30 ▶️| "ZEHİR"

Start from the beginning
                                    

"Annem," diye mırıldandı ilk kez birisine böyle bir itirafta bulunmanın ezici duygusunu yaşarken. "O, hep öyle tarardı."

Aklına geçmiş düşünce, içi bir tuhaf oldu. Söylem'le odaları ayrıydı, annesi ablasıyla zaman geçirmesinden hiç hoşlanmazdı. Saçları Karıştığı zaman hırsla saçlarını tarardı; hiç acımaz, saç diplerinden başlardı taramaya. Saçlarını serbest bırakmaya korktuğundan, çocukluktan başlamıştı at kuyruğu yapmaya.

Çok karışmasın diye...

Bir süre, bunu Söylem'e de yaptığını sanıyordu, ta ki Söylem'in saçlarını acıtmadan, hatta gönül okşayıcı tatlı ve hoş sözlerle taradığını kapı aralığından görene kadar.

İçinde bir şeylerin parçalanarak gürültüyle yere düştüğünü o zaman hissetmişti. Hayal kırıklığı camdandı, ne zaman bir insan hayal kırıklığı yaşayıp, göğsünde acısını duyarsa; o acı uğuldayıcı gürültünün nedeni insanın içinde parçalanan camdı.

Sonra bir gün yine annesi saçını tararken odasında annesinin karşısındaki aynaya düşen akislerini gördü, Kendi yüzü acılı, onun yüzü... "Anne canım yanıyor, lütfen," diye ağlayarak yalvarması karşısında, annesinin gözleri başarmanın getirdiği sinsi bir ışıkla ve tatminle parladı, dudakları da aynı tatminle yana kıvrıldı. Annesinin gülüşünden nefret ediyordu, o gülüş; alaylı bir ifadeyle sıkı sıkı kapalı olan dudakların sağ tarafa doğru kıvrılmasıydı. O zaman, bir annenin çocuğunun acısından zevk alabileceğini de kabullenmişti. Anladığı diğer şey; asla yalvarma ve ne olursa olsun ağlama.

İnsanlar çocukluk anılarında güzel şeyler bulur acı olsa da, hatırlamayı severdi.

Lavin ise çocukluk anılarından kurtulmak istiyordu, her saniyesinden.

Geçmişin gölgesinden sıyrıldığında, yeni bir şey fark etti. İnsan duygusal belleğinde kayda geçmiş anıları tekrar tekrar yaşayarak acı çekiyordu. Aslında bu sadece o insan için bir anısını hatırladığını değil, geçmişiyle iç içe yaşadığını gösterirdi. Bu yüzden değil miydi, uyuşturucuya başlaması? Geçmişte hatırladığı annesini haplarla değiştirmek istemişti. Değişimin ışığını, şimdiki zamana döndürmediği için, geçmişin karanlığında sıkışıp kalmıştı.

Her insan gibi...

İnsan doğasını insan olmaktan çıkaran, diğer bütün kötü alışkanlığın temelinde yarının kaygıları değil, geçmişin karanlık gölgesinden beslenmek vardı. Geçmişten sıyrılamayan herkes, bu karanlıktan beslenen cehalet ve bağımlılıkla yaşamaya mahkûmdu.

Kendisi için bağımlı değiminin kullanılmasını hak ettiğini düşünürken, şimdi bir şeyden emindi; dünyadaki çoğu insan zaten bağımlıydı...

Zavallı biz...

Zavallı bağımlılar...

Zavallı bağımlı olduğunu anlamayanlar...

Boşluğa düşen gözleriyle, kendi kendine, "Kahretsin," diye fısıldadı, aptallık yaptığımızda boğazımıza oturan hisle. "Ben kendime ne yaptım?"

Nergis şaşkınca, "Bir şey mi dedin kızım?" diye sordu. "Canını mı yaktım yoksa?"

Lavin, başını hayır anlamında salladı. "Yok," dedi boğazına oturan yanma hissinin yok olmasını beklerken. O his, gitmiyordu; göğüs kafesine uzanmıştı. Cevap vermesi gerekiyormuş gibi hissetse de sessiz kaldı. Sonra, çok alakasız bir şey düşündü; yüzünü görmek istedi, kim bilir nasıl da çirkinleşmişti. "Ayna var mı?"

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Where stories live. Discover now