8..ÇİKOLATA

6 6 0
                                    

Yaklaşık 20 dakikadır yürüyorduk ve çok yorulmuştum. Savaş hiç yorgun görünmüyordu. Sanki ikimizin yerinede ben yürüyormuşum gibi çok yorulmuştum. Ben bunları düşünürken Savaş'ın bana seslenmesiyle dikkatimi ona verdim.

"Burayı çok sevdin galiba Azrail.Gelmeye niyetin yok mu?"

"Hayır çikolata.Çok yoruldum, biraz dinlensek."

"Çikolata?"

"Evet çikolata. Sen bana Azrail dedikçe bende sana çikolata diyeceğim."

"O nerden çıktı?"

"Çünkü çikolata gibi kokuyorsun." Hay dilimi eşek arıları soksun. Yine boş boğazlık edip kendimi rezil ettim.Savaş'a baktığımda yüzünde muzhip bir ifade vardı konuşmasına izin vermeden hemen konuşmaya başladım yoksa utancımdan ölecektim.

"Savaş çok soğuk oldu. Ne zaman varıcaz?"dedim. Hiçbir şey söylemeden yanıma geldi ve beni kucağına aldı.

"Şşşş.Uyu Azrail. Az kaldı birazdan orada oluruz." dedi. İnmeye çalışmadım çünkü gerçekten yorulmuştum ve acıkmıştım. Kafamı boynuna yaklaştırdım ve rahat bir pozisyon aldım. Çikolata kokusu burnuma dolunca tebessüm ettim.Kendimi uykuya bırakmadan önce Savaş'ın kulağına fısıldadım.
"Teşekkür ederim... Çikolata." dedim ve eski pozisyonuma dönüp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

******

Gözlerimi açtığım hala Savaş'ın kucağında uyuduğumu farketmiştim. Ama yürümüyordu. Başımı çevirip Savaş'a bakınca uyuduğunu anladım. Bir ağacın dibine oturmuş beni de kucağına küçük çocuk gibi yatırmıştı. Kollarıyla sımsıkı sarılmıştı. Uyandırmamak için hareket etmeden onu izledim. izlemedin tatlım kestin. Çıkar bakalım tadını. Bak iç ses sen artık fazla oluyorsun.

Duyduğum sesle donakaldım. O kurt sesi miydi? Kahretsin havada hala karanlıktı. Bir kere daha aynı sesi duyunca Savaş'a baktım. Özür dilerim çikolata ama seni uyandırmak zorundayım.

"Savaş... Savaş. Oğlum kış uykusuna mı yattın? Uyansana. Yoksa annen küçükken seni havaya tıp tutamadı da beyninin fonksiyonlarını mı kaybettin? .... Sana diyom çikolata."

Uyanmıyor ya! Aynı sesi bir daha duyunca altıma etçektim az daha. Savaş'a son kez baktım. Aklıma bir plan gelince sinsice gülümsedim. Yazık kıyamam ya(!) Başımı kaldırıp kulağına yaklaştım. Demek ben çağırınca sen duymazsın hı. Bittin çikolata çocuğu.

Kulağına iyice yaklaşıp "imdaaaaat." diye bağırdım. Birden sıçrayıp ayağa kalktı. Bende tabii yeri boyladım. Yere düşmemi umursamadan şaşkın şaşkın etrafa bakan Savaş'a kahkaha attım. Yazık ya hala şaşkınlığını üzerinden atamamış ve mal mal etrafa bakıyordu.

Sonunda anlamış olmalı ki bana yaklaşmaya başladı. Gülmem yavaş yavaş kesilirken düştüğüm yerde geriye doğru sürünmeye başladım. Bir yandan da kendimi savunuyordum.

"Gelme üstüme. Uyanmıyordun napıyım başka yol bulamadım... ya bak valla üzgünüm. Ya gelmesene, kime diyorum çikolata." Hala üstüme gelmeye devam ediyordu. İyice yaklaşınca durdu ve bana eğildi.

Gıdıklamaya başlayınca ellerini tutmaya çalışıyordum. Gülmekten konuşamıyordum bile.

"Demek bana oyun oynarsın.. Kulağımın dibinde bağırmak ne demek azrail?" Ben gülme krizine girerken o beni daha çok gıdıklıyordu. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Ellerini tutmaya çalıştım ama tutamadım.  En sonunda bırakıp yanıma uzandı. Benim gülmem yavaş yavaş gitmişti.

Madem o benim tikimle oynuyor bende onun tikiyle oynarım. Biraz tehlikeli ama olsun. Ne demiş İrem Derici -heyecan duymayı seviyor bu gönlüm bir sonuç almasada.-  Eğer tiki yoksa ben bittim. Ama varsa da o biter. Uzandığım yerden kalkınca Savaş bana baktı. Ama yerinden hala kalkmamıştı. Gülümsedim masumca(!)

SONUN  BAŞLANGICIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora