazalım hakkıyla olsun. "

Beni anlatmıştı biraz. Benimde içimde tuttuğum birşeyler vardı. Sözün bana ait olduğunu söylemek istemedim o an için.
Kardeşim ve ebedi dostum diyen adam sormazmıydı içindekileri anlat diye. Uydurma bir cevap verdim.

" Yüreğini içindekilere mezar etmiş adamın biri kardeşim. Aklıma gelince isimini de söylerim. "

Okul saati yaklaşıyordu. Dersler başlamadan önce kantinde birer çay içer öyle sınıfa gireriz diye anlaştıktan sonra okula doğru yürümeye başladık. Arkamızdan birinin seslendiğini duydum. Dönüp baktığımda Kübra ve Ecrini gördüm. Bekleyin diye el salladılar. Zaman geçtikçe millet birbirine ısınıyor, sohbetler koyulaşıyordu.
Yanlarında Gamzeyi görmeyince üzülmüş olsamda olmamasını daha mantıklı buluyordum. Dinlenmesi çok doğru bir karardı.

Ecrin ve Kübrayla selamlaştıktan sonra Gamzeyi hemen sormam şaşırtmıştı onları. Ecrin şaşkın şaşkın bakışlarla cevap verdi.

" Merak etme Gamze iyi iyi. O gece olayı yaşadığı yere gitti. Yalnız kalmak istiyormuş. "

Yüreğinin yarısından ayrı olmak zaten yalnızlık değil miydi. Yalnızlığımın bile kavuşmam için dua ettiği Gamzenin yanına gitmelimiydim acaba...

Ahiretliğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin