Asansörden çıkan Edim ve Yiğit'i gördüğünde beklemeden onlara yaklaştı. "Babam aradı," dedi endişeli bir sesle. "Benim hemen eve gitmem gerekiyor."

Edim, "Biz yokken herhangi bir şey oldu mu?" diye sordu.

Alvina, genç adamın gözlerinin ardına saklanan küçük umut ışığını görebiliyordu, iyi haberler duymak istiyordu Edim. Başını hayır anlamında sallayıp, "Hayır, sadece tekrar bir form doldurulması gerekiyormuş," diye hızla açıklama yaptı. Yiğit genç kızın yüzüne dağılan endişeyi ve sesindeki hızlanan tonlamayı algılamıştı. Devam etti genç kız. "Ben doldurmayı teklif ettim, ama ısrarla anne ve babasından biri olması gerekiyor dediler."

Edim, "Tamam, her şey için teşekkür ederim," dedi.

"Rica ederim, iyi geceler," diyen Alvina beklemeden asansörlere yönelmişti bile.

Yiğit, "Edim, ben kızı bırakayım," dedi. "Gelirim sonra."

Edim, başını onay vermek için sallayıp, "Tamam, görüşürüz," dedi kuru bir sesle.

Yiğit genç kızın yanına gitti. Aziz beyin evinden çıktıklarında Turgay acil görüşmek için aramıştı ve acilen gitmeleri gerekmişti. Başta kısa süreliğine diye gitmelerine rağmen toplantıları uzamıştı. "Baban çok kızdı mı?" diye sordu.

Alvina, genç adama kısaca bir bakış atıp, tekrar yüzünü asansör girişlerine döndürdü. "Evet, çok kızdı," dedi başını yere eğerken. "Hemen gel, dedi."

Yiğit, bir şey söylemedi. Genç kızın duyguları ve aklından geçenleri bilirdi ve neden zamanında gelmediği için merak ediyor, soramıyordu. Asansör gelmiş ve asansöre geçmişlerdi. Alvina aniden, "Bunu Lavin'e kim yaptı?" diye sordu.

Yiğit, katı ifadesiyle, "Bu senin ilgilenmen bir konu değil," dedi buz gibi ve soğuk bir sesle. "Bu konuyu; ne şimdi, ne de daha sonra dillendirme, Alvina."

Genç kız sinirden hafifçe gülüp karşısına çevirdi gözlerini. "Haklısın, ben kimim ki, sana soru soruyorum?" dedi dalga geçerek. "Haddim olmayan bir konuya karıştım. Ama yıllar bazı hatıraları siliyor, unutmuşum sana soru sormamak gerektiğini, bağışla."

Genç adam, böyle bir tepki beklemiyordu, bir silahın mermisinin hızından daha hızlıydı kızın sözlerinin etkisi. Kızı süzdü, normal bir zamanda olsalardı kahkaha atardı yine de içten gelen bir tebessümle dudakları hafifçe hareketlendi. Dudaklarını sinirlendiğinde sıkı sıkıya kapatma huyunu hâlâ terk etmemişti. Onu sinirlendirmek zordu; Alvina daha çok toprak mizaçlı biriydi. Nadir sinirlenirdi. Onu bu kadar inceleme fırsatının yine eline geçmiş olması pek de iyi olmasa gerekti. Uzak durmalıydı, ama ondan yeterince uzak durmuştu zaten. Büyük bir kumar oynamışken, tüm bunların içine kızı çekemezdi. Evet, mantığı böyle söylüyordu.

İçinde kargaşaya dönüşen duygularsa tam tersini dile getiriyordu. Onu yanından ayırmamalı, hiç ayırmamalıydı. Niye Edim gibi olamıyordu?

"Alvina," diyen Yiğit'in gözlerine baktı genç kız. Dik dik, korkmadan. Ama Yiğit gerisini getirmeden sessizce önüne döndü.

Genç kız, "Ben de öyle düşünmüştüm," diye mırıldandı genç adamın anlayamayacağı bir tonda.

Alvina, genç adamın arabasına binmeyi istemiyor, bunun için son gücünü kullanmak istiyordu. Ama babası evde öfkeli bir boğa gibi onu bekliyorken, böyle bir lüksü olmadığını biliyordu. Caddeye doğru yürüdükten sonra kenarda park hâlinde olan siyah lüks arabaya geçtiler.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Место, где живут истории. Откройте их для себя